“Depremler giderek Batı’ya kayıyor”

17 Ağustos Marmara Depremi’nin üzerinden 18 yıl geçti. Başbakan Binali Yıldırım, Kocaeli’de deprem gerçeği ve kentsel dönüşüm konusunda önemli mesajlar verdi. Yıldırım, “Depremler giderek Batı’ya kayıyor, bundan sonra beklenen deprem Batı’da” dedi. Başbakan ayrıca, Türkiye’de 7,5 milyon yapının yenilenmeye ihtiyacı olduğunu belirtti.
Kocaeli’de 17 Ağustos 1999 Büyük Marmara Depremi’nin yıldönümünde “Uluslararası Deprem Gerçeği ve Kentleşme Çalıştayı” düzenlendi. Çalıştaya Başbakan Binali Yıldırım’ın yanı sıra Kocaeli Valisi Hüseyin Aksoy, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, Aile Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya katıldı.

1999 günü yaşanan depremin yürekleri derinden sarstığını hatırlatan Başbakan Yıldırım, “O gece yaşanan deprem yüreğimizi derinden sarstı. 7.4 şiddetinde gerçekleşen deprem 45 saniye sürdü. Bu depremde maalesef 17 bin 480 vatandaşımız hayatını kaybetti. 23 bin 781 vatandaşımız da yaralandı. 505 vatandaşımız sakat kaldı. 285 bin 211 konut, 42 bin 902 işyeri hasar gördü. Yaklaşık 16 milyon vatandaşımız depremden doğrudan ve dolaylı olarak etkilendi. Düzenlenen bu toplantı deprem konusundaki bilinçlenme ve depreme hazır olma anlamında büyük katkılar sağlayacaktır. Buna inanıyorum. Doğal afetlerin getireceği yıkım ve zarar, afet meydana geldikten sonra değil olmadan önce alınan tedbirlerle azaltılabilir. Deprem dünyanın gerçeğidir. Depremleri engelleme şansımız yok” dedi.

Deprem hareketlerinin Doğu’dan Batı’ya doğru ilerlediğini ifade eden Başbakan Yıldırım, bunun bilimsel bir tespit olduğuna da vurgu yaparak şöyle devam etti:

“Gelişimine baktığımız zaman son yüzyıl içerisinde 1939 Erzincan depremi ile beraber deprem hareketlerinin doğudan batıya doğru ilerlediğini görüyoruz. Bunun en son örneği 1999 depremidir. Demek ki bundan sonra olacak deprem de Batı bölgemizde olacaktır. Bu bilimsel bir tespittir. Bu gerçeği bilerek alt ve üst yapı tedbirlerini alarak deprem gerçeğiyle yaşamayı öğrenmek mecburiyetindeyiz. Şiddetli depremlerde bile can ve mal kayıplarını en aza indirecek ülke örneklerimiz var. Biz iktidara geldiğimiz 2002 yılından itibaren bu konu üzerinde titizlikle duruyoruz. Benzer acıları, zor durumları yaşamamak için bu gün hükümet olarak bundan ders almış vaziyette çok ciddi çalışmalar yapıyoruz. 2002’den bu yana geride kalan 16 yıl içerisinde başta deprem olmak üzere doğal afetler konusunda kayıpları asgariye indirecek çalışmalar yapılıyor. Tedbirler alınıyor. Doğal afetler konusunda önceden hazırlanmış yasalar, mevzuat ve uygulamalar vardı. Bu birbirinden bağımsız durumlar çok başlılığa, yönetim güçlüğüne sebep oluyordu. Biz de bu durumun ortaya çıkardığı olumsuzlukları gidermek amacıyla afetle ilgili görev yapan çeşitli kuruluşları, bunların yetki sorumluluklarını bir elde topladık” diye konuştu.

“TÜRKİYE AFET MÜDAHALE PLANINI GELİŞTİRDİK”

Türkiye’de deprem riskinin azaltılması kapsamında AFAD’ın yanı sıra eylem planının hazırlandığını ifade eden Başbakan Binali Yıldırım, şöyle devam etti:

“Afet ve Acil Yönetim Başkanlığı’nı Başbakanlığın altında oluşturduk. AFAD altında Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulu, Afet ve Acil Durum Koordinasyon Kurulu, Deprem Dayanışma Kurulu’nu tesis ettik. 2023 deprem stratejisi ve eylem planı hazırlandı. Bu çalışmayla beraber ilk defa bir genel plan çerçevesinde deprem riskinin azaltılması çalışmalarını uzun vadede tanımladık. Türkiye afet müdahale planını da geliştirdik, bu plan ile sıfırınca dakikasında Türkiye’nin ortak gücü olarak harekete geçirebileceğimiz bir sistemi tesis ettik. 49 farklı ilde 188 bölgeyi riskli alan olarak tanımladık. Bunun yanında sadece 19 ilde uygulanan yapı denetim sistemini 81 ile yaygınlaştırdık. Çünkü biliyoruz ki deprem öldürmez, dayanıksız yapılar öldürür. Bu anlayışla afet riski altındaki alanların dönüştürülmesiyle ilgili yasal düzenlemeyi de hayata geçirdik. Bu kanunla beraber riskli alanların belirlenmesi, herhangi bir afet dolayısıyla risk faktörünün sebep olacağı, can ve mal kaybının önüne geçilmesini amaçladık. Bu çalışmalar ortak akılla, ilgili bakanlıklar bu alanda yetkinliği, disiplini olan bilim insanlarıyla birlikte gerçekleşti. Doğal afetler konusundaki bir adımda bildiğiniz gibi afet sigorta kanunu. Bu kanunla binalarda deprem sonucu meydana gelecek maddi zararların karşılanması zorunlu deprem sigortasıyla afet ve riskler sonucu meydana gelecek maddi ve bedeni zararların giderilmesine yönelik esas ve usuller tanımlanmış oldu. Ulusal sismik ağların geliştirilmesi bağlamında Almanya yer bilimleri araştırma merkeziyle ortak bir proje yapıldı. Marmara denizi içerisindeki adalar segmenti boyunca beklenen Marmara Depremi öncesi ve sırasında meydana gelecek fiziksel süreçlerin incelenmesi adına istasyon kurulum çalışmaları tamamlandı. Toplamda 7 adet derin kuyu sismik istasyonunu önceden belirlenen yerlere 300 metre derinliğe kurarak anlık veri akışını başlattık. Ulusal sismolojik ve gözlem ağında zayıf ve kuvvetli istasyonların toplamında 2016 sonu itibariyle ülke genelinde 913 istasyona ulaşmış bulunuyoruz. Ülkeyi ihtiyacına göre bu rakam daha da artabilir. Deprem gözlem ağımız yüksek standartlarındaki alt yapıyla dünyanın önde gelen sayılı ağları arasına girmiştir. Deprem araştırma programı başta üniversitelerimiz olmak üzere kamu kurumları, araştırma enstitüleri deprem ve afet konusundaki riskleri azaltmak için projelere destek sağlıyoruz. Depremlerin kamuoyuna duyurulması amacıyla AFAD deprem mobil uygulaması geliştirildi. Böylece kullanıcıların hızlı güvenilir bir şekilde bilgiye ulaşmaları sağlanmış oldu. Uygulamada 2016 sonu itibariyle 100 binin üzerinde kullanıcı faydalanmakta ve bu sayı her geçen gün artmaktadır.

Türkiye olarak şunu aklımızdan çıkartmayalım, topraklarımızın yüzde 42’si deprem riski altındadır. 1900’lü yıllardan bu yana 2017’ye kadar geçen 117 yıl içerisinde ülkemizde toplam 5 bin 905 deprem gerçekleşmiş. Bunlardan 5 bin 83’ü 4-5, 100 adeti de 6 ila 8 şiddetindedir. Bu depremlerde ne yazık ki 87 bin insanımızı kaybettik. Yani 117 yıl içerisinde 8 ve üzeri şiddette hiç deprem olmamasına rağmen bu can kaybı yaşandı. Tabii bu oranın büyük kısmı 2003’ten öncedir. Son 17 yılda can kaybı 904’tür. Van Depremi’nde çok sayıda can kaybı oldu.”

“BU ANLAYIŞI TERK ETMEMİZ GEREKİYOR”

Büyükşehirlerdeki kentsel dönüşüm çalışmalarına dikkat çeken Başbakan Binali Yıldırım şöyle devam etti:
“Ne yazık ki kötü bir alışkanlığımız var. Önce kendi elimizle tabiri caizse berbat ediyoruz, rezil ediyoruz şehirlerimizi. Sonra da bunları adam etmek için büyük bir servet harcıyoruz. Bu anlayışı artık terk etmemiz gerekiyor. Kocaeli dâhil olmak üzere İstanbul, Ankara’da kısmen İzmir’de birçok şehrimizde kentsel dönüşüm ve riskli alanların dönüşümleri projelerini hayata geçiriyoruz. 7,5 milyon yapı stokundan bahsediyoruz. Bugünden yarına olacak iş değil. Bunları yıllara bölerek yapsak 10 ila 15 yıl sürekli yarım milyon dönüşüm gerçekleştirmek suretiyle ancak gerçekleştirebiliriz. 100 milyar doların üzerinde bir bütçe. Belediyelerimiz kendi kaynaklarını oluşturarak bu dönüşümü yapmaya gayret ediyorlar. Bunu da yaparken şehirde yaşayanların ihtiyacını göz ardı etmeden, yeşil alanları yok etmeden, vatandaşlarımızın ortak yaşam alanlarını muhafaza ederek gerçekleştirmenin gayreti içerisindeler. Son 15 yıldır yeniden bir Türkiye inşası için her alanda çalışıyoruz. Kocaeli’de bugün depremin izleri silinmiştir. Bu güne kadar burada 2 binin üzerinde çok riskli binanın dönüşümü gerçekleşmiştir. Büyük şehir belediyemiz ve TOKİ marifetiyle sıfırdan inşa edilen konutların sayısı 21 binin üzerindedir. Gururla söyleyebilirim ki Sayın Başkanımız döneminde Kocaeli’de yeşil alan miktarı tam 11 kat artmıştır. Hatırlayın geçmiş yılları, Seka Kağıt Fabrikası üzerinde ne gürültüler çıkarıldı. Seka Kağıt Fabrikası’nı biz parka dönüştüreceğimizi söyledik. Bunu Cumhurbaşkanımızın destekleriyle gerçekleştirdik. Buranın içine de deprem eğitim sismolojik izleme merkezini kurduk. Özellikle okullarda deprem konusunda öğrencilere farkındalık oluşturmak amacıyla eğitici, öğretici projeleri de gerçekleştirdik. Şimdi de yeni projelerle Kocaeli’de çalışmalar sürüyor.”

“TOKİ MARİFETİYLE 780 BİN KONUT YAPIMINI GERÇEKLEŞTİRDİK”

Türkiye genelinde ise kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında 15 yılda TOKİ marifetiyle tam 780 bin konut yapımını gerçekleştirdiklerini ifade eden Başbakan Binali Yıldırım sözlerini şöyle tamamladı:

“2011 Van Depremi’nden sonra 28 bin konutu inşa ettik, hak sahiplerine bir sene içerisinde teslim ettik. 81 ilde toplam 1 milyon 76 bin birimin dönüşümü şu anda başladı, devam ediyor. Hedef 2023 yılına kadar 4 milyon, 2030 yılına kadar da 7 milyon üzerinde konut yeniden yapılacak, dönüşüm tamamlanmış olacak. Filipinlerde yaşanan tayfun felaketi sonrası ve Nepal’deki depremin ardından buralara ilk yardım ulaştıran ülkenin adı Türkiye. Somali’de insani kalkınma yardımları gerçekleştiriyoruz. Son 6 yılda birçok ülkenin nüfusundan daha fazla mülteciye ev sahipliği yapıyoruz. Bu gün Estonya Başbakanı misafirimizdi. Onunla görüştük, Estonya’nın nüfusu 1 milyon 117 bin. Bizde 3 milyon 200 bin mülteci var. Bu gün dünyada destekleri gayri safi milli oranına göre dış desteklerin en fazla yapıldığı ülke Türkiye. Genel anlamında miktar olarak da ABD’den sonra en fazla dış desteği Türkiye gerçekleştiriyor. Hükumet olarak doğal afetler konusunda, yapacaklarımız yaptıklarımızın yanında az değil. Daha yapacak çok işimiz var. Ama son 15 yılda ciddi bir başarı sağladığımızı da buradan söylemekte fayda var. Çok büyük bir afetin yaşandığı, hala toplumsal bir travmanın söz konusu olduğu Gölcük’e, Marmara depreminden etkilenen her bölgenin sorunlarına eğiliyoruz, eğilmeye devam ediyoruz. Ortak akıl ve işbirliğiyle bütün bu sorunların çözüleceğine inanıyoruz. Bu gün burada düzenlenen çalıştay da bu önemli paydaşlığın bir sonucudur. Dünyanın değişik ülkelerinden buraya gelen bilim insanlarına ve Türkiye vatandaşları adına teşekkür ediyorum. Marmara Depremi’nde ve bütün depremlerde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet ve geride kalan ailelerine ve milletimize tekrar baş sağlığı diliyorum. Rabbim bir daha bizi böyle büyük acılarla imtihan etmesin.”