MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Sonunda olan olmuş ve MHP mahkemeye verilmiştir. Mahkeme kayyum heyetini atamış ve sözde kurultayın önünü açmıştır. MHP’ye nüfuz etmek, yuvalanmak ve operasyon partisi olarak kullanmak isteyen okyanus ötesi kaçgınlarının, paralel artıklarının mutluluğunu da ibretle izliyorum. Bizim paralele teslim edecek bir partimiz yoktur. Kendi kurumlarına kayyum atandığında dünyayı ayağa kaldıran, MHP’ye atandığında ise sevinç çığlıkları atanlara diyoruz ki, bugüne kadar ne yaşamışsanız müstehaktır” dedi.

Grup toplantısında konuşan Bahçeli’nin MHP’de olağanüstü kurultay tartışmasıyla ilgili sözleri şöyle:

Milliyetçi Hareket Partisi, ayak oyunlarına, sinsi operasyonlara, ahlaksız tuzaklara hazırlıklıdır ve 47 yıllık birikimiyle her musibeti def edecek cesarettedir.
Türkiye’nin üzerinde hesap ve hevesleri olan mihrakların bizimle karşı karşıya gelmesi, bize şaşı bakması normaldir, beklenmelidir.

Türk milletinin varlığına ve birliğine kin ve nefret duyanların Milliyetçi Hareket Partisi’yle ters düşmesi de olağandır, aksi takdirde bizden şüphe duyulmalıdır.
Her zaman söyledim, yine söylüyorum:
Biz oranlarda değil gönüllerdeyiz, rakamlarda değil kalplerdeyiz, yüzdelerde değil Türklüğün yüz akıyız.

“NEYMİŞ, MİLLETVEKİLİ SAYIMIZ 80’DEN 40’A İNMİŞ”

Biliyorsunuz, 1 Kasım’dan sonra fırsatı ganimete çevirmeye kalkışan bazı isimler MHP’yi içten kemirmenin, içten çökertmenin arayış ve sevdasına kapıldılar.
Neymiş, her şeye hayır demişiz, iktidarı elimizin tersiyle itmişiz.
Neymiş, milletvekili sayımız 80’den 40’a inmiş.

Neymiş, paradigma değişmeli, büyük kurultay toplanmalıymış.
Neymiş, MHP’de yönetim değişirse iktidar yakınmış.

“KİMİSİ OKYANUS ÖTESİNE UMUT BAĞLAMIŞ, KİMİSİ DE…”

Milletvekili adayı olmayan veya olsa bile seçilemeyen ya da milletvekili olup da sorumluluktan kaçan kim varsa birden bire aynı mevzide toplanmışlardır.
Bunların hepsi değişim korosunda buluşmuşlardır.

Kimisi Okyanus ötesine umut bağlamış, kimisi de müzmin ve malum muhaliflerle ve MHP hasmı kalemşörlerle söz ve ağız birliği etmişlerdir.
Bu sırada imza toplama furyası başlatılmış, partimiz ve dava arkadaşlarımız aylarca meşgul edilmiştir.

Samimiyetle ifade ediyorum, Tüzük Kurultayı için imza veren her kardeşim benim için değerlidir.

“AĞIZLARIYLA KUŞ TUTUP DAĞLARI TİTRETSELER YİNE DE MHP’Yİ KAFALARINA GÖRE TANZİM EDEMEYECEKLERDİR”

Hepsinin iradesine saygı duyuyor, taleplerini biliyor ve anlıyorum.
Anlamadığım, asla da anlamayacağım ön plandaki çığırtkanlar, MHP’yi bir plan çerçevesinde etkisizleştirmek, bağımlı ve pasif hale getirmek isteyenlerdir.
Bunlar kırk fırın ekmek yeseler, ağızlarıyla kuş tutup dağları titretseler yine de MHP’yi kafalarına göre tanzim edemeyeceklerdir.

Çünkü bu davanın hamuru şehit kanıyla yoğrulmuştur. Ve ülkü sancağı emin ve ehil ellerdedir.
Çünkü bu dava var olmanın bedelini çileyle, mahkûmiyet ve yokluklarla ödemiş, şükürler olsun ki, ülkü fidesi bu sayede çınarlaşmıştır.

Sonunda olan olmuş ve Milliyetçi Hareket Partisi mahkemeye verilmiştir.
Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi 8 Nisan’da kararını açıklamış, üç kişiden oluşan kayyum heyetini atamış, sözde kurultayın önünü açmıştır.

“BUNDAN SONRA SIRAYI BİZİM MÜRACAATIMIZLA YARGITAY SAFHASI ALACAK”

Öncelikle doğru, adil, tarafsız, bağımsız olması kaydıyla hukuka hürmet ve her zaman da riayet ederiz.

Bundan sonra sırayı bizim müracaatımızla Yargıtay safhası alacak, temyiz işlemi yapılacaktır.
Bize AKP’nin stepnesi, yedek lastiği, bastonu, kurtarıcı meleği diyen müfteriler şimdi ne diyecek, hangi bahaneyi üreteceklerdir?

Hani iktidar bizim menfaatimize olmak üzere yargıya müdahale edecekti?
Hani mahkemenin lehimizde karar vermesi için gerekli girişim ve teşebbüslerde bulunulmuştu?

“BİZİM PARALELE TESLİM EDECEK BİR PARTİMİZ YOKTUR”

Bu ucubeler, MHP’yi defalarca sırttan hançerleyen, başka başka kapılarda gezip de hak iddia edenler nereye gitmiştir?
Saraya 25 bin kişiyle yürüme iddiasında bulunanlar, düne kadar partimizin başarısı için kılını dahi kıpırdatmayanlar dilini mi yutmuştur?

Bizim paralele teslim edecek bir partimiz yoktur.

Bizim Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in ülkü ve hissiyatını yürekten sahiplenmeyenlere teslim edeceğimiz bir bayrak da yoktur.
Eğer istenen büyük kurultay ise, bu yılın Ocak ayında Merkez Yönetim Kurulumuzun kararıyla belirlenen 18 Mart 2018 tarihini herkes sabırla beklemelidir.

Bir iddiası olan, ben daha iyi yaparım diyen, kendine güvenen ve inanan kim varsa 18 Mart 2018’de demokrasinin imkanlarından istifade ederek iradenin sahibi Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in karşısına çıkabilecektir.

“OLAĞANÜSTÜ KURULTAY YOKTUR, YAPILMAYACAKTIR”

Bu süreçte şartları taşıyan her Ülkücü aday olma hakkına sahiptir.
Buna diyeceğim bir şey yoktur.

Bunun dışında olağanüstü kurultay yoktur, yapılmayacaktır.
Olağan büyük kurultay takviminin işlemesini beklemek yerine telaşla olağanüstü kurultay talep edilmesinde samimiyet ve iyi niyet arayamayız.
Şimdiden sevinç çığlıkları atanları görüyorum.

“OKYANUS ÖTESİ KAÇGINLARININ, PARALEL ARTIKLARININ MUTLULUĞUNU DA İBRETLE İZLİYORUM”

Şimdiden bayat zafer turlarına, yapay bayram havalarına tevessül edenleri tek tek fark ediyorum.
Hele hele MHP’ye nüfuz etmek, yuvalanmak ve operasyon partisi olarak kullanmak isteyen okyanus ötesi kaçgınlarının, paralel artıklarının mutluluğunu da ibretle izliyorum.

“BUGÜNE KADAR NE YAŞAMIŞSANIZ MÜSTEHAKTIR”

Kendi kurum ve kuruluşlarına kayyum atandığında kıyameti kopartan, kayyumun gölgesi MHP’ye değince güvercin taklaları atan zevat ve zümreye diyorum ki, bugüne kadar ne yaşamışsanız müstahaktır.

“ABD’NİN KUKLASI, İSLAMİYET’İN YÜZ KARALARIDIR”

Bunlar ikiyüzlü ve Türkiye’nin karşısındaki husumet kutbudur.
Bunlar dini paraya dönüştüren, imamlığı şirkete çeviren, ABD’nin kuklası, İslamiyet’in yüz karalarıdır.

Kimse boşuna heveslenmesin. Hiç kimse boş yere el ovuşturmasın, bulanık suda balık avlamasın. Bizde inecek sancak, devredecek miras, üzeri çizilecek hatıra yoktur.
Biz de tertiplere tamam diyecek acziyet görülemeyecek, kalemizi içten düşürecek adımlara geçit de verilmeyecektir.

Değerli Milletvekilleri, Türkiye’nin onca yoğun gündemine rağmen tartışmaların odağında MHP’nin yer alması; partimizin siyasette ne kadar önemli ve kilit bir rol üstlendiğini ortaya koymaktadır.

Söz konusu tartışmalar, partimize yönelik küresel ve gayri milli bir operasyon çabasının yansımalarını da gözler önüne sermektedir.
Ankara, Vashington ve Pensilvanya arasında MHP düşmanlığının üçgeni kurulmuştur.
Vaktiyle Merhum Başbuğumuz Türkeş Bey’i reddeden kafanın temsilcileri bu defa da “kurultay tacirleri” kılığında işbaşındadır.

Geçmişte Başbuğumuzu devre dışı bırakmak ve MHP’yi ele geçirmek üzere harekete geçen bir grup başarısızlığa uğramış ve sinmiştir.

Bunlar, konjonktür ve vasatı uygun bularak harekete geçmiş, iktidar partisiyle kavgalı paralelin de desteğini alarak sahneye yeni aktörler sürmüşlerdir.

Kurultay tacirlerinin kullandığı en ilginç taktiklerden biri, geçmişte Türkeş Bey’e karşı bayrak açanların gerekçe gösterdikleri gibi; bunun bir taban hareketi olduğunu iddia etmeleridir.
“Şu kadar delegenin imzası var” diyenler, imza vermeyen, gelişmeleri esefle takip eden ülküdaşlarımızın hakkını nasıl ödeyeceklerdir?

Onlar neden göz ardı edilmektedir? Bu acele nedendir?
Bir diğer taktik ve yöntem de yargı süreci devam ederken karar vericileri etki altında bırakma gayretidir.

Kurultay tacirlerinin hedefi; sanıldığı gibi MHP’yi selamete çıkarmak, iktidara taşımak değil, aksine MHP’yi ele geçirerek güçten düşürmektir.

Geleceğimizi mahkeme kararlarına ipotek ettirmek isteyenlerin safiyane ve samimi olduğunu hiç kimse söyleyemeyecektir.

MHP’nin varacağı yer, alacağı tavır doğrudan Türkiye’nin geleceğini, ülkenin birlik ve bütünlüğünü ilgilendirmektedir.

Özellikle ülkemizin en hayati sorunu olan terörle mücadelede MHP’nin tutumu çok belirleyicidir.

“BİZ BUNA ASLA SUSKUN, SEYİRCİ KALMAYACAĞIZ, MÜSAADE DE ETMEYECEĞİZ”

İşte küresel aktörler bundan rahatsızdır ve bu itibarla MHP’nin zayıflatılması öngörülmektedir.
Varılmak istenen hedefin arka planında partimizin oynadığı bu milli ve tarihi sorumluluğun elinden alınması yatmaktadır.

Olağanüstü Kurultay komplosu; düpedüz MHP’yi geriletme, AKP’nin işini kolaylaştırma ve paralel örgütü siyasallaştırma stratejisidir.
Birileri tersini iddia etse de gerçek tablo budur.

Partimizin dinamiklerini yok sayan, yetkili kurullarının aldığı kararları görmezden gelen, geleceğini tehlikeye sokan, elini kolunu bağlamak isteyen kirli bir süreç devrededir.
Ve biz buna asla suskun, seyirci kalmayacağız, müsaade de etmeyeceğiz.
Parti bünyesinde her şeyin normal mecrasında işlemesi, hareketimizin istikbali açısından önem taşımaktadır.

Şüphesiz eşyanın tabiatına aykırı siyasi girişimler, MHP’nin dokusuna ve mücadelesine zarar verecektir.

MHP; Türk milletinin şu badireli günlerinde çölde bir vaha, bir ümit ışığı gibi parlamaktadır.
Bir ve bütün hâldeki MHP’ye ülkenin her zamankinden fazla ihtiyacı vardır.
Küsecek, küstürecek, darılacak, dargın bırakacak hiçbir dava arkadaşım olmamalı ve de olmayacaktır.

Milliyetçi Ülkücü Hareket bir ve bütündür.
Şahsi ikballeri gereğince başkalarının projelerinde ara eleman gibi kullanılanlara fırsat vermeyiz, buyur etmeyiz.

Unutmayınız ki, büyük olan davadır, kişiler sonra gelecektir.
Kerameti kendilerinde görenler, davanın büyüklüğünü unutup kendilerini büyük addedenler eninde sonunda hüsrana uğramışlardır.

Milliyetçi Hareket Partisi Türk milletinin yegâne ümidi, son kalesidir.
Biz başarmaya azmettik, biz ulvi emaneti korumaya yemin ettik; bunun dışında tek kişinin verdiği kararla da 47 yıllık hatıra ve kutlu ülküyü çiğnetmemeye de ant içtik.