”Sınır güvenliğimiz yüzde 100 emniyet altına alınacak”

Başbakan Binali Yıldırım, 28 Belediye ye kayyum atanmasına ilişkin olarak yaptığı açıklamada , “Ne yazık ki bazı belediyeler, özellikle bölücü terör örgütünün adeta lojistik merkezi haline gelmiştir. Devletin kaynaklarını, milletin vergilerini, şehrin, ilçenin, beldenin güzelleşmesi için harcayacaklarına öyle veya böyle bölücü terör örgütüne aktarmak gibi bir yasal olmayan faaliyet içine girmişlerdir. Görevden alınan belediyelerin tamamında böyle bir durum söz konusudur.” dedi.

Yıldırım, “Öncelikle idrak etmekte olduğumuz bu mübarek bayramın milletimizin birliğine, beraberliğine, kardeşliğine daim olmasının cenabı mevlamdan niyaz ediyorum. Bayramlar kardeşliklerin, dostlukların zirveye çıktığı, dargınlıkların sona erdiği müstesna günlerdir. İşte böyle bir günü yaşıyoruz. Bu bayram inşallah ülkemizin ve milletimizin kardeşliğine vesile olur. Ülkemizi huzursuz etmeye çalışan, milletimizi ayrıştırmaya çalışanların da ıslah olmasına vesile olur.” diye konuştu.

Başbakan Binali Yıldırım, şöyle devam etti:

“Değerli milletim şunu bilsin ki hiçbir güç binlerce yıl bu topraklarda hür ve bağımsız yaşamış bu aziz milleti bölmeye, birbirinden ayrıştırmaya, bu güzel yurdumuzu, Anadolu’yu parçalamaya gücü yetmeyecektir. Bir kez daha bütün vatandaşlarımızın bayramını tebrik ediyorum. Aileleriyle, çocuklarıyla nice güzel bayramlara ulaşmalarını cenabı mevlamdan diliyorum. Bayram yolunda vatandaşlarımızdan önemli bir istirhamım var. Yolların kralı yol, yolların kuralı var. Kaymak gibi yollar yaptık. Çok güzel yollar yaptık. Ne için yaptık? Yolları böldük, ayakları birleştirelim diye yaptık. Siz siz olun kurallara uyun sevdiklerinizi üzmeyin. Sağ salim mutluluk içerisinde birbirinize buluşum diyorum. Bütün milletimize saygılarımızı, sevgilerimizi sunuyorum.”

BELEDİYELERE KAYYUM ATANMASI

Başbakan Binali Yıldırım, basın mensuplarının belediyelere kayyum atanması, bundan sonraki sürecin nasıl işleyeceği ve yeni görevlendirmeler olup olmayacağına ilişkin soru üzerine, şunları söyledi:

“Gayet tabii olabilir. Buradaki esas şudur. Belediyeler, yerel yönetimler millete en yakın yönetim birimleridir. Amaçları nedir? Yaşadıkları illerde, ilçelerde, beldelerde vatandaşlardan aldıkları oyla yine vatandaşların işini görmektir. İhtiyaçlarını gidermektir. Şehrin, ilçenin, beldenin adeta dert babası olmaları gerekir. Ancak ne yazık ki bazı belediyeler, özellikle bölücü terör örgütünün adeta lojistik merkezi haline gelmiştir. Devletin kaynaklarını, milletin vergilerini, şehrin, ilçenin, beldenin güzelleşmesi için harcayacaklarına öyle veya böyle bölücü terör örgütüne aktarmak gibi bir yasal olmayan faaliyet içine girmişlerdir. Görevden alınan belediyelerin tamamında böyle bir durum söz konusudur.”

Yıldırım, bunların yapılan soruşturmalarla ortaya konmuş gerçekler olduğunu vurgulayarak, hukuki süreç sonunda ortaya çıktığını kaydetti.
“Dolayısıyla birilerinin Türkiye’ye demokrasi dersi vermeye kalkmasını asla kabul etmek mümkün değildir.” diyen Yıldırım, şöyle devam etti:
“Türkiye bir hukuk devletir. Hukuk devletinde işlerin nasıl yapılacağı yasalarda, anayasada en açık şekilde yer almaktadır. Bu yüzden yerel yönetimlerdeki görev alan belediye başkanları, meclis üyeleri bundan böyle devletin verdiği imkanları millet için, yaşadıkları yerlerin sakinleri için harcarlarsa bütün gayretlerinin daha güzel şehirler, daha güzel beldeler, daha güzel ilçeler yapmak için hasrederlerse onların endişe etmesine hiç gerek yok. Bir şekilde herhangi bir terör örgütüyle, Fetullahçı Terör Örgütü olabilir veya bölücü terör örgütü olabilir veya yolsuzluk, kanunsuz işler yapabilir, bunlar için yasalarımız neyi emrediyorsa onu yapmak bizim en temel görevimizdir, bunu yapmazsak asıl sorun orada.”

Yıldırım, belediyelere kayyum atanmasının ardından ABD’nin, “Kayyum atamalarının yapıldığı yerlerde dileriz seçimler yeniden yapılır” şeklindeki açıklamasını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine şu karşılığı verdi:

“Değerli arkadaşlar, herkes kendi işine baksın. Biz ülkemizde kanunların, kuralların nasıl işleyeceğini başkalarından öğrenecek değiliz. Türkiye bir hukuk devletidir. Her şey yasalarla gayet net olarak ortaya konmuştur. Türkiye’nin bu konuda kimseden ders almaya ihtiyacı da yoktur.”
Suriye’de varılan ateşkesin bayram sonrasında da devam edip etmeyeceğine ilişkin soruyu ise Yıldırım, şöyle yanıtladı:

“Ümit ederiz ki bu varılan ateşkes kalıcı olur. Çünkü 6 yıla varan süre içinde bu anlamsız savaştan hiç kimse kazanmamıştır. 600 bine yakın masum insan hayatını kaybetmiş, milyonlarcası da yerini yurdunu terk etmiştir. Bu bağlamda Türkiye bütün göçmenleri, mültecileri bağrına basmış ve onları kardeş bilerek beraber yaşamaya devam etmiştir. Dolayısıyla Suriye’de, Irak’ta bölgede barış artık bir keyfiyet değil bir mecburiyet haline gelmiştir. Bölgeyle ilgili bütün ülkelerin çok daha büyük vicdani ve hukuki sorumlulukları vardır. Hiçbir sebep insanı öldürmek için meşru olamaz, insanlığın görevi insanı yaşatmaktır. Onun için özellikle ABD ve Rusya olmak üzere bölgede faaliyet gösteren, bölgedeki terör örgütlerini yok etme adına bulunan ülkeler Türkiye’nin dile getirdiği bu barış sürecinde daha aktif rol almaları icap etmektedir. Bu konuda bir kez daha buradan Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak çağrıda bulunuyoruz. Diyoruz ki ‘Artık yeter. 6 yıl oldu, daha ne kadar insan ölecek? Gelin, bu ateşkesi kalıcı hale getirelim ve sonunda da artık Suriye’de bütün grupların, bütün mezheplerin, bütün etnik farklılıkların temsil edeceği, Suriye’nin toprak bütünlüğünü asla ıskalamayan, toprak bütünlüğünü sağlayan bir yönetim şeklini burada tesis edelim.”

Fırat Kalkanı Operasyonu’nun, iki önemli sebebi bulunduğunu anlatan Binali Yıldırım, şöyle devam etti:

“Bir tanesi Türkiye’nin güney sınırlarını emniyet altına almak. Ne demek? Türkiye’nin güney sınırlarından maalesef bir süreden beri DAEŞ örgütü ve diğer terör örgütleri sızmak suretiyle eylemler yapıyorlar. En son hatırlayın, Gaziantep’te 54 masum insanın -ki bunun 29’u 12 yaşından küçük çocuk- bir canlı bomba eylemiyle büyük bir acı yaşadık. Ayrıca yine Suriye’den gönderilen roketlerle, füzelerle 29 vatandaşımız hayatını kaybetti. Bunun üzerine Fırat Kalkanı Operasyonu’nu başlattık. Amaç DAEŞ gibi diğer benzer terör örgütlerini bölgeden uzaklaştırmak ve burayı gerçek sahiplerine teslim etmek. Dolayısıyla Bir; Sınır güvenliğimiz yüzde 100 emniyet altına alınacak. İki, vatandaşlarımızın canına ve malına yönelik her türlü tehdit tamamıyla ortadan kaldırılacak. Bunlar yüzde 100 sağlanıncaya kadar ve bölge tüm terör örgütlerinden temizleninceye kadar Özgür Suriye Ordusu’na yaptığımız bu destek ve bölgeyi terörden temizleme faaliyete devam edecek.”