”MHP kongresini yapmazsa erken genel seçim var”

Ümit Özdağ, MHP Genel Başkan Yardımcılığından istifa etmek için neden beklediği soru üzerine, “Birincisi Genel Başkan’ın çekilmesini bekledim. Ameliyattan sonra çekilebilirdi. İkincisi ve daha önemlisi kongreye kendisinin götürmesini bekledim” diye konuştu.

MHP’de 1 Kasım seçimlerinden sonra başlayan yönetim tartışmasında mahkemenin verdiği “kurultay toplansın” kararıyla gelişmeler yeni bir anlam kazandı. Sinan Oğan, Koray Aydın ve Meral Akşener’den sonra Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ da genel başkanlık için adaylığını açıkladı.

MHP’nin doğru siyasi iletişim stratejisi izleyemediğini söyleyen Özdağ, partinin demokratik yönetilmediğini de belirtti.

Al Jazeera’ya konuşan Özdağ, “Yönetimde kaldığınız sürede siz tam olarak neyi beklediniz?” sorusu üzerine şöyle konuştu:

Birincisi Genel Başkan’ın çekilmesini bekledim. Ameliyattan sonra çekilebilirdi. İkincisi ve daha önemlisi kongreye kendisinin götürmesini bekledim. Milliyetçi Hareket Partisi kaderini bir hâkimin iki dudağı arasına bırakmamalıydı. 50 senelik bir siyasi hareketsiniz. 3 bine yakın şehidiniz var. Türkiye’nin Afganistanlaştırılmasına karşı bir dik duruşu ve Türk birliğine inancı temsil etme misyonu taşıyan bir siyasi parti kendi kongresini kendi yapmalıdır. “Gidin mahkemeye başvurun” denilmemelidir. Bu siyaseten de siyasi etik açısından da yanlıştır. Türkiye için demokrasi istediğinizi söylüyorsunuz. Türkiye için istediğiniz demokrasiyi partiniz için de isteyeceksiniz yoksa samimi olmadığınız anlaşılır.

MHP’NİN TEMEL SORUNU NE?

Özdağ, “MHP’nin temel sorunu ne?” sorusu üzerine de şöyle konuştu: MHP’nin tek bir sorunu yok pekçok sorunu var. Hepsi bir noktadan başlıyor. Öncelikli olarak kötü bir siyaset iletişim tarzı var. Bu siyasal iletişim tarzının değiştirilmemesi konusunda da büyük bir direnç var. Doğru bir yerde durabilirsiniz ama doğru bir yerde durduğunuzu doğru şekilde iletmiyorsanız siyasette büyük bir yanlış içindesiniz demektir.

Mesela 1 Kasım öncesinde çok konuşulan “Hayırcı” anlayış gibi mi?

Milliyetçi Hareket Partisi “Hayırcı” değildi. Bir koalisyona girmek için dört tane temel ilke koydu. Bunlar, hukuk devleti, parlamenter demokrasi, ülkenin bölünmez bütünlüğü ve Dolmabahçe’de yapılan pazarlığın bir daha gündeme gelmemesiydi. Bunlar çok doğal, anayasal taleplerdi. Ama bunların doğru olması yetmiyor. Eğer bunu seçmene doğru bir iletişim şekliyle iletemiyorsanız başarısızlık içerisindesiniz demektir. Mesela Cumhurbaşkanlığı seçiminde doğru bir strateji izleyip izlemediğiniz çok tartışılır. Bence doğru değildi, meseleye daha farklı yaklaşılması gerekirdi. Bunun dışında da fikri planda Milliyetçi Hareket Partisi sağa sola savrulmalar yaşadı. Bir tarafta çiçek bahçesi noktasına gitti, sonra benim yapmış olduğum sert, ideolojik muhalefetin de etkisiyle “Ne mozaiği ulan” noktasına yaklaştı. Bunu çok kesin dillerle ifade etmedi ama bu noktaya yaklaştığını görüyoruz. Avrupa Birliği konusunda “Onurlu Avrupa Birlikçilik” gibi içeriksiz bir yaklaşım sergiledi. Bugün hâlâ AB’nin Türkiye’yi istismarı ve ikircikli, siyasal anlamda ahlaksız politikasına karşı MHP’nin alması gereken tavrı alabildiğini söylemek mümkün değil. PKK terörünü eleştirdik ama MHP terörü nasıl aşacak konusunda ortaya bir konsept koymadık. Oysa böyle bir konsept vardı, benim geliştirmiş olduğum bir konseptti. Bunu paylaşmış olsaydık özellikle Kasım ayında çok başka bir sonuç alabilirdik.

CHP’DE BİLE ÜLKÜ OCAKLARINDAN YETİŞEN MİLLETVEKİLİ VAR

Ben MHP’nin yüzde 30’luk bir biyolojik oy tabanı olduğunu düşünüyorum. Özellikle Ülkü Ocakları’ndan yetişen insanların çekirdek aileleri ile oluşturdukları oy tabanı bu. Biz bu tabana ulaşamıyoruz. Bugün CHP’de bile Ülkü Ocaklarından yetiştiğini söyleyen milletvekili var. AKP’de sanıyorum 52 tane böyle milletvekili var. MHP’de kendi tabanına ulaşmakta sıkıntı çeken bir yönetim anlayışı hâkim. Yönetim değişirse MHP’nin döneceği ilk taban kendi biyolojik yüzde 30’luk tabanı olacaktır. Biz bunun da yeterli olduğunu düşünmüyoruz. Türkiye’nin önüne milliyetçiliği ekonomik kalkınma projesi olarak koyan bir yaklaşımla gitmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Türk milliyetçiliği savaşmak, dövüşmek, yakıp yıkmak değil. Biz milliyetçilği bir ekonomik kalkınma ideolojisi olarak görmek gerektiğini düşünüyoruz. Dünya 4’üncü sanayi devrimini yaşıyor. Dünya akıllı fabrika derine girmiş, biz hala AVM inşa ederek ekonomik kalkınma gerçekleştireceğimizi düşünüyoruz. Sanayi devrimini gerçekleştirmek için ilkokul 1’den itibaren toplumu yeniden örgütlemek gerekir. Çocukların ilkokul 1’den itibaren daha fazla matematik, fizik dersi alması gerekir. Bu toplumun Gayri Safi Milli Hasılası dünyanın yüzde 1’ini oluşturuyor. Ben MHP’nin bunu yüzde 3’e çıkardığı takdirde çok büyük bir görevi yerine getireceğini düşünüyorum.

Özdağ, “Bundan sonraki sürece ilişkin beklentiniz nedir?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:

Ne yazık ki hukukun da tartışıldığı bir ülke olduk. Ben karar çıktıktan sonra “Ankara’da da hakimler varmış” demiştim. Baskılar olduğunu biliyoruz buna rağmen çok doğru bir karar alındı. Şimdi Yargıtay aşaması gelecek. Umarım Yargıtay da meseleye hukuk süreci içinde bakar ve MHP kongresini yapar. MHP kongresini yapmazsa erken genel seçim var. Türkiye’de erken genel seçimin olup olmayacağını belirleyecek olan MHP’de bir değişim olup olmayacağıdır. MHP’de bir değişim olursa Erdoğan erken genel seçime gidemez. Bu olmazsa başkanlık sistemi olmaz, Öcalan ile pazarlığı yapılan ve Dolmabahçe’de açıklanan özerk bölgeler hayata geçmez. Yani MHP’de bir değişim Türkiye’nin birliğinin korunması anlamında da olağanüstü bir önem taşıyor.