Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu

Genel Başkanı Mehmet Balık;
Ülkemizin ve Cumhuriyet’imizin birikimleri ve kurumları AKP iktidarı döneminde
özelleştirme adı altında adeta yok edilmektedir dedi.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonunun konuyla ilgili açıklaması şöyle:

”Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yer alan ilana göre; Bor, Çorum, Kırşehir ve
Yozgat fabrikalarının ihalesi için 3 Nisan’a, Erzincan, Erzurum, Ilgın, Kastamonu ve Turhal
fabrikaları için 11 Nisan’a, Afyon, Alpullu, Burdur, Elbistan ve Muş fabrikaları için 18
Nisan’a kadar teklif verilerek özelleştirilmesi kararlaştırıldı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin sanayisi, ticareti, ulaşımı, limanları, petrolleri, kentleri,
turizmi, tersaneleri ve bankaları; yani nesi var nesi yoksa hepsi, AKP iktidarı tarafından çeşitli
yasal düzenlemelerle, yerli ve yabancı sermayeye yok pahasına satışa çıkarılarak adeta peşkeş
çekilmişti.
15 Temmuz Darbe girişiminden hemen sonra 19 Ağustos 2016 tarihinde “Türkiye
Varlık Fonu’nun Kurulmasına Dair Yasası”nın kabulüyle AKP Hükümeti, Mustafa Kemal
Atatürk’ün, halka miras bıraktığı, ülkenin milli serveti olan Cumhuriyet’in kurumlarının satışa
çıkarılmasının önünü açarak milli servetin talan edilmesine yönelik bir karara imza attı.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından (ÖİB) on dört şeker fabrikasının pazara
çıkarılması aslında yeni değildir. Bugün yaşadığımız özelleştirme furyası, uzun süredir Varlık
Fonu adı altında hayata geçirilmişti. Siyasal iktidar, OHAL’in sağladığı fırsatlardan
faydalanarak hazırlanan 696 sayılı KHK ile Şeker Kurumu ve Alkol Piyasasını kapatmıştı.
İktidarın uzun süredir planladığı şeker fabrikalarını satma düşüncesi gerçekleşirse
Cumhuriyet’in sanayileşme hamlesine ilişkin kuruluşları da yok edilecektir.
Cumhuriyetin zenginliğini oluşturan kamu kurum ve kuruluşlarının ranta açılması
olarak değerlendirdiğimiz on dört şeker fabrikasının özelleştirilmesi aynı zamanda ülkenin
geleceğini ve gelecek kuşaklarını da servetsiz bırakacak, rehin alarak köleleştirecektir.
Ülkemizin zenginliğini oluşturan Şeker Fabrikalarının, kimlere pazarlanacağı konusu
kadar önemli olan soru şudur: Satıştan elde edilecek maddi kaynak ne yapılacaktır? Bu

bağlamda, siyasal iktidarın 2019 seçimlerine ve olası erken seçime yönelik siyasi amaçlarını
gerçekleştirmek için kaynak yaratma arayışında olduğunu belirterek altını çiziyoruz.
Özelleştirmeler, ülkemizi globalleşme, neoliberalizm gibi tanımlamalarla vahşi
kapitalizmin ekonomik, siyasi, sosyal sömürü düzenine teslim etmiştir. Millileşme söylemleri
ile hergün ahkam kesen iktidar, Milli Servetimizi kalem kalem elden çıkaracak özelleştirme
politikalarıyla bu söyleminin düzmece olduğunu kanıtlamaktadır.
Bugüne kadar, AKP iktidarı cumhuriyet kurumlarını iyileştirmek yerine özelleştirmeler
yoluyla elden çıkarma politikası gütmüştür. Bu doğrultuda hazırlattığı KHK ve torba yasaları,
hızlı bir şekilde hayata geçirerek, ülkenin sanayi kuruluşlarını yangından mal kaçırır gibi
satışa sunmuştur.
Özelleştirmeler yoluyla işçiler sermayenin kölesi olmakta veya işsiz yığınlar
yaratmaktadır. Taşeronlaştırma ve güvencesiz çalıştırma şartları emek ücretlerini
ucuzlatmakta, işçi ölümlerini artırmaktadır. Bu da halkın yaşamında büyük sarsıntılara neden
olmaktadır. Bu düşünce ve anlayışla özelleştirmenin her türlüsüne karşı çıkıyoruz. Çünkü
Cumhuriyet’in tüm serveti ve sanayisi özelleştirilerek yerli ve yabancı şirketlere peşkeş
çekilmektedir. Emekçileri, işsizliğe ve güvencesizliğe sürüklemektedir. Yoksullar daha
yoksul; zenginler daha zengin olmaktadır. Ülkemizi yabancı sermayeye bağımlı kılmaktadır.
Kalkınmamız ve ekonomik gelişmemizde önemli yeri olan kamu kurumlarımızın yok
olmasına neden olmaktadır.
Birleşik Kamu İş Konfederasyonu olarak; ulusal çıkarlar gözetilmeden, yerli ve
yabancı sermayenin egemenliğinin yolunu açan, ülkemiz zenginliklerini halkın yararına değil
uluslararası sermeyenin talanına sunan özelleştirmeleri protesto ediyoruz. Şeker fabrikalarının
özelleştirme düzenlemesinin geri çekilmesini istiyoruz. ”(22.02.2018)

Mehmet Balık

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu

Genel Başkanı