İyi yönetilebiliyor muyuz?…

Necdet Buluz

Yukarıda başlığa aldığımız “İyi yönetilebiliyor muyuz?” sorusuna bizi vereceğimiz yanıt bellidir:

“Hayır…”

Bizi bu köşeden izleyen okurlarımız anımsayacaklardır. Konu ile ilgili daha önce yazdıklarımız da var. Bugünkü kadroların bizi iyi yönetemediğinden hep söz etmişizdir. 14 yıllık AK Parti iktidarında deneyimsiz ve yetersiz kadrolar bugün ortaya çıkan tablonun sorumlularıdır. En büyük sorumlu olanlar ise, alt kadroları yönetenler olarak öne çıkıyor.

Dikkat edilecek olursa, iktidar ortaya çıkan her olumsuz tabloda “Paralel yapı”yı ortaya atıyor. Tek sorumlu ve suçlu olarak da bu yapıyı gösteriyor. Yıllardır kol kola ülkeyi yönetenler, aralarının açılması ile kadrolardaki değişiklikler ve yapılaşmada büyük sıkıntılara düştüler. Ancak, bu olumsuzlukların faturasını bu milletin mi ödemesi gerekiyor?

İktidar cephesinin en büyük artısı, hiç kuşkusuz muhalefetin zayıflığı, yetersizliği ve giderek kan kaybetmesidir. Büyük sorunların yaşandığı, iktidarın eleştirilmesinde rol oynayan olayların ard arda ortaya çıkmasında bile iktidar olanlar bunu değerlendiremiyor.

Gerek Cumhurbaşkanı, gerekse iktidar partisi cephesi, ülke yönetiminde hep gündem belirleyici oldular. Bugün en sıkıntılı günleri ve dönemleri, belirledikleri yeni gündemlerle atlatma başarısını da gösterdiler.

Son olaylara bakalım:

Güneydoğu’da PKK terör örgütüne karşı başlatılmış operasyonlar bu toprakları savaş alanına çevirdi. Neredeyse her gün 3-5 şehit haberi geliyor. Bu sorun nasıl aşılacak, sonu nereye dayanacak bilinmiyor. Cumhurbaşkanı başka şey söylüyor, Başbakan başka şeylerden söz ediyor.

Hukuk sistemimizdeki kargaşa bütün hızı ile sürerken, Cumhurbaşkanı’nın görüşleri ile Başbakanın görüş farklılıkları ortaya çıkıyor.

Basın özgürlüğü konusunda baskılar sürüyor.

Ensar Vakfı’ndaki çocuk istismarı konusu ve ortaya çıkan olaylar Hükümeti sarsacak niteliklere taşınmasına rağmen, muhalefetin beceriksizliği ve olayların başka yönlere çekilmesi ile adeta AK Parti Hükümeti lehine gelişmiş olgusu yaratılıyor. Hükümet kanadı Ensar Vakfı olayını örtme çabasında da bir başarıyı göstermiş bulunuyor. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, ortaya çıkan tabloda adeta “linç” edilmek isteniliyor.

Sığınmacılar konusunda Hükümet kanadının (AB) ile anlaşması ve Türkiye’nin adeta bir sığınmacı kampına dönüşmesi olayı karşısında muhalefetin sessiz kalması, politika üretememesi de zaten ülkeyi iyi yönetemeyen kadroların ekmeğine yağ sürüyor.

Dış politikada geldiğimiz noktanın Türkiye’yi nasıl bir dar boğaza soktuğunu söylemeye gerek görmüyoruz. Dış politikamızdaki öngörüsüzlükler de iyi yönetilemediğimizin bir başka göstergesi değil mi?

Reza Zarrab’ın Amerika’da tutuklanması olayı “Türkiye’yi ilgilendiren bir olay değil” deniliyorsa da bunun Türkiye’yi çok yakından ilgilendireceği görülüyor. Muhalefet olanlar bunu bile değerlendiremiyorlar.

Son olarak ortaya çıkan kimlik bilgilerimizin çalınması ve ortaya dökülmesi tam bir skandaldır ve Hükümet olanları sarsması gereken bir konudur.

Bütün bunlar bir kenara bırakılmıyor, yeni gündem oluşturuluyor. Bugün ana muhalefet partisi CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu üzerinden yapılan “linç etme” politikaları ile tüm bunlar ört bas edilebiliyor.

Bunlara ek olarak şunu da özellikle vurgulamak istiyoruz:

Politikacılar artık birbirine karşı daha saygılı, daha dürüst, daha siyasi terbiye kuralı içinde hareket etmelidir. Küfür ve hakaret edebiyatından uzak kalmaları gerekiyor. Duruşları, ağızlarından çıkacak sözler, yaklaşımları ve hareketleri ile millete örnek olması gerekenler ne acıdır ki bugün neredeyse birbirlerine hakaret ve küfürlerle yükleniyorlar.

Millet, hakaret ve küfür içeren sözleri söyleyenlere karşı tepki veriyor.

Cumhurbaşkanı’nın da, Başbakan’ın da, Bakanların ve muhalefet partisi liderlerin ve kadrolarının da bunlardan uzak kalması gerektiği görüşümüz yineleyelim.

Türkiye iyi yönetilemiyorsa muhalefet bunu değerlendirmelidir, bunu yapamıyorsa muhalefet görevini yerine getiremiyor demektir. O zaman da muhalefet cephesindeki eksiklik ve yetersizlik ortaya çıkıyor.

Zaten bugün ortaya çıkan tablonun tek sorumlusu olarak bizi yönetenleri göstermemek gerekiyor. Bunda muhalefetin de yetersizliğinin, eksikliğinin ve zayıflığının mutlaka büyük rolü vardır ve bu zaten hemen her alanda da kendisini göstermektedir.

Türkiye yangın yerine dönmüş, her alanda her şey tel tel dökülürken, biz hala muhalefet arıyorsak burada bir yanlışlık aramayacak mıyız?

Özetleyecek olursak, bugün iyi yönetilmememizin nedenlerinden biri de muhalefettir, bunu da altını kalınca çizerek vurgulamak istiyoruz.

necdetbuluz@gmail.com

www.facebook.com/necdet.buluz