”Millet perişan vaziyette, kimse sesini çıkaramıyor”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ”Afrin’e girmek için bağırıp çağırıyorlar. Önce siz diplomasiyi sonuna kadar zorlayacaksınız. Hava desteği almadan girilecek bir Afrin büyük maliyetlere yol açar” dedi.

CHP Parti Meclisi (PM), 3-4 Şubat’ta gerçekleştirilecek 36. Olağan Kurultay öncesi, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında, parti genel merkezinde toplandı.

Aradan geçen süreye dönüp baktığında, Türkiye’nin çok büyük bir değişim süreci içerisine girdiğini, demokrasinin neredeyse tümüyle yok edildiğini öne süren Kılıçdaroğlu, oysa 2016’daki kurultayı büyük umutlarla yaptıklarını, daha güzel, özgür, herkesin karnının doyduğu, huzur içinde yaşayan bir Türkiye’yi arzuladıklarını söyledi.

“Öyle bir noktaya geldik ki Anayasa Mahkemesi kararını en alttaki mahkeme, ‘Ben uygulamam, Anayasa Mahkemesi’ni tanımam’ diyor bu noktaya geldik” diyen Kılıçdaroğlu, bunun Cumhuriyet tarihinde bir ilk olduğunu dile getirdi.

Kılıçdaroğlu, bu mahkemelerin hukukun üstünlüğüne inanmadığını, nasıl karar verileceğine yönelik iradeyi saraydan aldıklarını iddia etti.

“OHAL NİÇİN UZATILIYOR?”

Anayasa Mahkemesi’nin Şahin Alpay ve Mehmet Altan hakkındaki gerekçeli kararının bugün Resmi Gazete’de yayımlandığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, bu kapsamda mahkemenin kararının ne olacağını beklediklerini dile getirdi.

“Biz demokrasi gelişsin, OHAL’i kaldıralım, Parlamento görev yapsın derken, dün OHAL 3 ay süreyle daha uzatıldı. Niçin uzatılıyor?” diye sordu.

Bugün gelinen noktanın iç açıcı olmadığını öne süren Kılıçdaroğlu, “Biz, açık ve net çağrımızı yine yapalım. Getirin kardeşim, OHAL’i kaldırın. FETÖ ile mücadele için kanun mu gerekiyor, oy birliğiyle çıkaralım. ‘Efendim geç olur…’ Niye geç olsun? Gerekirse 24 saat kesintisiz çalışırız, niye çalışmayalım? Amaç milletin çıkarıysa, menfaatiyse biz buna varız ama amaç milletin değil de sarayın çıkarıysa, OHAL’e devam edecekler. OHAL’e devam Türkiye açısından ciddi maliyetler doğurur” dedi.

“BU UTANILACAK BİR TABLO”

Kılıçdaroğlu, 15 yıldır ülkeyi tek başına yöneten iktidarın önünde hiçbir engelin olmadığını belirterek, “Peki kardeşim, önünüzde hiçbir engel yokken, neden bir insan 21. yüzyılın Türkiye’sinde TBMM’nin önüne gider ve kedisini yakar? Ve neden 21. yüzyılın Türkiye’sinde bir kişi çıkar, İzmir’de çırılçıplak soyunur, ‘Ben açım aç’ diye bağırır. Onların kulakları duymuyor, gözleri görmüyor ama biz görüyoruz” diye konuştu.

Bir kişinin yanmasını haber yapmayan televizyon ve gazetelerin, kendi konuşmalarını eleştirerek haber yaptığını belirten Kılıçdaroğlu, bunun utanılacak bir tablo olduğunu ifade etti. Kılıçdaroğlu, ne yapılırsa yapılsın, doğru bildikleri yoldan asla dönmeyeceklerini dile getirdi.

“Öyle bir noktaya geldik ki zam üstüne zam yağıyor, millet perişan vaziyette, kimse sesini çıkaramıyor.” ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, binlerce kişi mağdurken, yoksullukla mücadele ederken sesi çıkanın, sorunları dile getirenin sadece CHP olduğunu söyledi.

Bu yüzden iktidarın, devletin bütün gücünü arkasına alarak CHP’yi hedefe koyduğunu savunan Kılıçdaroğlu, “Biz dillendireceğiz, biz milletin ortak sesiyiz. Biz dillendirirken, bir siyasal parti ayrımı yapmıyoruz. Yeri geliyor işçinin, yeri geliyor iş verenin, yeri geliyor esnafın, çiftçinin, fındık, çay üreticisinin sesi oluyoruz ama siyasal iktidar buna tahammül edemiyor” dedi.

“BU MİLLETİN SESİ OLACAĞIZ”

İktidarın, bütün gazete ve televizyonlarıyla, son 15-20 gündür “geri adım attırmak” için üstlerine geldiğini öne süren Kılıçdaroğlu, “Sen ister radyonla, ister televizyonunla, ister gazetenle, ister ordunla gel, kiminle gelirsen gel, bir milim adım geri atmıyacağız. Bu milletin sesi olacağız” ifadesini kullandı.

CHP’nin dar bir çerçeveye, kendi arasında büyük tartışmalar varmış gibi bir alana hapsedilmek istendiğini belirten Kılıçdaroğlu, CHP’nin bir kitle partisi olduğunu, toplumun her kesiminin sorunlarını namusluca dile getirdiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, siyasal iktidarı eleştirmekten korkanların, siyaset yapma alanının CHP’yi eleştirmek olduğunu ifade etti. Eleştirilerden çekinmediklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, “Elbette eleştirmeli gazeteci. ‘Niye eleştirdiniz?’ diye söylemiyoruz ama insaf ölçülerini aşarsa, haksızlık olursa kimse kusura bakmasın orada dur deriz. Yeri gelirse herkesi tahtaya koyarız, herkesle hesaplaşırız. Hesaplaşmaktan da çekinmeyiz ve korkmayız. Çünkü bizim hesabını veremeyeceğimiz hiçbir şey yoktur ama onların dünya kadar hesabını verecekleri şeyler var” diye konuştu.

Enflasyonun yüzde 11,9 seviyesinde olduğunu, bu dönemde asgari ücretin bin 603 liraya çıkarıldığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, CHP’nin asgari ücretin 2 bin lira olmasını istediğini ancak bunun kabul edilmediğini söyledi.

“HANİ TÜRKİYE BÜYÜMÜŞTÜ”

Zeytine yüzde 15, çaya yüzde 17,5, süte yüzde 18,4, kaşar peynirine yüzde 18,8, beyaz peynire yüzde 19,6, tereyağına yüzde 42,6 ve domatese yüzde 71 zam geldiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Asgari ücret bin 404 liradan, bin 603 liraya çıktı. Bunlarda insaf var mı? Hani Türkiye büyümüştü? Hani Türkiye zengin ülkeydi? Hani köşeyi dönmüştü millet? Hani kişi başına gelir 10 bin doları aşmıştı, nerede bu rakamlar? Fakire, fukaraya, işçiye gelince para yok. Yandaşa gelince her şey var” değerlendirmesinde bulundu.

“TERÖR ÖRGÜTLERİNE DESTEK VERİLMESİNİ ASLA KABUL EDEMEYİZ”

Dış politikadaki gelişmelere de değinen Kılıçdaroğlu, dünyanın neresinde olursa olsun, hiçbir devletin kendi sınırlarında kendisine düşman olacak bir terör örgütü istemeyeceğinin altını çizdi.

Her devletin terör ve terör örgütleriyle mücadelesinin evrensel bir hak olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin Suriye politikasında yanlışların bulunduğunu ifade etti.

İktidarın ifadesine göre, 3,5 milyon Suriyeliye 30 milyar dolar para harcandığını aktaran Kılıçdaroğlu, “Aslında harcamadılar, kendileri yediler ama bunu da oturur yine ayrıca tartışırız ama kendi sınırlarımızda terör örgütü ve onun uzantılarına destek verilmesini asla ve asla kabul etmeyiz. Kendi sınırlarımızı, kendi ülkemizin güvenliğini sağlamak 80 milyonun ortak görevidir. Terör örgütlerine şu veya bu şekilde destek verilmesini asla kabul edemeyiz. Türkiye’nin başına bütün bu olayları açan bu hükümettir” dedi.

“AFRİN, EL BAB GİBİ DEĞİLDİR”

“Suriye’nin iç işlerine karışılmaması, oraya silah gönderilmemesi, terör örgütlerine destek verilmemesi durumunda, Türkiye’nin başına bunların gelmeyeceği” değerlendirmesinde bulunan Kılıçdaroğlu, şunları ifade etti:

“Afrin, El Bab gibi değildir. El Bab’da uluslararası uzlaşma vardı. Amerika’nın da Rusya’nın da İran’ın da Suriye’nin de bir anlamda kabulü vardı. Biz, El Bab’a gittik, 72 şehidimiz var. Afrin’e şimdi girmek için bağırıp çağırıyorlar. Önce siz, diplomasiyi sonuna kadar zorlayacaksınız. Bu bağlamda, gerek Hulusi Akar’ın, gerek Fidan’ın çabaları kayda değerdir. Altını özenle çizerim. Yeri, zamanı gelince eleştiririz ama çabaları kayda değerdir. Diplomasi sonuna kadar zorlanmalı. Hava desteği almadan girilecek bir Afrin, büyük maliyetlere yol açar. Eğer hava desteği almadan oraya asker sokacaksanız, Sayın Erdoğan’a açık ve net çağrımdır önce seni kefenle karşılayan arkadaşlarını göndereceksin. Bu milletin fakir, fukara çocuğunu oraya gönderme. Hava desteği alacaksın, oturup konuşacaksın ve ondan sonra eğer mücadele edeceksen, oturup mücadele edeceksin.”

Kılıçdaroğlu, diplomasinin zorlanarak bir uzlaşma sağlanması, hava desteğinin gerçekleşmesi durumunda sorunun büyük ölçüde aşılabileceğine işaret ederek, aksi halde sorunun giderek büyüyeceğini, Türkiye’ye maliyetinin ağır olacağını söyledi.