Mimarlar Odası:Bizi susturamazlar

Mimarlardan hedef gösteren yayına tepki
“Susmuyoruz, mücadeleye devam edeceğiz”

TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi, son günlerde basılı ve görsel basındaki Mimarlar Odası’nı ve Mimarlar Odası Ankara Şubesi’ni ve yöneticilerini hedef gösteren ve karalama kampanyası içeren haberlere düzenlediği basın toplantısında tepki gösterdi.
Basın toplantısına Mimarlar Odası Ankara Şube başkanı Tezcan Karakuş Candan, Sekreter Üye Namık Kemal Kaya, Yönetim Kurulu Üyesi Muteber Osmanpaşaoğlu katıldı.
Mimarlar Odası Ankara Şubesi, kamu yararına yürüttükleri çalışmalara ve mücadeleye tüm saldırılara ve baskılara rağmen devam edeceklerini belirterek, “Uzun süredir hedef gösteren yayınlarla topluma doğruları anlattığımız için susturmaya çalışıyorlar. Saldırılara iftiralara karşı buradayız hiçbir yere gitmiyoruz. Mimarlar Odası var olduğu sürece bütün bu rant politikalarına karşı, Cumhuriyetin özgürlükçü değerlerini savunacağız. Hükümetler gelip geçicidir ama TMMOB kalıcıdır. Anayasa’nın 135 maddesinden ve 6235 sayılı TMMOB Kanunu’ndan aldığımız güçle kamu yararına mücadele etmeye devam edeceğiz. Korkmadık, susmuyoruz. İftira ve saldırı niteliğindeki bu yayın hakkında suç duyurusunda bulunduk” dedi
Gücümüzü Anayasa’dan alıyoruz
Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, şunları söyledi:
“Uzun süredir sistematik bir saldırı süreci ile karşı karşıyayız. Bizim söylemlerimize bilimsel bir açıklama getiremeyince, elinde bulundurdukları güç ve iktidar olanaklarını kullanarak iftira atmaya çalışıyorlar. Bunu AOÇ ve Kaçak Saray mücadelesinde sıkça yaşadık. Otoriter bir rejime doğru gitme sürecinde Cumhuriyetle hesaplaşılan ve rant odaklı planlama ile her türlü kentsel muhalefeti susturmak istiyorlar. Anıtkabir süreci, ODTÜ ve AOÇ yolu ve arka arkaya gelen plan değişiklikleri, satışlar, kentsel dönüşüm projeleriyle aslında ne yapmak istediklerini kamuoyuna bütünlük içerisinde anlattığımız için sistematik saldırı ile karşı karşıya kalıyoruz. Geçtiğimiz haftada A Haber üzerinden yapılan 25 dakikalık bir programla kamuoyunun gündemine ağır iftiralar ve asılsız iddialar düştü. Onun öncesinde Anıtkabir sürecinde sürekli yandaş yayın organlarının odamıza, şahsımıza, işimize, aşımıza yönelik saldırıları olduğunu gördük. Mimarlar Odası, Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve TMMOB’a bağlı odalar Anayasa’nın 135. Maddesi ve 6235 sayılı TMMOB Kanunu’na göre kurulmuş kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütleridir. Anayasal bir kuruluştur. Kamu kurumu niteliğinde meslek örgütüdür. Anayasa bize devleti yönetenlerin yaptıkları projeleri halkın yararına olup olmadığını denetleme görevini vermiştir. Anayasa bize ‘Bilimsel bilginizle ve teknik bilginizle Cumhuriyetin mimarları mühendisleri ve plancıları olarak devleti yönetenlerin iktidarda bulunanların yanlış bir şey yaptıklarını düşünüyorsanız, bunu topluma anlatmak için her türlü yolu deneyin yapın uygulayın’ demiştir. Dolayısıyla hepimize ait olan alanların peşkeş çekilmesine, kamu yararını hiçe sayarak rant sağlanmasına bilimsel ve planlama ilkelerine ve şehircilik esaslarına aykırı uygulama yapılmasına ve Cumhuriyetin temsil mekanlarının ve alanlarının tahrip edilmesine, yıkımına karşı mücadeleden vazgeçmeyeceğiz.”
Cumhuriyet’in ve halkın mimarlarıyız
Yaptıkları kamu görevi nedeniyle herhangi bir bedel almadıklarını da dile getiren Candan, “Sadece bilimsel ve teknik bilgimizi Cumhuriyetin mimarları, mühendisleri ve şehir plancıları olarak anlatmaya çalışıyoruz. Bizim gibi örgütler sigorta örgütleridir. Sistemi bozan bir yaklaşımda sigortayı attırmak durumundayız. Bize bu görevi anayasa verdi. Her birimizin farklı farklı işleri var kamuda çalışıyoruz. Yöneticilerimizin serbest büroları var. Bütün bu sorumluluklarıyla birlikte kamu görev yapıyoruz. Bu. Danıştay kararlarıyla da sabittir. Bulunduğumuz kurumlar anayasal bir kuruluş olmamız nedeni ile Oda çalışmalarımıza izin vermek durumundadır” dedi.
Candan, şöyle devam etti:
“Kamu yararına yaptığımız açıklamalarımız ve çalışmalarımız yönetenleri rahatsız ediyor. Mimarlar Odası ve meslek örgütleri mücadeleye devam edecek. Rant ve talan politikaları sürdürdüğünüz, kamusal alanlara, Cumhuriyet’e ve onun temsil yapılarına yönelik saldırıları sürdürdüğünüz sürece mücadele edeceğiz. Mimarlığımızı borçlu olduğumuz bu ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e vefa borcumuzu ödüyoruz. Bilimsel planlama ve şehircilik esaslarını dikkate almadığınız, halkın zararına, kişisel rant getirecek projeleri gündeme getirdiğiniz sürece Mimarlar Odası ve onu yönetenler bugün biz, yarın başka birileri, hep mücadele edecektir. Çünkü bu örgütün anayasal kodları böyle yazılmıştır. Halkın yararını düşünür. Buradaki kişilerin bakış açıları önemli değil, önemli olan bizim burada bilimi ve tekniği toplum hizmetine sunmak için mücadele yürüttüğümüzdür. Anıtkabir sürecinde gerçek niyetlerini planlar üzerinden okuduğumuz için saldıranlar bu sefer A haber üzerinden 25 dakikalık bir program yaptırmışlar. Tabiri caizse çorbaya çevirmişler. Bilgisiz ve cehaletin programını yapmışlar.
Haberdeki yalan yanlış bilgilere de değinen Candan şunları söyledi:
“Üye sayımızın 500 bin olduğundan bahsediliyor TMMOB’un 500 bin üyesi var. Mimarlar Odasının 50 bin, Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin 8 bin 500 üyesi bulunuyor. Biz sadece yaptığımız görev gereği üyelerimizi temsil etmiyoruz. Tüm toplumunda aslında halkın da yararını koruyoruz. Anayasal güvence ile toplum yararına olmayan, şehircilik ve planlama esaslarına aykırı tüm uygulamalara dava açıyoruz, açacağız da. Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin 600’ü aşkın davası yakın davası var. Gönül ister ki düzgün ve bilimsel hareket etsinler de dava açmayalım. Lakin, bilimden uzak bir bakışlar her yeri parsel parsel parselleyip rant getirilerken, bizde susup oturacak değiliz. Susarsak, mesleğimize, örgütümüze, geleneğimize karşı büyük haksızlık etmiş oluruz. Mimarlar Odası ne yapmıştır ne yapıyor incelemek isteyenler için Mimarlar Odası’nın dördüncü katında bir kütüphanemiz var. Tüm bellleklerimiz yayınlarımız orada ,gelip araştırıp görebilirler.”
Bunların arkasındaki başrol oyuncusunu herkes biliyor
‘Darbe sevicisi, terör örgütleriyle ilişkiler’ gibi ifadelerle söz konusu yayının içeriğinin FETÖ’cülerin daha önceki yaptıkları operasyonlara çok benzediğini belirten ve adrese teslim bir program yapıldığına dikkat çeken Candan, şunları kaydetti:
“Bu haberle hedef haline getirerek, müdahalenin bir aracı haline getirmenin bir benzerini görüyoruz. Bunu da çok sıkça eleştirdikleri FETÖ’cülerin çıraklarının yaptıklarına dair çok ciddi kuşkularımız var. Bunlar hukuk devletinden ve demokrasiden nasiplerini almamışlar. Bütün bunların arkasındaki başrol oyuncusunu herkes biliyor. Muhtemelen çok sıkışmış kavga ederek saflaştırma yaratarak bulunduğu yeri korumaya çalışıyor. Biz onun istediği ipte oynamayacağız. Bizim bütün kararlarımız bilimsel olarak yürütülen çalışmalardır. Bütün bu süreç genel merkezimiz tarafından da değerlendirildi. A Haber’de bize yönelik saldırılara dün itibariyle genel merkezimiz suç duyurusunda bulundu. Etkilenen bütün örgütlerimizin ve yöneticilerinde suç duyurusunda bulunması üzerine ortak bir metin hazırlandı. Bugünde Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve yöneticileri olarak bu haberleri asılsız iddialar ortaya atan, iftira ve karalamayla hedef gösteren Turkuaz Haberleşme Yayıncılık Anonim Şirketi sahipleri, haber müdürü, sorumlu müdür ve programı hazırlayanlar ve bir şekliyle sunanların hakkında suç duyurusunda bulunduk. Bu suç duyurusunu tarihe not düşülsün diye yapıyoruz az miktarda da olsa Cumhuriyet’in savcıları vardır umuduyla yapıyoruz. Yargı da artık siyasallaşmış durumda. Yargıda yöneticiler ne derse ona göre hareket ediliyor. Bütün yayın organları neredeyse tek sesli… Gerçek gazeteciler, sahibinin sesi olmayanların büyük bir kısmı yazarlar çizerler hepsi içerde. Dışarıda bir çok alanda sahibinin sesi kalemlere kalmış durumda. Bu haberleri yapanların büyük bir kısmı da böyledir diye düşünüyoruz. Nereden tutsanız elinizde kalacak bir paçavra haberle karşı karşıyayız. Her taraftan dökülüyor aslında. Dökülen tek başına haber değil, dökülen kendileri ve yarattıkları sistemdir. Topluma doğruları anlatanları da susturmaya çalışıyorlar. Ne diyelim, korkmuyoruz susmuyoruz, buradayız, çünkü çok haklıyız.”
Yaşanan cehaletin dibidir
Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Namık Kemal Kaya ise tepkisini şöyle dile getirdi:
“1954 yılında Anayasayla kurulmuş bir örgütlülüğün, beş dönemdir Cumhuriyetin başkenti Ankara’yı yöneten Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından, hala TMMOB ve bağlı meslek örgütlerinin kuruluş amaçlarının ne olduğu, ne iş yaptıklarını bilmemesi acı verici bir durum. Tabiri caiz ise bu durum cehaletin dibidir aslında. Siz bir örgüte karşı karalama kampanyası başlatacaksınız, her türlü iftira, yalan haberlerle karaladığınız meslek örgütü hakkında hiçbir bilgi sahibi olmayacaksınız. Kendilerini davet ediyoruz. Bilimsel araştırma yapan birileri varsa gönderip araştırsınlar. Dördüncü katta kütüphanemiz var. Bu kütüphanede bize dair her türlü belge ve bilgi var. Belki biraz bilgi sahibi olurlar. Bizler bugüne kadar neler yapmışsak bundan sonra da benzer şeyleri yapacağız.”
Kaya, AKP hükümetiyle birlikte kentlerin nasıl planlandığına ilişkin ise şu bilgiyi verdi:
“Türkiye’nin her tarafında TOKİ ile planlama süreçleri başlatıldı. Bütün kentlerde TOKİ’ler için seçilen bölgelere özel imar çalışması yapılır. Özel imar çalışması yapılırken, bir taraftan da bölgedeki araziler ya el altından ya da yasaların boşlukları kullanılarak birkaç yandaş aracılığıyla satın alınır. Plan süreci bittikten sonra belediye eliyle yollar yapılarak o bölge ranta açılır. O bölgede bir yıl önce on liraya satılan arsayı bir yıl sonra artık bin liraya satın alabilirsiniz. Planlama süreçleri çoğu zaman yandaş şirketler ile birlikte yapılır. TOKİ binaları ile birlikte yandaş müteahhitlerin binaları yükselir. Sonuç olarak bu bölgedeki rant, artık maksimum düzeydedir. Ankara Büyükşehir Belediyesi yıllardır planlama işlerini taşeron firmalara, yani özel sektöre verdiğini ve özel sektör aracılığıyla planlama süreçlerini yürüttüğünü biliyoruz. Belediyenin birkaç tane yandaş planlama şirketi üzerinden yürüttüğü rant odaklı planlama süreçleri şu şekilde ilerlemektedir. Bu şirketler planlama sürecinde, bilimsel planlama ilkelerinden uzak, daha çok arazi spekülasyonu yaratarak ranta yönelik planlama yapmaktadırlar. Örnek vermek gerekirse, daha önce yapılan on sekiz uygulamalarında 100 m2 arsanızın 38 m2 ile 40 m2 arasında bir kesintisi var iken. Bu kesinti AKP nin yerel yönetimleri ile birlikte bu rakam 50 m2 ile 55 m2 ye kadar çıkmaktadır. Yani her 100 m2 arsanızın 15 m2 si bu sistemi kuranlar arasında paylaşılmaktadır. Toplum buradaki rantı kimlerin kendi arasında paylaştığını biliyor.”
Hükümetler gelip geçicidir ama TMMOB kalıcıdır
Ranta ve toplumun hak kaybına uğramasına karşı oldukları için saldırılara maruz kaldıklarını da belirten Kaya, “Onun için bize bu kadar saldırıyorlar. Ormanlarımızı, kıyılarımızı talan ediyorlar. Park yaptırdıkları yerleri müteahhitlere satıyorlar. Taşeron sistemini Türkiye’ye kimin getirdiğini hepimiz biliyoruz. Biz hiçbir düşünceye taşeronluk yapmadık. Kim neoliberal politikalara hizmet ediyorsa, onun taşeronluğunu yapıyorsa, taşeron onlardır. Türkiye’de iyi mimarların yetişmediğini söylüyorlar. Türkiye’de çok iyi mimarlar var. AKP hükümetinden önce Kamu binaları yarışma yoluyla elde ediliyordu. Bugün yarışma yoluyla elde edilen hiçbir kamu binası var mı? Çünkü Kamuya ait yerleri yandaş kesimlere peşkeş çektikleri gibi Kamu binalarını da aynı şekilde yandaş şirketlere peşkeş çektiler. Bir çok kamu arazisini yandaş şirketlere kiraladılar. Bu şirketler kiraladıkları arazilere yaptıkları binaları tekrar kamuya yüksek bedellerle kiraya verdiler. Ne yazık ki kimi binaların beş yıllık kira bedelleri o binayı inşa etmeye yetecek düzeyde. Yani, yandaş şirketler için kamu zarara uğratılmaktadır. Hükümetler gelip geçicidir ama TMMOB kalıcıdır. TMMOB kurulduğu tarihten bu yana çizgisinden ödün vermemiştir, vermeyecektir. Mücadelesine devam edecektir. Biz durduğumuz noktadan mücadele etmeye ve doğruları söylemeye devam edeceğiz. Birileri de toplumu kandırmaya devam edecek” dedi.
En kötü haber ödülüne aday gösterilebilir
Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Muteber Osmanpaşaoğlu ise, “Film şeklindeki haber öfkelendirdi ama gülmek için ara ara izliyorum. Bu kadar budala bir film nasıl çekilebilir? Sinema dünyasında en kötü filmlere Altın Ahududu ödülleri veriliyor. Bu haber de en kötü haber ödülüne aday gösterilebilir. Bilinçsiz iftira dolu bir haber ancak bu kadar kurgulanabilir. Her şey birbirine karıştırılmış. Çünkü senaryo sahibinin ve başrolün kim olduğu bellidir. Yeteri kadar ciddiye alıyoruz” dedi.