Et fiyatları dizginlenemiyor…
Necdet SİVASLI
Gıda Tarım ve Köy İşleri Bakanı Faruk Çelik, kasaplarla anlaşma sağlandığını, et fiyatlarında taban fiyat uygulamasına geçileceğini söylemişti. Bu açıklama, et fiyatlarında indirim geleceğinin de müjdesi olarak yorumlandı.
Ancak, taban fiyat uygulamasının başlaması ile tam tersi et fiyatları anormal biçimde yükselmeye başladı. Bakan Çelik “Kırmızı et sektörü temsilcileriyle aldığımız karar gereği karkas yağsız et tavan fiyatının 23,3 lira, yağlı et tavan fiyatının 21,8 lira, kıymanın tavan fiyatının 32 lira, kuşbaşı etin tavan fiyatının ise 34 lira olmasıyla ilgili fikir birliğine vardık” sözleri şu anda havada kalmış görünüyor.
Peki, neden et fiyatları dizginlemiyor? Türkiye Kasaplar Federasyonu Başkanı Fazlı Yalçındağ bu konuya şu açıklamaları ile ışık tutuyor:
“Bakan beyin dediği ile Et ve Süt Kurumu’nun dediği farklı. Bu fiyatların bize faydası yok. Bakan beyin açıkladığı kesim fiyatı başka, bu başka bir fiyat. Karkas et fiyatının geri çekilmesi gerekiyor. Çünkü karkası 23,3’e aldığınızda kemiksiz et 36 liranın üzerinde mal olur. Bu durumda biz bunu Bakan beyin istediği fiyata nasıl satalım? Et ve Süt Kurumu’nun biraz daha uygun vermesi lazım ki bir yerlerden talep gelsin. Biz de Bakan beyin çağrısına cevap verelim. Karkas alındığı şekilde et satılmıyor. Yüzde 20’si kemik olarak ayıklanıyor. Yüzde 2-3 civarında firesi var. Sinirleri vs. ayıklanıyor. Yüzde 8.1 katma değer vergisi var. Bir de en az yüzde 15 işletme gideri var. Bunları alt alta koyup topladığınız zaman ciddi bir maliyet çıkıyor. Bu da karkas fiyatının yarısına eş değerde bir maliyet. Bunu karkas üzerine uyguladığımız noktada bize maliyetinin 36 liranın üzerinde olduğu ortaya çıkıyor. Bizler, kar haddine tabi tarifeyle çalışıyoruz. Bize tarifeyle izin verilen kar oranı yüzde 30. Bunu uyguladığımızda Bakan beyin söylediği fiyata satmamız mümkün değil. Bizim de gönlümüz o fiyata satmak istiyor. Bu ancak karkası 20-21 lira aralığında alırsak mümkün olur. Bir başka sıkıntımız da şu: Et ve Süt Kurumu kendi yerinde eti 15-20 lira zararına satıyor. Bütün sucu ve yükü kasapların üzerine atmamak gerekiyor.”
Görebildiğimiz kadarı ile bu koşullar çerçevesinde et fiyatlarını aşağılara çekmek mümkün olmayacak.
Bizi takip eden okurlarımız anımsayacaklardır. Geçenlerde konu ile ilgili bir yazı yazmış ve görüşlerimizi de sizlerle paylaşmıştık. Şimdi, özetle bu görüşlerimizi yineleyelim:
Bu noktada yapılması gereken iki yol var. Birincisi et ithalatına yönelmek, ikincisi de üretimi artıracak önlemler almaktır. Biz, geçici olarak et ithalatını uygun görmemize rağmen, asıl çözümü üretimi artırmakta görmekteyiz. Bunun için de üreticilere bekledikleri desteğin sağlanması gerekiyor. Bu konuda üreticilerin hangi konularda sıkıntı çektiği, Bakanlıktan neler beklediği zaten biliniyor.
Geçmiş yıllarda da et fiyatları yükselmiş, çözüm olarak ithal et ön plana çıkmıştı. Ancak, ithal et çözüm olmadı. Kaldı ki, halkımız beklendiği gibi ithal et kullanmıyor. Yerli kesime yöneliyor. Bu nedenle ithal et hiçbir zaman yerli kesim et fiyatlarının düşmesine neden olmadı. Bunun çözümden uzak olduğunu belirtelim.
Sözü fazla uzatmayalım:
Yapılması gerek tek şey üretimi artırmak olmalıdır. Yıllardır et konusunda sıkıntı yaşanıyor. Fiyatlar adeta uçuyor. Dönülüyor, dolaşılıyor ve aynı noktaya geliyoruz. Ortadaki çözümsüzlüğü kaldırmak o kadar da zor sanılmasın.
Hayvancılık alanında önemli noktalara gelen ülkeler bakalım. İşi nasıl yapıyorlar, üretimi nasıl artırıyorlar, nasıl destek görüyorlar aynı yolu izlemeliyiz. Et ve süt ürünleri yan sektörleri de etkiliyor. Dikkat edilecek olursa et ve süt ürünlerinin fiyatlarında da sürekli artışlar oluyor.
Ülkemizde süt ve et fiyatlarının yükselmesinin en önemli nedeni yem üretiminde kullanılan tahıllar ve yağ bitkilerinde yaşanan maliyet sıkıntısı olarak gösteriliyor. Çözüm olarak da şu görüşler öne sürülüyor:
“1. Maalesef tahıl üretimi için çiftçilere verilen destekler yeterli düzeyde değildir.
2. Bu nedenle yem sanayii ve besicilerin ihtiyacına cevap verecek tahıl üretimi gerçekleştirilememektedir.
3. Verilen destekler hasattan sonra değil ekimden önce açıklanmalıdır.
4. Bölgelerde göre hangi üründen verim alınacaksa o ürünler desteklenmelidir.
5. Tüm tahılların ithalatı serbest olmalı ve serbest piyasa fiyatı ile destekleme fiyatı arasındaki fark çiftçimize direkt ödenmelidir. Böylelikle süt, et, tavuk, yumurta gibi proteinlerin maliyetleri yükselmeyecektir.
Hayvan sayısının azalması ve hayvan başına düşen verimin yükselmeyişi süt ve et fiyatlarını yükseltmektedir. Türkiye’deki süt üretiminin arttırılması verimli damızlık popülâsyonunun artışı ile mümkün olabilecek, süt ve et fiyatlarının aşırı yükselmesi engellenerek, fiyatlar dengede tutulabilecektir. Tarım ve Köy işleri Bakanlığı, büyükbaş hayvanların %30 ila 35’nin ve küçükbaş hayvanların %65 ila 70’nin gayri resmi olarak kesildiğini tahmin etmektedir. Kaçak hayvan ve et giriş çıkışı, satışı ile birlikte oluşan tabloda, kayıt altında çalışan işletmeler için haksız rekabet ortamı yaratılmakta ve denetimsizlik kayıt dışını teşvik etmektedir. Türkiye’deki hayvan mevcudu koruma altına alınmalıdır. Kaçak hayvan hareketleri ile hayvan hastalıkları kolayca yayılmakta, hastalıklar nedeni ile hayvan popülasyonu azalmakta veya verim düşüklüğü gündeme gelmektedir. Geliştirilecek veterinerlik hizmetleri ile hayvan sağlığı, bulaşıcı hastalık riski gibi konularda olumlu ilerlemeler kaydedilmeli, hayvan varlığı ve verimi güvence altına alınabilmelidir. “
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz