Tepede görüş ayrılıkları
derinleşiyor mu?…

Necdet SİVASLI
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu’nun bazı konularda ters düşmeleri “Aralarındaki görüş ayrılığı derinleşiyor mu?” sorusunu gündeme getiriyor. Uzun zamandır Başbakan Davutoğlu’nun parti ve Hükümet içinde tabanını güçlendirmeye yönelik çalışmalar içinde olduğu görülüyor. Kimi çevreler bunun Cumhurbaşkanı’nı rahatsız ettiğini söylüyor.
AK Parti Kongresi öncesi Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında Parti Genel Başkanlığı konusunda bir gerginlik yaşandığı iddia edilmiş, AK Parti Genel Başkanlığı için Binali Yıldırımın’ın adı geçmişti. Parti kurmaylarının belirlenmesinde Erdoğan’ın damga vurduğu da söylenmişti.
Söylentilerde her iki tarafın da parti yönetiminde söz sahibi olabilmek ve ağırlığını koyabilmek için listeler hazırladığı da yer almıştı.
Bunların dışında Hükümetin kurulmasında Cumhurbaşkanı’nın istediği bazı isimlerin bakan yapıldığı, Davutoğlu’nun bu konuda sessiz kalmayı tercih ettiğini de yapılan açıklamalar ve medyaya düşen haberlerden öğrenmiştik.
Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu durumu “iki başlılık” olarak değerlendiriyor. Bunun ortadan kaldırılması için de Başkanlık sistemin şart olduğunu söylüyor.
Son olarak Anayasa Mahkemesi (AYM)’nin Can Dündar ile Erdem Gül konusunda verdiği kararın eleştirilmesinde bu ikilinin görüş ayrılığını ve gizliden de olsa bir çatışma içinde olduklarını gösteriyor.
Bilindiği gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan, AYM kararına karşı çıkmış “Bu kararı tanımıyorum” demişti. Bunun üzerine Hükümet kanadından Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş yaptığı açıklamada “AYM kararında Sayın Cumhurbaşkanı kendi kişisel konumunu ortaya koymuştur. AYM’nin bireysel başvurulara karşı bir müracaat mercii olmasını ortadan kaldıracak bir görüş değildir ” demişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Baş Danışmanı Mustafa Akış ise Twitter üzerinden yaptığı açıklamada “Cumhurbaşkanımızın AYM kararını eleştirmesi kişisel konumlama değil, devletin ve hükümetin başı sıfatı ile bir açıklamadır. AYM’nin hukuk ihlali yapmaması için yapılacak bir düzenleme Hükümetin tasarrufunda değildir. Düzenlemeyi yapacak olan yasamadır, TBMM’dir. Cumhurbaşkanımız Anayasa’ya göre devletin ve hükümetin başıdır ve Anayasa’nın uygulamasını gözetir ” açıklamasını yaptı.
İşte bu noktada asıl soru şu:
Cumhurbaşkanı Devletin başıdır, seçilmiş Cumhurbaşkanıdır, buna zaten kimse itiraz etmiyor. Peki, aynı Cumhurbaşkanı Hükümetin de başı mıdır?
Buna da Başbakan Davutoğlu yanıt veriyor:
“Baş Danışmanın açıklaması bana gelmedi. Bürokrata cevap vermem. Bir Başbakanın bir bürokratın açıklamasına cevap vermesini de doğru görmem. Başbakan’ın da Cumhurbaşkanı’nın da yetkilerini herkes bilir, Anayasa’da açıktır.”
Şimdi gelelim ikinci konuya:
Bilindiği gibi Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, uzun zamandır Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hedefinde bulunuyor. Özellikle Erdoğan’ın ekonomi danışmanları Başçı’nın değişmesini istiyor. Geçmişte, Erdoğan’ın Başçı için çok sert ifadeler kullandığını da biliyoruz.
Şimdi, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu arasında Başçı krizinin çıktığı da iddia ediliyor. Başbakan ve Danışmanı Ali Babacan, Erdem’in yeniden Merkez Bankası Başkanlığına atanmasını istiyor. Bunun için de yoğun bir kulis yürütülüyor. Cumhurbaşkanlığı ekonomi kurmayları ile Başbakanlık ekonomi kurmayları arasında yürütülen bu mücadeleyi kim kazanacak? İşte, bu ikil arasında bir önemli görüş ayrılığının daha siyasete damga vurduğunu görmekteyiz.
Başbakan Davutoğlu’nun parti ve bürokraside tabanını güçlendirmeye yönelik her hareketinin takip edildiği, bunların raporlarla Cumhurbaşkanlığı makamına iletildiği, zaman zaman da Başbakan’ın önünü kesecek önlemlerin alındığı daha önce çeşitli şekillerde çeşitli yollardan iddia edilmişti.
Hatta Hükümet kanadında yapılacak her atamanın Başbakan’a önceden haber verilmesi gerektiği konusu Başbakanlık genelgesi ile de duyurulmuştu. Ancak, bu genelge 3 ay gibi bir sonra kaldırıldı.
Yapılan değerlendirmelerde Hükümet kanadından yapılan atamalara Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bizzat müdahale ettiği de aynı iddialar arasında yer almıştı.
Davutoğlu ile Cumhurbaşkanı arasındaki bu durum hiç kuşkusuz muhalefet tarafından da değerlendiriliyor. Ana muhalefet Partisi Lideri Kılıçdaroğlu, yaptığı açıklamalarda da Başbakan’ı Cumhurbaşkanı’nın gölgesinde kalmakla suçluyor. “Hiçbir konuda kendi başına karar verebilecek konumda değil” diyor.
Cumhurbaşkanı’nın Hükümeti her konuda kontrol ettiği, atamalardan, alınan ve alınacak kararlara kadar her konuda ön planda bulunduğuna da dikkat çekiliyor.
Ancak, şunu da söylemeliyiz:
Erdoğan da zaten bunu saklamıyor. “Ben farklı bir cumhurbaşkanıyım” diyor. Bir noktada hem devletin, hem de Hükümetin başının kendisi olduğunu söylüyor. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi “Devletin tepesinde iki başlılık olmaz. O nedenle Başkanlık sistemi bu iki başlılığı da ortadan kaldıracak” iddiasını yineliyor.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz