KIBRIS’TA MİZAH GAZETESİ
AKBABA YAYINDA…
Kıbrıs’ta Mizah Gazetesi Akbaba günümüz Türkçesine aktarılması ve değerlendirilmesi
ile yayınlandı. Gazi Üniversitesi Öğretim üyelerinden Doç. Dr Soyalp Tamçelik ile
Mustafa Kemal Kasapoğlu’nun imzasını taşıyan Akbaba’nın çok büyük bir boşluğu
dolduracağı söyleniyor.
Doç.Dr.Tamçelik, Akbaba ile ilşgili olarak “Yaklaşık 3 yıl süren çalışmamızın Kıbrıs
kültür ve basın tarihi için önemli olduğunu, ilk kez böyle bir çalışma yapıldığını ve
birebir çeviri yapılarak değerlendirildiğini sizinle paylaşmak istiyorum. Ankara’da Gazi
Kitabevi’den çıkan kitabın isteme adresi: http://www.gazikitabevi.com.tr/…/kibrista-
mizah-gazetesigun…” diyor.
Mizah Gazetesi Akbaba’nın önsözünü İsmail Bozkurt yapmış. Önsözde şöyle deniliyor:
“Halkın olduğu yerde övgü gibi sövgünün de, yüceltmenin
yanındaküçümsemenin de, kasidenin karşıtı yerginin de bulunması çok
doğaldır.Övgülerin, sövgülerin, taşlamaların, haşlamaların, güldürücü
fıkraların,karikatürlerin, mizahî sahne oyunlarının olmadığı bir toplumdan
‘sağlıklıdır’diye söz edilemez”1ve sağlıklı bir toplumsal bellek oluşamaz. Koşut olarak
bellekkaybına uğrayan insanın nasıl kimliğinden çok şey yitirirse, bir toplum da
bellekyitimi yaşadığında kimliğinden çok şey yitirir.
Ne yazık ki Kıbrıs Türk Halkı da ciddi boyutta “belleksizleşmiş” ya da“toplumsal
bellek yitimi”ne uğramıştır ve bunun doğal sonucu olarak da “kimlikbunalımı”, “bilinç
bulanıklığı” ve “yurttaşlık bilinçsizliği” yaşamaktadır. Zamanzaman yoğunlaşarak
yaşanan “kimlik” tartışmaları bunun göstergelerden biridir.
SoyalpTamçelik ile Mustafa Kemal Kasapoğlu’nun “Kıbrıs’ta MizahGazetesi
AKBABA (Günümüz Türkçesine Aktarılması ve Değerlendirilmesi)”kitabını, her yeni
kitap gibi, toplumsal belleğe yapılan bir katkı olarak görüyorve en başta bu yönden
önemsiyorum.
SoyalpTamçelik, bana göre Kıbrıs Türkleri’nin yüz aklarından, genç
birakademisyendir. Ankara’ya gidip de onunla konuşup dertleşmezsem bir
eksiklikduyarım. Benzer eksikliği o Ada’ya geldiğinde de duyarım. Çalışkan, hızlı,
ooranda üretken ve zekidir. Çalışmalarını, beğeni, takdir ve hayranlıkla
izlemeyeçalışıyorum ama üretkenliğinin hızı karşısında onu izlemekte ciddi
biçimdezorlandığım zamanlar olduğunu itiraf etmeliyim.
Mustafa Kemal Kasapoğlu ise toplumda hak ettiği yeri alamamış bir
kişidir.Yandaşlığa ve rozete göre adım atan siyaset kurumumuzun yaralanamadığıbir
değerdir. Arapça ve Osmanlıca’daki donanım ve birikimini bile yeterikadar
değerlendirmiyor.
SoyalpTamçelik’in kendi uzmanlık alanı olan uluslararası ilişkiler,uluslararası
hukuk, tarih ve özellikle stratejik araştırmaların dışına çıkan bu eseriniki paydaşından
biri olması benişaşırtmadı. Benzer çalışmalarının gün ışığınaçıkması da beni
şaşırtmayacak! Aslında bu, onun yalnızca kariyer üretimi veyayımcılığı yapmadığının,
toplumsal duyarlılık açısından da güçlü olduğununkanıtıdır. Akbaba gibi, bir mizah
gazetesinin içine ve ruhuna dalmasını başkatürlü yorumlamak mümkün değildir.
Akbaba, 19. yüzyıl sonlarında, batı tarzı Kıbrıs Türk Mizah Edebiyatı’nınbilinen
keskin zekâlı ilk ustası Ahmet Tevfik Efendi’nin çıkardığı bir mizahyayınıdır. Elbette ki
ondan önce de “bu topraklarda gülen, güldüren, güldürürkendüşündüren insanlarımız
ve onların bir şekilde elden ele, dilden dile, kulaktankulağa aktarıldıkça çoğalan,
çoğaldıkça bilinen ve sevilen fikir çiçekleri mutlakavardı”2ama onların ürünleri, bize
yazılı edebiyat olarak değil, halkbilim ürünüolarak geldi.
Tüm dünyada, genelde mizahı, özelde hicvi besleyen en zengin kaynak,Akbaba
örneğinde olduğu gibi siyasettir. Nitekim Akbaba, İngiliz yönetimindekiKıbrıs’ta
1Harid Fedai, “Sunu,” Kıbrıs Türk Hiciv Şiiri Antolojisi, Samtay Vakfı Yayınları, Lefkoşa, 2005, s. xix.
2Bülent Fevzioğlu, “Ödünsüz İlke – İlkeli Yayın”, Kıbrıs Türk Hiciv Şiiri Antolojisi, Samtay Vakfı Yayınları,
Lefkoşa, 2005, s. xxi.
yayımlandı, ama Osmanlı Padişahı müstebit Abdülhamit’i o denlirahatsız etti ki, Ahmet
Tevfik Efendi için idam hükmü çıktı ve Osmanlıtopraklarına girmesi yasaklandı.
Etkisi o kadar büyüktü Akbaba’nın!
Ne yazık ki günümüzde Kıbrıs Türk Halkı’nda, bırakınız Akbaba gibi etkilibir
yayın çıkmasını; mizah edebiyatı sayılabilecek sıradan ürünler bile giderekdaha az gün
ışığına çıkmaktadır. O zaman aklıma şu soru geliyor: KuzeyKıbrıs’ta siyaset dibe
vurmuş, o oranda da dalga geçilip alay edilen bir noktadaiken mizah edebiyatının
günümüzde güdük kalmasının nedeni nedir?
Kesin olarak öyle olduğunu savlayabilecek durumda değilim ama
bunun,yazımın başında sözünü ettiğim “belleksizleşme” ya da “toplumsal bellek
yitimi”,bu bağlamda “kimlik bunalımı”, “bilinç bulanıklığı” ve “yurttaşlık
bilinçsizliği”ile bağlantısı olduğunu düşünüyorum.Kıbrıs Türkleri’nin mizah
edebiyatının çok az araştırıldığının da söylemeliyim.
En başta rahmetli Suna Atun’un mizahın yalnız hiciv biçimini ele alan“Kıbrıs
Türk Hiciv Şiiri Antolojisi (1834 – 2004)” eseri var. “Derleme”sözcüğünü küçümseme
anlamında kullanmıyorum, çünkü bu eser gerçek anlamdabir hazinedir.
Bu kapsamlı antolojinin dışında, kültürel araştırma nitelikli bazıçalışmalar da
vardır.
Konuya Akbaba özelinden yaklaşan SoyalpTamçelik ile Mustafa
KemalKasaboğlu’nun eseri, -yanılmış olabilirim- sanıyorum ilk akademik çalışmadır.
SoyalpTamçelik ile Mustafa Kemal Kasapoğlu’nu içtenlikle kutlarken,yayın
dünyasını zenginleştiren eserlerinin Kıbrıs Türkleri’nde mizah kültürünü tetiklemesini
ve toplumsal belleğe katkısının büyük olmasını dilerim.”
Akbaba’nın arka kapağında Doç.Dr. Soyalp Tamçelik’in yazısı ise şöyle:
Basın ile siyasal sistem arasındaki ilişki, çoğu zaman karmaşık ve tanımlanması
oldukça güçtür. Ancak bu ilişkinin en belirgin yanı, ilgili ülkede veya kamuoyunda
gündem belirlemiş olmasıdır.
Bundan hareketle toplumsal, siyasal ve kültürel değişimin olumlu ya da
olumsuz yönlerinin kayıt altına alındığı alanlardan biri olan basının, adada gündem
belirleme sürecine ve iç dinamiklerine bakmayı gerektirmiştir. Özellikle Kıbrıs Türk
basınında mizah gazetelerinden biri olan Akbaba gazetesinin seçilmesi, dönemin
sosyo-kültürel, sosyo-politik ve sosyo-ekonomik değişimin merkeze yansımasıyla ve
bunun dışarıdan nasıl algılandığıyla ilgili çarpıcı bir örnek olmasından
kaynaklanmaktadır.
Bu dönemde görülen ve adada Yeni Osmanlılar hareketinin temsilcilerinden
olan Ahmet Tevfik Bey’in çalışmaları oldukça dikkat çekicidir. Zira Türk toplumu
arasında ilk mizah gazetesi örneklerinde olan Kokonoz ve ardından çıkan Akbaba
gazeteleri, bizzat Ahmet Tevfik tarafından yayımlanmışlardır. Ancak buradaki esas
konu, aydınlanmacı düşünce sisteminin Kıbrıs Türk toplumu içinde yayılmasını ve
sorgulayıcı zihniyetin gelişmesini sağlamak olmuştur. Bu nedenle Ahmet Tevfik,
adadaki Türkler arasında ilk profesyonel gazeteci olma özelliğiyle ortaya çıkmış ve
düşüncelerini bazen nesirle, bazen şiirle, bazen piyesle, bazen de fıkrayla anlatmaya
çalışmıştır.
İşte bu çalışmayla, siz değerli okuyuculara ve araştırmacılara aktarmaya
çalıştığımız başlıca düşünce, Kıbrıslı Türkler arasında erken dönem mizah
gazetelerinden olan Akbaba’yı günümüz Türkçesine aktarmak, dönemin şartlarında
göre gelişen olayların özelliğine bakmak ve Kıbrıs Türk Basın Tarihi’ne bir nebze de
olsa katkı sağlamaktır.