”Medyayı susturup ülkeyi süt liman haline getiririm,diyorsunuz ”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara’da düzenlenen “İnsan Haklarında Eşitlik ve Adalet Çalıştayı”nda konuştu. Kılıçdaroğlu, SÖZCÜ’ye yönelik başlatılan karalama kampanyasını ve gazete çalışanları hakkında hazırlanan iddianameyi de eleştirdi.

Ankara’daki İnsan Hakları ve Adalet Çalıştayı’na katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, SÖZCÜ’ye karşı başlatılan karalama kampanyasını şu cümlelerle eleştirdi;

Kişinin haklarını savunan 4. güç medyadır. Medya bağımsız olduğu zaman toplumum her kesiminin sorunlarını dile getirir.

Yargı tarafsızlığını ve bağımsızlığını kaybetti. Medyanın yüzde 90’ı tek bir kişinin elinde. Şimdi daha dar alanda bin bir zorlukla yayın yapan medyanın üzerine çöküyorsunuz.

En son duydunuz SÖZCÜ gazetesi… Türkiye’nin en büyük gazetesi. Söylüyorum, Türkiye’nin en çok satan gazetesi. Onuruyla mücadele edenlerin sözcülüğünü yapıyor. İnsan haklarının sözcülüğünü yapıyor. Bağımsız yargının sözcülüğünü yapıyor. Sendikaların, sivil toplum örgütlerinin sözcülüğünü yapıyor. Şimdi onu bir terör örgütüyle irtibatlandırmak istiyorlar. Efendim bunlar FETÖ’ye destek veriyorlarmış. Yahu “Ne istedin de vermedik” diyen Allah aşkına bu gazeteciler mi? Her şeyi teslim eden sen değil misin?

FETÖ’nün her ayağını ortaya çıkardıklarını söylediler. Bir şey eksik FETÖ’nün siyasi ayağı. Defalarca söyledim bir daha söylüyorum. FETÖ’nün siyasi ayağı sarayda oturuyor kardeşim. Bunu söylüyorum mahkemeye de vermiyorlar. Her şeyde veriyorlar, çünkü götürüp delilleri ortaya koyacağız.

Sen ne istiyorsun Emin Çölaşan ve Necati Doğru’dan? Bunları sorarsan onu da anlatayım; Bunlar cumhuriyetten yanadır, sosyal devletten yanadır, kardeşlikten beraber yaşamaktan yanadır, demokrasi ve insan haklarından yanadır. Bunlar; açlığa, yoksulluğa, sefilliğe karşı çıkmıştır. Gelir dağılımındaki dengesizliği defalarca dile getirmişlerdir. Bunlar özgür kalemler. En fazla eleştiriyi alanlardan biri benim ama asla ve asla neden bu yazıyı yazdın diyemem. Kalemi özgürdür, oturur istediği gibi yazar.

Şimdi siz kalkıp da medyayı susturup ülkeyi süt liman haline getiririm, kimsenin sesi çıkmasın, konuşanı alıp içeri atarım diyorsunuz.

Beni üzen şu: Yargının içine düştüğü sefalet. Bir savcı iddianame hazırlıyor. Gerçekten de Zaytung haberi gibi. Akılalmaz bir şey. Kaldı ki savcının bütün bu olayları bilmesi lazım.

İddianamede diyor ki; Senin geçmişte FETÖ’yü eleştirmen, senin FETÖ’cü olmadığını göstermez gibi bir cümle de var. Yani ben biliyorum, sen eleştiriyorsun ama bana yukarıdan talimat geldi, ne yapayım bu talimatın gereğini yerine getirmek zorundayım. Talimata göre, seni benim FETÖ’nü ilan etmem lazım. Bunu da itiraf ediyor aslında.

Bizler farklı olabiliriz, bunların hiç bir önemi yoktur. Önemli olan hepimiz insanız.