Şimdi de Haşdi Şabi Tehlikesi mi?…

Şimdi de Haşdi Şabi
Tehlikesi mi?…

Necdet SİVASLI

Kerkük’ün Barzani’ye bağlı Peşmergelerden kurtarılmasında İran destekli Şii milis gücü Haşdi Şabi’nin (Halk Seferberlik Güçleri) çok önemli bir rol üstlendiği biliniyor. Amerika’nın, Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri ile Türkiye’nin de “düşman “olarak gördüğü bu örgütün şimdi yanı başımızda yeni bir tehlike olabileceğine dikkat çekiliyor.

Nedenine gelince:

Terör örgütü DEAŞ’a karşı savaşmak için kurulan Şii örgüt Haşdi Şabi, Irak hükümetiyle Türkiye arasında yaşanan Başika krizinde Türkiye karşıtı tehdide varan açıklamalarda da bulunmuştu.

Şii milis gücü Haşdi Şabi’nin Güvenlik Sözcüsü Yusuf El Kilabi, Başika krizi sırasında Türkiye’ye karşı “Irak’ın kuzeyinde bulunan güçler işgalcidir ve Irak hükümeti tarafından davet edilmemiştir. Bu şekilde kalmaları durumunda onlara işgalci güç muamelesi yapar, DEAŞ ile savaştığımız gibi onlara karşı da savaşırız. Aynı şekilde Türk ordu güçlerine karşı da geliriz” ifadelerini kullanmıştı.

Irak halkının belli bir bölümünün DEAŞ ile mücadelede Haşdi Şabi’yi desteklediği biliniyor. Özellikle Şii Iraklıların önemli bir bölümünün gözündeyse milisler kahraman olarak algılanıyor. Sünni Iraklıların Haşdi Şabi’yi mezhepçi olarak gördüklerinin de altını çizelim.

Zaten Kerkük’ün kurtarılmasında da Irak Ordusunun en büyük destekçisi olarak Haşdi Şabi ortaya çıkınca dengelerin iyice bozulduğunu görüyoruz.

Haşdi Şabi terör örgütü DEAŞ’ın 2014’te Musul’u ele geçirmesi ardından, Iraklı farklı milis güçlerinin bir araya gelmesiyle kuruldu. Haşdi Şabi’nin büyük bölümü Şii milislerden oluşuyor ancak az sayıda bünyesinde Sünni milisler de var.

Ortada İran tehlikesi varken, İran destekli bu örgütün Kuzey Irak’ta güç kazanması hiç kuşkusuz dış güçleri rahatsız edecektir. Peşmergelerin yerine oturacağı gözlenen Haşdi Şabi’nin yeni takviyelerle daha da güçlenebileceği hesapları yapılıyor.

Haşdi Şabi’de savaşan milislerin yaklaşık 120 bini Şii, 16 bini ise Sünni Iraklılar’dan oluşuyor. Halktan da büyük destek görüyor. Bazı Ortadoğu uzmanları Haşdi Şabi’nin askeri gücünün düzenli bir orduya benzediğini ve 200 bin kişiden oluştuğunu söylüyor. Kerkük’ün ele geçirilmesinden sonra bu örgüte yeni katılımların olabileceğine de dikkat çekiliyor.

Haşdi Şabi ve Irak Ordusu tarafından ele geçirilen Kerkük İl Meclisi’ne, İran’ın dini lideri Ali Hamaney’in fotoğrafları asıldığı iddiaları ortalığı karıştırdı. Erbil merkezli Rudaw’ın iddiasına göre, Kerkük İl Meclisi’nde bir Haşdi Şabi mensubu tarafından çekilen görüntüler sosyal medyada paylaşıldı.

Bölgenin İran’ın etkisinden kurtarılmaya çalışıldığı bir süreçte, birden bire ortaya çıkan ve kendisinden söz ettirmeye başlayan Haşdi Şabi’nin bölgedeki etkisi ve bundan sonra nasıl bir strateji izleyeceğini şu anda tahmin edemiyoruz. Ancak, en kısa zamanda bu konu uluslar arası boyutta tartışılmaya başlanacaktır.
Dikkat edilecek olursa Barzani, Amerika, İsrail, Suudi Arabistan ve bazı Batı ülkelerince İran tehdidine karşı destekleniyordu. Kerkük’ün el değiştirmesinden sonra yeniden bazı hesapların yapılması da artık kaçınılmaz görünüyor. Örgütün Kuzey Irak’ta bulunmasından ve etkinliğinden Amerika’nın daha da rahatsız olabileceğini düşünüyoruz.

Haşdi Şabi bünyesindeki örgütlerin büyük bölümünün İran’la yakın ilişkileri bulunuyor. BBC Farsça Servisi’nden Kasra Naji, örgütün İran Devrim Muhafızları tarafından teşkilatlandırıldığını, bünyesindeki grupların liderlerinin genelde, Tahran’la ve de İran’daki kutsal Kum şehriyle yakın ilişkileri olan din adamları olduğunu söylüyor.

MİT Eski Müsteşarı Sönmez Köksal’ın şu sözlerini de önemseyelim:

“Bağdat, Tahran’ın kontrolünde. Devrim Muhafızları, Hizbullah ve Şii Haşdi Şabi güçleri sadece Irak’ta değil Suriye’nin her tarafında at koşturuyor.”

Peki, Haşdi Şabi Türkiye için tehdit oluşturabilir mi?

Bu konuyu bir başka yazımızda enine boyuna ele alıp değerlendireceğiz.

necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz