Sığınmacı sorununda gelinen Son nokta…

Sığınmacı sorununda gelinen
Son nokta…

Necdet SİVASLI

Avrupa Birliği (AB)’nin sığınmacılara kapılarını kapatması ve Avrupa’daki sığınmacıları da Türkiye’ye gönderme kararından sonra bu konu yeniden gündeme oturdu. Türkiye ile AB ülkeleri arasında yapılan anlaşmada 3 milyar Euro Türkiye’deki mültecilere harcanmak üzere verilecek. Daha sonra 3 milyar Euro’nun daha ödenmesine geçilecek.
Türkiye’de şu anda 3 milyon 750 bin Suriyeli sığınmacı bulunuyor. Yapılan açıklamalara göre bugüne kadar bu sığınmacılar için 10 milyar Doların üzerinde harcama yapıldı. Bu rakam her geçen gün daha da artıyor.
AFAD Başkanı Fuat Oktay’ın yaptığı resmi açıklamalara baktığımızda sığınmacı konusundaki gelinen son noktayı şu şekilde görmekteyiz:
■ 500 bin sığınmacı hastanede yattı. 300 bini ameliyat oldu.

■ 900 bin okul çağındaki Suriyeli çocuğun 495 bini okula gidemiyor.

■ 270 doktora, 40 bin lisans, 4 bin civarında yüksek lisans mezunu Suriyeli sığınmacı var.

■ Sınırın Suriye tarafında sığınmacılar için yapılan 10 kampı da destekliyoruz ve her türlü yardımı aralıksız yapıyoruz.

İşin bir de toplumsal boyutu var ki, bize göre en önemlisi de budur:

Suriyeli sığınmacılara sınavsız üniversitelere giriş kolaylığının sağlanması, üniversitelere girmek için yoğun çaba harcayan, sınavlara girenleri rahatsız ediyor. Ailelerden de itiraz sesleri yükseliyor. Yıllarını üniversiteye girmek için harcayan, kurslara giden, para harcayan çocuklarımız sınavı kazanmak için ter döküp mücadele ederken, sığınmacıların doğrudan üniversitelere girebilmesinin önünün açılması hiç kuşkusuz toplumdaki rahatsızlığı da artırıyor.

Bir başka konu da sığınmacıların önemli bir bölümünün dilenerek geçimlerini sağlamaya başlamış olmasıdır.

AFAD Başkanı Fuat Oktay’ın bu konuda verdiği bilgilere göre şu anda 40 bin sığınmacı dilenci bulunuyor. Ancak, bu rakamın çok daha üstünde dilenen sığınmacının varlığından söz ediliyor. Sayıları 3 milyona yaklaşan sığınmacıların işsiz güçsüz dolaştığını göz önünde bulundurursak, bu rakamın çok daha yüksek olabileceğini de görürüz.

Geçenlerde Aydın, İzmir ve Milas’ta bazı mesleki temaslarımız oldu. Sığınmacıların yoğun olduğu bu yerleşim birimlerinde hemen her köşede dilenen sığınmacı aileleri gördük. Çocuklar önüne gelenden bir şeyler istiyor. Araçların önünü kesen, bir şeyler satmak ve almak için çırpınanların ortaya koyduğu tablonun hiç de iç açıcı olmadığını burada vurgulamak istiyoruz.

Suriyeli sığınmacıların dilenmesi konusunda AFAD Başkanı Oktay’ın şu görüşlerini de sizlere yansıtalım:

“Sokakta dilense de Türkiye sınırları içinde bütçeden giden harcamadır. Almanya’da bir mültecinin aylık gideri 700 Euro. Günlük 28 dolar yapıyor. Bu hesaba göre bizim sığınmacılara harcadığımız para üç beş katına çıkar. 10 milyar dolar BM standartlarındaki harcamadır. Kamp dışında kalan 2 milyonun üzerindeki nüfus için harcanan para bunun içinde değildir”

İşin bir başka boyutu da dilenen sığınmacılar toplanıyor, kamplara götürülüyor ama burada kalmalarına ikna edilemiyor. Kamplardaki sığınmacılar bu kez büyük kentlere giderek dilenmeye devam ediyorlar. Bunların çoğunun da istismar edildiği konusunda bilgiler de geliyor. Özetle, sorunu boyutları giderek genişliyor.

AB, kendi ülkelerindeki toplumsal rahatsızlığı bildiği için sığınmacılara bu nedenle kapılarını kapattı. Çünkü Batılı toplumlar kendilerini yönetenlere karşı bu konudaki tepkilerini her ortamda ortaya koyuyor.

Bunlar toplumda büyük rahatsızlıklara neden oluyor.

Şimdi bunlar yetmiyormuş gibi bir de sığınmacılara TOKİ’nin ev yapacağı ve bunların bir kısmının buralara yerleştirileceği haberleri yayılıyor.

Yine bunlar yetmiyormuş gibi yakında sığınmacılara vatandaşlık verilmesi için çalışmalara başlandığı söyleniyor.

Bütün bu gelişmeleri alt alta koyduğumuzda toplumsal rahatsızlığın nedenleri kendiliğinde ortaya çıkmaktadır. Vatandaşlardan “Kendi ülkemizde ve topraklarımızda neredeyse yabancı durumuna düşmek üzereyiz” sesleri yükseliyor.

necdetbuluz@gmail.com

www.facebook.com/necdet.buluz