Korku ile yaşamak…

Korku ile yaşamak…

Necdet Buluz

Güvenlik güçlerimizin, terör örgütlerine karşı yaptığı mücadeledeki başarıları bizi hem gururlandırıyor, hem güvende olmamızı sağlıyor. Terörle mücadele konusunda bir konuşma yapan Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın, açıklamalarındaki karlılığını dinlerken, bunu bir kez daha gördük, damarlarımızda hissettik. Bu kutlu ve amansız mücadelede her zaman olduğu gibi, bugün de, yarın da güvenlik güçlerimizin yanında olduk, olmayı da sürdüreceğiz.
Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu da yaptıkları açıklamalarda terörle mücadelede gelinen noktalara dikkat çekiyor, güvenlik güçlerimizin başarılarından övgü ile söz ediyorlar.
PKK’nın şehirlerdeki yapılaşmaları ile sürdürülen mücadelede en başta şunu söylemiştik:
“Türkiye bir kabile devleti değil. Güvenlik güçlerimiz eninde sonunda önündeki tüm engelleri aşacak, teröristlere gereken dersleri de verecektir. Bu mücadelede teröristlerin galip gelmesi beklenmesin. Devlet gücünün büyüklüğünü herkes görecektir.”
Nitekim bugün gelinen noktaya baktığımızda devlet gücünün büyüklüğünü hepimiz görmüş oluyoruz.
Sorun, bu şekilde sona erer mi? Terörün kökü kazınır mı? Beklediğimiz barış ve huzur ortamına kavuşur muyuz? Korku ve endişelerimizi bir kenara bırakıp, güvenli biçimde yaşam sürdürebilir miyiz? Şimdi bu sorulara yanıt aranıyor.
Şehir mücadelesinde yenilgiye uğrayan PKK terör örgütünün, taktik değiştirdiğini, bahar ile birlikte yeni hedeflere saldırı hazırlığı yaptığı duyumlarını alıyoruz. Bunun yanında büyük kentlerde ve turizmin ağırlıklı olduğu bölgelerde bombalı suikastlar yapılacağı haberleri de yayılıyor.
Son operasyonlarda çok sayıda suikast silahı, binlerce uzun namlulu silah ve roketatar, onbinlerce mermi, tonlarca bomba ve patlayıcı ele geçirildi. PKK unsurlarının şimdi de Doğudan Batıya cephanelik sevkiyatına başladıkları istihbaratları geliyor.
Özetleyecek olursak şimdi büyük kentler ve turizm bölgeleri tehlike altında bulunuyor. Aramızda canlı bombaların dolaştığı söyleniyor. Bomba yüklü araçların belirlenen noktalara gönderildiği vurgulanıyor.
Bazı yerlerde bomba ihbarları yapılıyor. Daha önce yapılan bombalı saldırılarda çok sayıda vatandaşımızın hayatını kaybetmesi, yeni saldırıların da olabileceği endişesini yaşatıyor. Bu nedenle vatandaşlarımızın korku ve endişe içinde bir hayat sürdürmekte olduklarını gözlemliyoruz.
Terör örgütlerinin de zaten en büyük hedefleri, toplumda korku, endişe ve panik yaratmak değil midir?
Görebildiğimiz şudur:
Terör örgütleri, Türkiye’yi boğmak, güçsüz düşürmek isteyen iç ve dış çevrelerin taşeranonlarıdır. Bunca silahın, mühimmatın terör örgütlerinin eline geçmesi, dış destek olmasa mümkün olabilir mi? Dış destek olmasa bu terör örgütleri bu kadar zaman ayakta kalabilirler mi?
Yabancı istihbarat birimlerinin de aynı şekilde bu terör odaklarını kullandıklarını düşünüyoruz. Yapılan son saldırı ve patlama olaylarının detayları, bu işlerin çok profesyonelce yapıldığını gösteriyor. Öyle 3-5 çapulcunun bir araya gelip, yapacağı şeyler değil.
Bu nedenle, biz bir yandan güvenlik güçlerimizin başarısına sevinirken, öte yandan bu terör örgütlerinin boş durmadığını, arkalarındaki iç ve dış güçlerin bunları daha başka şekillerde yönlendireceklerini, korku ve endişe ile yaşamayı sürdüreceğimizi de görebilmekteyiz.
Bütün mesele, korku ve endişeyi atabilmektir.
Bu koşullarda bunu nasıl gerçekleştirebiliriz. Türkiye, terör bataklığına sürükleniyor. Ard arda gelen şehit haberleri ile sarsılıyoruz. Bununla da kalmayıp, ortaya çıkan canlı bombalarla da “Bir terör ülkesi” haline gelmemizin önü açılıyor. Türkiye’nin imajı yerle bir ediliyor. Turizm darbe yiyor, yabancı yatırımcı gelmiyor. Ekonomimiz de büyük çapta yıpranıyor.
Bütün bu gelişmeler, terör sorununa köklü çözümler getirilmesi gerektiği gerçeğini ortaya koyuyor. Yıllardır silahlı çözüm bulamadığımız bu sorun artık bir şekilde bitirilmelidir. Bu nedenle öncelikle içerideki birlik bütünlüğümüzün pekiştirilmesi, bizi yönetenlerin özellikle ayrıştırıcı tutum, davranış ve açıklamalardan kaçınması gerekiyor. Millet olarak bu bütünlüğe ihtiyacımız var.
Demokrasiye, hukuka, Meclis’e olan güven ve inancımızı artırabilmeliyiz. Bunu inşa edecek olanlar da bizi yönetenlerdir. Toplumu ayrıştırmadan, bölünmekten kurtarmak, terörle mücadelede kilometre taşlarıdır bunu da unutmamak gerekiyor.
Her zaman vurgulamaya çalıştığımız gibi, bölgede yalnız bırakıldık. Dostumuz kalmadı. Her ülke ile ilişkilerimiz gergin durumda. Düşmanlarımız giderek çoğalıyor. Böyle bir durum karşısında terör odaklarının da bundan cesaret aldıklarını görmekteyiz.
Artık korku ve endişe ile sokağa çıkmak, bunların gölgesinde yaşamak istemiyorsak, milletçe atmamız gereken adımları da birlikte atmak durumundayız. Bunu sağlayacak olan da devletimizin yapısı, hükümet olanların atacakları adımlarla mümkün olacaktır. Millet olarak özellikle bugünlerde bunlara çok ihtiyacımız bulunuyor.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz