Yıldırım ABD ye sert çıktı

Başbakan Binali Yıldırım, ABD Senatosu’nun F-35 kararı ile ilgili olarak, “Bu Amerikan yönetimine gidecek, uygulayacak veya uygulamayacak, o ayrı bir konu. Şu anda o safha yapılmış değildir. Yani yönetim, kongreye bir rapor verecek, diyecek ki ‘Siz böyle bir karar aldınız ama bu uygun bir karardır veya değildir.’ şeklinde yönetimin de bir cevap verme hakkı var. Bu süreçler biraz daha devam edecek. Bunların F-35’lerin teslimini etkilemesi söz konusu değil.” dedi.

Yıldırım, Star TV’de yayınlanan “Nazlı Çelik ile Seçim Özel” programında yaptığı açıklamada, Münbiç’teki faaliyetin, Özgür Suriye Ordusu ile müşterek yapılan Zeytin Dalı Harekatı’ndan tamamen farklı olduğunu vurguladı.

Münbiç’te, Amerika Birleşik Devletleri ile Dışişleri Bakanlığı düzeyinde yapılan mutabakatla gerçekleştirilen bir faaliyet olduğuna işaret eden Yıldırım, şöyle konuştu:

“Orada 90 günlük bir takvim var. Bu takvime göre adım adım hareket ediliyor. İki tarafın silahlı kuvvetleri koordinasyon halinde, bu etapları uyguluyoruz. İlk etap ortak devriye, ayrı ayrı devriye ama Münbiç girişinde aynı anda devriye görevi yapacaklar. Daha sonra Münbiç içerisindeki güvenlik sağlanınca oradaki terör unsurları bölgeden dışarıya çıkarılacak ve Münbiç’teki yerli halkın orada idareyi ele alması sağlanacak.”

ABD Senatosu’nda F35’ler ile ilgili alınan kararın hatırlatılması üzerine Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti:

Yıldırım ABDye sert çıktı: Arka planına iyi bakmak lazım

“O, Temsilciler Meclisi kongrede alınan bir karar nihai karar değil. Daha sonra bu iki karar birleştirilecek, tekrar görüşülecek, bir süreç gerektiren bir çalışma, bu tavsiye kararı. Ancak bizim bu karar belki biraz zaman alacak ama yaklaşımı çok doğru bulmuyoruz, fevkalade yanlış bir yaklaşım. Yıllarca NATO’da müttefikimiz olan Amerika Birleşik Devletleri ile savunmalarında stratejik ortaklığımız olan bir ülke. Türkiye’ye karşı savunma konularında Temsilciler Meclisinin böyle bir bakış içinde olması dostluğumuza zarar verecek bir girişim olarak görüyoruz. Bu Amerikan yönetimine gidecek, uygulayacak veya uygulamayacak, o ayrı bir konu. Şu anda o safha yapılmış değildir. Yani yönetim, kongreye bir rapor verecek, diyecek ki ‘siz böyle bir karar aldınız ama bu uygun bir karardır veya değildir’ şeklinde yönetimin de bir cevap verme hakkı var. Bu süreçler biraz daha devam edecek. Bunların F-35’lerin teslimini etkilemesi söz konusu değil.”

Yıldırım, F-35’lerin tek başına ABD’nin ürünü olmadığını vurguladı.

“RUSYA İLE BELİRLİ KONULARDA MÜŞTEREK ÇALIŞMALARIMIZ VAR”

Projeye, Türkiye dahil birçok ülkenin ortak olduğunu dile getiren Yıldırım, şöyle devam etti:

“Biz F35’in bazı parçalarını Türkiye’de TAİ’de, Aselsan’da üretiyoruz, gönderiyoruz. O yüzden de F35’lerin durdurulması konusu vahim bir yanlış olur, böyle bir şeye teşebbüs edeceklerini şu aşamada düşünmüyoruz. Zaten ilk 2 uçağın teslimi 21 Haziran’da yapılacak. Pilotların 2020’ye kadar eğitimleri olacak. Kongrede ortaya atılan bu iddiaların arka planına iyi bakmak lazım, nereden geliyor, neden kaynaklanıyor. FETÖ ile ilgili, Rahip Brunson ile ilgili aramızda ABD ile bir süredir devam eden bir gerginlik var. Halk Bankası davası var. Biz ABD ile sorunların görüşmeler yoluyla çözülmesini tercih ederiz. Ama bizim tercihimiz yetmez aynı dostane yaklaşımı ABD’den de görmemiz lazım. Yani bizim S400’ü niye aldığımızı sorgularken, ABD’nin de Türkiye Suriye’de, Irak’ta teröre karşı savunmasız kalırken niye biz yardımcı olmadık sorusunu da kendisine sorması lazım. Yani PYD-YPG’ye her türlü silahı vereceksin, yıllardan beri dostum diye nitelendirdiğin Türkiye’ye gelince zorluk çıkaracaksın, ambargo koyacaksın, ondan sonra da Türkiye’ye diyeceksin ki ‘NATO’nun güney sınırlarını koru’, neyle koruyacağım ben? Türkiye alternatifsiz değil, silahlarımızı da yerli mühimmatımızı da geliştiriyoruz. Yetmedi kiminle iş birliği yapacağımıza da kendimiz karar vereceğiz. Rusya ile belirli konularda müşterek çalışmalarımız var.”

SORUMLULUK BİZDE

24 Haziran seçimlerinde yaklaşık 30 bin Suriyeli’nin oy kullanabileceğini hatırlatan Yıldırım, misafirlerin, Türkiye’de sonsuza kadar kalmayacağını, güvenlik sorunu kalmadığı zaman bu kişilerin memleketlerine gideceklerini söyledi.

Türkiye’de bulunan Suriyelilerin ülkenin kurallarına uymak zorunda olduğunu vurgulayan Yıldırım, “Türkiye’nin kanunlarına aykırı davranış içinde bulunanlar, ticarette haksız rekabet yapanlar, toplumsal huzuru ve barışı bozanlar, yani sıkıntı çıkaranlar da kusura bakmasın onları da kapının önüne koyup, sınır dışı etmeyi her zaman yaparız. Herkes hukuk devleti kurallarına göre burada misafirimiz olduğunu da bilerek ona göre yaşayacak.” şeklinde konuştu.

Bayram ziyareti için giden Suriyelilerin artık ülkesine dönebileceği yönündeki tartışmalara ilişkin Yıldırım, “Muharrem İnce’nin ne dediği çok önemli değil. Sorumluluk bizde. Tabii ki memleketine gitmek istiyorsa gider, orada kalacaksa iradesiyle kalabilir ama bir yaşam tehdidi varsa, önemli bir sıkıntı varsa biz bunu göz ardı edemeyiz. insanların yüzüne kapıyı kapatamayız, ölüme terk edemeyiz. Bizim inancımızda da geçmişimizde de bu yok. Türkiye Osmanlı döneminde de Cumhuriyet döneminde de dardaki, zordaki insanlara kucak atmış. Yakın tarihimizde de var; Bulgaristan’daki soydaşlarımız, Ahıska Türkleri, diğerleri… Türkiye hepsine kucak açtı ve bundan bir şey kaybetmedi.” değerlendirmesini yaptı.

Yıldırım, başbakanlık yaptığı dönemi “kısa ama ama cumhuriyet tarihinde akılda en çok kalacak 2 yıl” olarak tanımlayarak, “15 Temmuz darbe girişimi, Fırat Kalkanı, ondan sonra terörle taarruz esaslı bir mücadele, anayasa değişikliği, anayasa değişikliğinin kabul edilmesi, 16 Nisan halk oylaması, Türkiye’nin 2017’de krize gireceği ve ekonomisinin çok kötüye gideceği senaryoları, reyting kuruluşlarının olumsuz açıklamaları, 2017’de dünyanın en fazla büyümesini sağlanması. Seçimlere gidiyoruz ve böylece 16 Nisan 2017’de milletimizin verdiği kararı 24 Haziran’da hayata geçiriyoruz ve Türkiye’nin 94 yıllık yönetim şeklini değiştirmiş oluyoruz.” diye konuştu.