ARTVİN BİR KEZ DAHA CERATTEPE İÇİN MEYDANA İNDİ

ARTVİN BİR KEZ DAHA CERATTEPE İÇİN MEYDANA İNDİ
Yeşil Artvin Derneğinden Danıştay Kararına Sert Tepki
Haber:Hayati Akbaş
ARTVİN-Artvin’in Kafkasör Yaylası Cerattepe bölgesinde madencilik faaliyetlerine
karşı tepkiler devam ediyor. Rize İdare Mahkemesinin ÇED olumlu kararının iptaliyle
ilgili açılan davanın Danıştay 14. Dairesince onanması Artvin halkını sokağa döktü.
Yeşil Artvin Derneği öncülüğünde İstanbul, Bursa, Ankara, İzmir, Kocaeli,
Çanakkale’de eş zamanlı gerçekleşen basın açıklaması gerçekleştirilirken
Danıştay’ın kararı protesto edildi.
93 Yaşında basın açıklamasına katılan Erzade Yalçıntaş, ‘Ben madene
kesinlikle hayır diyeceğim. Çok büyüklerden rica ediyorum, bu işten vazgeçsinler.
Yeşil Artvin’imizi, güzel Artvin’imizi berbat etmesinler, doğayı kirletmesinler.
Gençlerimize yazık, yarınlara yazık, gelecek nesillere yazık, bu güzel doğayı
yaşatsınlar. Ben bu yaşıma geldim, bu yaşımı evvel Allah’a sonra doğa ya borçluyum’
dedi.1 (9)
Halit Paşa Meydanında toplanan yaklaşık bin kişi yoğun polis eşliğinde basın
açıklamasını gerçekleştirdi. Yeşil Artvin Dernek Başkanı Nur Neşe Karahan, burada
yaptığı konuşmasında; “Bizler Artvin halkının çeyrek asırdır büyük azim ve kararlılıkla
süren Cerattepe mücadelesinin her aşamasını sizlerle paylaşmaya devam ediyoruz.
Mutlulukları paylaştığımız gibi acı günleri de paylaşıyor, sevinçlerimizde çoğalıyor,
üzüntülerimizde sizlerden güç alıyoruz. Bu nedenle bu süreçte bizleri hiçbir zaman
yalnız bırakmayan Artvin halkına bir kez daha teşekkür ediyoruz. Yine son yıllarda
Cerattepe mücadelesinin yanında yer alan, Cerattepe nöbetlerinde yanımızda olan
bu ülkenin gerçek yurtseverlerine de gönül borcumuzu unutmuyoruz.
Esasen ülkenin bütün değerlerinin yağmalandığı bir süreçten geçiyoruz.
Uluslar ötesi şirketlerin egemen olduğu, doymak bilmez bir kar hırsı ile ülkenin
yağmalandığı bu dönemde bu ülkenin yurttaşları olarak büyük acılar çekiyoruz.
Binyıllardır kenarlarında yaşam bulduğumuz derelerimiz kurutuluyor, elimizden
alınıyor, yaylalarında nefes aldığımız dağlarımız maden ruhsatlarıyla delik deşik
ediliyor, kıyılarımız, ormanlarımız yağmalanıyor. Ülkenin dört bir yanında aynı
süreçler devam ediyor. Ülke ekonomisinin güçlenmesi, enerji ihtiyacı yalanlarıyla
oyalanmaya çalışılıyoruz.
Bu küresel saldırının en acımasız biçimini bizler Cerattepe’de yaşıyoruz.
Yıllardır bu ilde yaşayan on binlerce insanın ve bu doğada yaşam bulan kurdun
kuşun yaşayan her canlının adalet arayışı devam ediyor.
Bilindiği üzere Cerattepe Mücadelesinin üçüncü dönemi olan Mehmet Cengiz
döneminde, Rize İdare Mahkemesi bir hukuk kurumu iken ilk ÇED Olumlu kararının
iptali için açılan davada mahkeme 7 bilim insanının raporuna dayalı olarak
Cerattepe’de madencilik yapılamayacağına, bu alanda madencilik ile bir kent
yaşamının bir arada olamayacağına, suların kaçınılmaz ve engel olunamaz şekilde
kirlenmesinin mutlak olduğuna, heyelanların kent yaşamı için büyük riskler
yaratacağına bu sebeple ÇED Olumlu kararının iptaline karar vermişti. Mahkeme

Kararın da daha onlarca sebep vardır, madencilik yapılamayacağına dair. Rize İdare
Mahkemesinin bu kararı maden şirketi tarafından temyiz edilmiş ve Danıştay 14.
Dairesi tarafından bu kararın onanmasına karar verilmişti. Kazanmıştık.
Bu kararın daha temyiz incelemesi tamamlanmadan maden şirketi hukuka ve
vicdana aykırı bir genelgeye dayanarak, ÇED Raporundaki eksiklikleri tamamladığı
iddiası ile yeni bir ÇED Raporu hazırlamış ve yeniden ÇED Olumlu kararı almıştı. Bu
ikinci ÇED Raporu ile ilgili davamızı biliyorsunuz ülkemizin en büyük çevre davası
olarak 751 kişi ile açmıştık.
Ancak bu arada ilk davamızı kabul eden Rize İdare Mahkemesi heyetinin iki
hakimi tenzili rütbe ile sürülmüş, mahkemeye yeni bir heyet atanmıştı. Sonraki
dönemde Doğu Karadeniz’de yoğunlaşan maden ve HES projeleri nedeniyle açılan
davalarda verilen kararlara bakıldığında yeni heyetin bu sorunları çözmek üzere
atanmış/görevlendirilmiş bir mahkeme olduğu anlaşılmaktaydı. Bu dönem aynı
zamanda yargıya güvenin %20’lere düştüğünün, bu cenazenin kaldırılması
gerektiğinin Yargıtay başkanı tarafından söylendiği, ülkenin adaletten giderek
uzaklaşıp bir karanlığa sürüklendiği bir dönemdir. Nitekim böyle de olmuş, adaletin
olmadığı yerde başka güç odaklarının darbe hevesleri kabarmış, bu girişim halkın ve
sağduyulu askerlerin girişimleri ile önlenebilmiş, ülkemiz için büyük bir tehlike
atlatılmıştır.
Bununla birlikte sonraki dönem ülkemize adalet ve özgürlük, doğaya yaşam
hakkı getirmemiş, olağanüstü hal koşulları yaşamın her alanına yayılarak
adaletsizlikler daha da büyütülmüştür. Kararnamelerle yönetilen ve bu yönetim
şeklinden büyük keyif alınan, her türlü muhalefetin tarumar edildiği bir anlayışın
adalet arayışının yerini aldığı bu dönemde çevre mücadelelerinin de önü kapatılmış,
sağlıklı çevrede yaşama hakkı ile doğanın hakları da yok sayılmıştır. Referandum
sürecinde demokrasinin güvencesi olan güçler ayrılığı da terk edilerek yargı
bağımsızlığı yok edilmiş, hukukun üstünlüğünden söz edilmez olmuştur.
Bu koşullarda 2.ÇED Olumlu kararının iptali için açmış olduğumuz davada
görevlendirilmiş mahkeme heyeti yine meşrebine göre bir bilirkişi heyeti bulmuş, bu
heyete Cerattepe’de madencilik yapılamayacağı ayrıntılarıyla bilim adamları
tarafından anlatılmış olmasına rağmen bir sakınca olmadığına dair rapor vermişlerdir.
Daha sonra ormancı bilirkişiler ile ilgili intihal suçlaması ile açılan davada bu kişilerin
doktora tezlerinde Prof.Dr. Doğan Kantarcı’nın kitabından intihal yaptıkları tespit
edilmiştir. Bilim hırsızı bu kişilerin verdikleri raporlara dayanılarak davamızın reddine
karar veren Rize İdare Mahkemesinin bu kararı tarafımızdan temyiz edilmiş, dosya
hem mahkeme heyetinin reddi, hem davanın esası yönünden Danıştay 14. Dairesine
gitmiştir. Danıştay 14. Dairesinden 9 aydır hukuk, adalet ve yaşam hakkı için bir karar
beklerken çıka çıka bir ucube çıkmıştır.
Gerçekten de Danıştay 14. Dairesinin bu kararı hukuk ve adalet açısından
içler acısı bir karardır. 25 sayfalık kararın hiçbir yerinde temyiz talebimizin reddine
ilişkin bir bölüm ve hiçbir gerekçe bulunmamaktadır. Bu kararı Artvinliler ve ülke
kamuoyu ile paylaşmanın dışında değerlendirmeye değer bir yanının olmadığını
söylemek zorundayız. Danıştay 14. Dairesi daha önce 2015 yılında ilk ÇED’le ilgili
davada Artvin halkını haklı bulup mahkeme kararını onamış iken aynı daire 2017
yılında bu kez ilk kararının aksine temyiz gerekçelerimizi reddederek maden şirketini
haklı bulmuştur. 2 yılda ne olmuştur. Proje aynıdır, yer aynıdır, çevresel etkileri

aynıdır. ÇED Raporunda değişen bir şey yoktur, bunlar defalarca kanıtlanmıştır.
Danıştay 14. Dairesine hangi sihirli el değmiştir de mahkeme kendisini inkar etmiştir.
Danıştay 14.Dairesi sadece Cerattepe kararı yönünden değil son dönemlerde verdiği
örneğin Sivas Bakırtepe kararı ile de çelişmiş, yerleşik kararlarını inkar etmiştir. Aynı
Dairenin 2009 yılında iki ayrı kararı da maden ruhsatının iptali yönündedir.