Terörle mücadelede yeni bir boyut…

Terörle mücadelede yeni
bir boyut…

Necdet Buluz

Türkiye, terörden en fazla çeken ülke konumunda bulunuyor. Bir yandan PKK, diğer yandan IŞİD ve diğer irili ufaklı terör örgütlerinin hedefinde olan Türkiye bu konuda birçok cephede mücadele veriyor. Terör belasına karşı silahlı ve siyasi cephede verilen mücadelenin yeni bir boyuta ulaştığını da görmekteyiz.
Nitekim Suriye’de PKK’nın uzantısı PYD’ ye ve IŞİD’a karşı cephe açmadık mı? Sınırlarımızın güvenliğini koruyabilmek için savaşı bile göze almadık mı? Irak’taki güvenliğimizi tehdit eden unsurlara karşı hazırlıklı değil miyiz?

Her zaman PKK’nın siyasi uzantısı olarak değerlendirdiğimiz dokunulmazlıkları kaldırılan HDP’li 9 milletvekilinin tutuklanması ile terörle mücadelede yeni bir sayfa da açılmış bulunuyor. Bunun getirisinin ve götürüsünün neler olacağını ilerleyen zaman içinde birlikte göreceğiz.
Hiç kuşkusuz bu mücadelede bizi sıkıntıya sokabilecek bazı durumlarla da karşılaşabileceğiz.
Kim ne derse desin gerçek olan şudur: Türkiye, çok ciddi olarak terör tehdidi ile karşı karşıyadır. Hatta Suriye ve Irak sınırlarımızın güvenliği ve terör tehdidinden arınması için neredeyse iki cepheden savaşa bile girebilecek bir duruma geldik.
Çünkü Türkiye’nin terörle mücadelesinde hiçbir dış devlet yardımcı olmadığı gibi, bize en yakın görünenlerin bile teröre destek verdiklerini görmekteyiz.
PKK’nın terör örgütü olduğu AİHM kararları ile de tescil edildi. Bugün bu örgüte el altından destek veren ülkeler görünüşte “PKK terör örgütüdür” diyebiliyorlar. İkiyüzlülüklerini ortaya koyuyorlar.
Şimdi dikkat:
HDP’lilerin tutuklanmasına ilk tepki gösteren Amerika ve AB ülkeleri oldu.
Tehdit üzerine tehdit yağdırıyorlar.
Zaten terörle mücadelede yalnız kalan Türkiye’nin bu beladan kurtulması yolunda attığı adımlar bile eleştirilmeye başlandı. Hâlbuki adı geçen devletlerin, terör karşısında birçok cepheden mücadele vermekte olan Türkiye’ye destek olmaları gerekmez miydi?
Konu ile ilgili daha önce yazdığımız yazılarda bize dost görünen ülkelerin altımızı terörle oymaya çalıştığını defalarca seslendirdik. Türkiye, aslında terörle mücadele adı altında bu ülkelerle mücadele etmektedir. Çünkü teröre kimlerin hangi kanallardan nasıl destek verdiğini hepimizi biliyoruz. Bu nedenle bunları burada yinelemeye de gerek görmedik.
Şimdi başa dönelim:
HDP’lilerin terör nedeni ile dokunulmazlıklarının kaldırılması, gözaltına alınması ve bazılarının tutuklanmasının siyasi ve hukuk açısından ciddi hatalar yapmadan gerçekleştirilmesi bu mücadeledeki haklılığımızın sağlamlaştırılması açısından önemlidir. Çünkü sırtlarını dış ülkelere dayayanların bu konuda dış destek sağlamak için harekete geçeceklerini biliyoruz.
Amerika ile ipler gergin ve neredeyse kopma noktasına kadar geldi. AB ile de bazı konularda sıkıntılar yaşanıyor. HDP’lilerin tutuklanması AB ile olan ilişkilerimizi de kopma noktasına taşıyabilir. Dışarıdan iyice sıkıştırılabiliriz. Bu açıdan terörle mücadele ederken siyasi ve hukuk konusunda daha duyarlı, tutarlı ve imajımızı zedelemeye yönelik adımları atmaktan kaçınarak gerçekleştirmek zorunda olduğumuzu da unutmayalım.
Çok haklı olduğumuz konularda haksız duruma düşürülmeyelim.
Usta gazeteci Taha Akyol, “Aman dikkat” başlığı altında yazdığı yazıda, Türkiye’nin siyasi ve hukuk açısından imaj kaybetmemesi gerektiğine dikkat çekiyor. Demokrasi ve hukukun üstünlüğünü savunuyor. Yazımızı yakından ilgilendiren bu yazının son bölümünü sütunlarımıza alarak sizlerle paylaşmak istedik:
“Demirtaş ve diğer HDP’lilerin ortak ifadelerini okudunuz mu? “Türkiye’de demokrasi yok, hukuk yok, yargı bağımsızlığı yok” diyorlar. Ne demek istedikleri açık. Biz “Hayır var” diyelim ne kadar inandırıcı olabiliriz? AB İlerleme Raporları Freedom House , Avrupa Konseyi gibi çok önemli kurumların üç-dört yıldır dozu artan raporları ortada değil mi? Nazlı Ilıcak, Şahin Alpay, Aslı Erdoğan ve diğer profesyonel gazeteciler niye tutuklu? Tutuksuz yargılanamazlar mı? Terörle mücadele Türkiye için hayat, memat konusudur. Bu mücadele mutlaka evrensel hukuk, demokrasi, diplomasi Türkiye’nin demokratik imajı gibi son derece önemli değerler ve kurumlar dikkate alınarak yapılmalıdır. Aman dikkat, demokrasi ve hukuk Türkiye için sadece özgürlükler ve kalkınma için değil, güvenlik bakımından da “stratejik” bir zorunluluktur.”
Şu da bir gerçek:
Batı, bugüne kadar PKK terörüne destek verdi. PKK’lı üst düzey yöneticilerini kabul etti, onlara kol kanat gerdi. PKK’nın siyasi kampanyalarına ev sahipliği yaptı. Televizyon yayınlarını, gazete ve dergi yayınlarını serbest bıraktı. Türkiye’nin çok haklı mücadelesi karşısında sessiz kaldı, destek vermedi. Türkiye’nin sesine de hep kulaklarını tıkadı.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz