“İNSANIMIZ ORGANLARINI TOPRAĞA BAĞIŞLAMAYI TERCİH EDİYOR”

>“İNSANIMIZ ORGANLARINI TOPRAĞA BAĞIŞLAMAYI TERCİH EDİYOR”

Canlı böbrek vericilerine farklı bir pencereden bakarak yaptığı çalışmasıyla dikkatleri çekerek önce

İspanya Valencia’da yapılacak 5. Global Nefroloji Kongresi’ne daha sonra da ABD Orlando’da

yapılacak Uluslararası Böbrek Nakli Konferansı’na çalışmasını sunmak üzere davet edilen Dr.

Levent Yücetin, “İnsanımız organlarının başka birisine hayat vermesi yerine toprağın altına

bağışlamayı tercih ediyor” ifadelerini kullandı.

ed639cc4-2380-436a-8e5e-0ecf4a6d12f7

Dünyadaki birçok araştırmacı tarafından okunan yayını hakkında konuşan Dr. Levent Yücetin,

“Organ bağışı ne yazık ki Türkiye’de istenilen oranlara ulaşabilmiş durumda değil. Bunun sonucu

olarak her yıl, her yaştan binlerce kişi hayatını kaybetmekte. Dahası kronik organ hastalıkları

sadece hastanın değil ailesinin ve yakın çevresinin de yaşamını alt-üst eder. Canlı vericili böbrek

nakli son dönem böbrek yetmezliği olan hastalara en kaliteli yaşam şansını vermektedir” dedi.

“BİR BÖBREK VERİCİSİ 3 AŞAMALI RUHSAL TRAVMA YAŞIYOR”

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre sağlıklı olmanın bedensel, ruhsal ve sosyal anlamda tam olarak iyi

olma hali olarak belirlendiğini hatırlatan Dr. Yücetin, “Çalışmamın amacı; canlı böbrek vericisinin

bedensel değil ruhsal durumunu tespit etmekti. Evet, bedensel zarar vermiyoruz peki ya ruhsal? Bir

böbrek vericisi 3 aşamalı ruhsal travma yaşıyor. Düşünün; yakınınıza böbrek yetmezliği tanısı

konulması, ilk travma. Organ yok, ikinci travma. ‘Ben donör olacağım’ kararı ise üçüncü travma

olarak karşımıza çıkıyor” dedi.

EN İYİ TEDAVİ YÖNTEMİ BÖBREK NAKLİ

Ülkemizde çok kaliteli diyaliz yapılmasına rağmen Türk Nefroloji Derneği verilerine göre 100

hastanın sadece 13 ila 14’ünün 10 yıldan uzun süre diyalize girerek yaşadığını sözlerine ekleyen Dr.

Levent Yücetin, “Kalanları ne kadavradan ne de canlı vericiden organ bulunamadığı için maalesef

hayatını kaybediyor. Bu durumda böbrek nakli, en iyi tedavi yöntemi olarak karşımıza çıkıyor.

Başarılı bir nakille hastanın hayatında hiçbir değişiklik olmadan yaşamlarını sürdürebiliyorlar”

şeklinde konuştu.

“İNSANLARIN UMUDU OLMADIĞI İÇİN LİSTEYE BİLE GİRMİYOR”

Kadavradan nâkilin ülkemizdeki rakamları hakkında da bilgi veren Dr. Yücetin. “Türkiye’deki

tabloya bakacak olursak; 60 bin diyaliz hastasının var olduğunu ancak sadece 22 bininin listeye

kayıtlı olduğu gerçeğiyle karşılaşmaktayız. Medical Park Antalya Hastanesi Kompleksi’nde yılda

500 civarında böbrek nakli ancak yapılabiliyor. Türkiye genelinde ise bu rakam 3 bin civarında.

İnsanların umudu olmadığı için listeye bile girmiyor. Sonra şu soruyu kendisine soruyor; çevremde

kaç kişide organ bağış kartı var? Bakıyor bakıyor kendi dahil yok. İnsanımız organlarının başka

birisine hayat vermesi yerine toprağın altına bağışlamayı tercih ediyor” ifadelerini kullandı.

“EKSİK, YARIM İNSAN OLMAK SÖZ KONUSU DEĞİL”

Canlı verici nakil hakkında da konuşan Dr. Yücetin, hastanın ve eşinin 4. dereceye kadar

akrabalarından canlı vericili naklin gerçekleştirilebileceğini hatırlatarak, “Bazı ailelerde herkes bir

bahaneyle kaçarken, bazı ailelerde de sadece bir kişinin kan grubu uyabiliyor. Literatüre

bakıldığında böbrek vericilerinin 40 yıllık tıbbi takiplerinde böbrek yetmezliği ve diğer hastalıklara

yakalanma sıklığında toplumdan bir farkları olmadığı görülmekte. Eksik, yarım insan olmak söz

konusu değil. Canlı böbrek vericisinin yaşam kalitesi ve süresi yaşıtı ve hemcinsiyle aynı” dedi.

“TRAVMALAR DOĞRU ATLATILIRSA; VERİCİLER YENİ BİR BİREY OLUYOR”

Canlı vericili nakilde; hekimlerin yanı sıra tüm sağlık ekibinin yaklaşımının çok önemli olduğunun

altını çizen Dr. Yücetin, “Hasta-verici adayı ve tüm aile bireylerinin her aşamada doğru

bilgilendirmesi ve destek olunması gerekmektedir. Tüm aile bireyleri ve yakın dostların bu sürece

dahil edilmesi lazım. Çünkü sosyal destek alan kişilerin çok daha çabuk bu travmaları atlattığını

tespit ettik. Ayrıca canlı böbrek vericisinin, tüm bu travmaları doğru şekilde attığında karşımıza

yeni bir birey çıktığını gördük” dedi.

“CANLI VERİCİLİ NAKİL, TECRÜBELİ EKİPLER TARAFINDAN YAPILMALI”

Psikiyatride yaşam felsefesinde değişimin, bireyin yaşadığı bazı travmalarda bireye ikinci bir şans

tanındığı hissinin verebileceğini söyleyen Dr. Yücetin şöyle devam etti: “Bu tip durumlarda bireyin

artık hayata bakışı çok farklı olmaktadır. Kendine güvenen; hayattan zevk alan ve küçük şeylerden

daha çok zevk alan, kendini daha iyi ifade eden birey olarak ortaya çıkmaktadır. Ortaya çıkan güçlü

kişinin oluşumu için tüm organ nakli ekibi ve aile bireylerinin işin içinde olması şarttır. Aksi

taktirde bedensel olmasa da ruhsal olarak çok zedelenmiş yeni bir birey ortaya çıkacaktır. Bu

yüzden canlı vericili nakillerin tecrübeli ekipler tarafından yapılması gerekir.”