Mimarlar sağlıklı kentler için çocuklarla geleceğe dokunuyorlar

Mimarlar sağlıklı kentler için çocuklarla geleceğe dokunuyorlar

Mimarlar çocuklarla birlikte kentlilik ve mimarlık kültürünü paylaşarak çocukların kent ve mimarlığa dair farkındalıklarını arttırmaya yönelik çalışmaları yapıyorlar.23 ülkede uygulanan Uluslararası Mimarlar Birliği’nin Çocuk ve Mimarlık çalışmalarının Türkiye uygulamaları 14 yıldır devam ediyor. Yurdun değişik yerlerine yayılan çalışmalar, çocuklarla mimarları, mimarlığın yaratıcılığında buluşturuyor. Uluslararası Mimarlar Birliği Çocuk ve Mimarlık çalışma grubunda Türkiye’yi temsil eden Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan “çocukların yaratıcılığı ile mimarlığın yaratıcılığını ülkelerin deneyimleri ile buluşturarak, sağlıklı ve yaşanabilir kentler için geleceğe dokunuyoruz” dedi.

“Köy ölür biz eğlencemizi kaybederiz”

Rize’den Düzce’ye, Bartın’dan Diyarbakır’a, Ağrıdan, Malatya’ya ülkenin her yanından gelen talepleri karşıladıklarını ifade eden Candan Rize Gürsu köyünde çocuklarla birlikte yaptıkları çalışmaları şöyle değerlendirdi: Çocuklarla birlikte gözlerimizi kapattık derenin sesini dinledik. Toprağa yattık toprağın sesini dinledik. Sonra kalbimizin sesini dinledik. Bir sabah uyandığımızda derenin sesini duyamazsak bu köyde ne olur dediğimizde çocukların “köy ölür, biz eğlencemizi kaybederiz” sözleri hala kulaklarımızda. Dereler akmazsa köy ölür diyen 10 yaşında çocuklarla, doğada nasıl barınılacağına dair 4 ağaç parçasıyla, barınak yaptık. Sadece barınak değil aslında yaptığımız, çocuklar barınak yaparken, doğal malzemeyi tanıyorlar, akıl yürütüyorlar, taşıyıcı sistemi oluşturuyorlar, kolektif çalışmayla, matematik, fizik, sanat ve bilimin bir çok dalını mimarlığın yaratıcılığında drama yöntemiyle uyguluyorlar.”

“beton ormanından ağaç ormanına geçiş yaptık”

Candan çocukların enerjisini ve yaratıcılığını geleceğin sağlıklı kentleri için büyük bir şans olarak değerlendiriyor. Candan şöyle devam etti. Gürsu köyünde gerçekleştirilen Çocuk ve Mimarlık çalışmasında, çocuklara Gürsu köyü bir renk olsaydı ne renk olurdu diye soruldu.”yeşil” diye cevap verdiler. Gürsu köyü bir meyve olsaydı ne oldurdu denildiğinde, çilek dediler, çünkü çok güzel cevabı geldi. Doğanın içerisinde gerçekleştirilen çocuk ve mimarlık çalışmalarında Ankara’dan ve İstanbul’dan gelen çocuklarında tepkisi de günümüzün yanlış kentleşme süreçlerine tepkiyi taşıyordu.2 yaşındaki civan hayatında ilk defa bu kadar ağacı bir arada görmüştü “hep ağaç hep ağaç olmaz ki” derken, büyükşehirdeki betonlaşma ile Pichala Vadisi’nin yeşilini karşılaştırıyordu. 10 yaşındaki Ali, Gürsu köyüne girdiğinde, “beton ormanından ağaç ormanına geçiş yaptık” sözleriyle çocuk gözüyle kentleşme ve doğa değerlendirmesine değiniyordu.”

Rize Gürsu Köyünde gerçekleşen çocuk ve mimarlık çalışmaları kapsamında, çocuklar doğadaki malzemelerle, barınak inşa ettiler.Doğanın resmini, suyun ritmini yaptılar.Mimarlar Odası Ankara Şubesi Çocuk ve Mimarlık çalışmaları kapsamında, Ankara’daki parklarda, ektinlikler yapmak üzere hazırlıklarına devam ediyor.