”Şehir Hastaneleri tam bir soygun”

İSTANBUL MİLLETVEKİLİ BEKAROĞLU’NDAN SERT ELEŞTİRİLER
İstanbul’da belediye şirketlerinden istifa etmeyen yöneticileri, İstanbul halkına
şikâyet eden CHP Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, bu davranışın altında
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kışkırtmasının yattığını öne sürdü.
Haber:Hayati Akbaş
ANKARA-İstanbul’da belediye şirketlerinden istifa etmeyen yöneticileri, İstanbul
halkına şikâyet eden CHP Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, bu davranışın altında
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kışkırtmasının yattığını öne sürdü. unnamed (1)mehmet bekaroğluBekaroğlu, ayrıca
Kamu-Özel İşbirliği projeleriyle kamunun zarara uğratıldığının artık AKP’li Vekillerce
de kabul edildiğini söyledi.
“Sayın Cumhurbaşkanı’nın kışkırtmalarıyla 806 bin oy farkıyla seçimi kazanan
Ekrem İmamoğlu’nu çalıştırmamaya çalışıyorlar. Seçilmiş bir belediye başkanına
‘topal ördek’ demek sadece Sayın Erdoğan’a nasip olmuştur!” diye konuşan
Bekaroğlu, topal ördek kavramının ABD’de seçim yapıldıktan sonra eski başkan için
görevi devredeceği zamana kadar kullanıldığını ifade ederek şöyle dedi:
“Demokrasiye filan inanmıyor. Nalıncı keseri gibi kendine yontuyor, kendine
olunca milli irade iyi, başkası seçilince kötü! Seçilmiş başkana karşı terbiye sınırlarını
aşan Genel Sekreter dahil yardımcıları, bazı görevliler istifa etti. Ama baktık ki, bunlar
sadece genel sekreter değillermiş, genel sekreter yardımcıları değillermiş; bunlar çok
sayıda belediye iştiraki, belediye şirketinin de yönetim kurulu üyesi ya da
başkanıymışlar. Öyle sandığımız gibi 5 bin lira, 8 bin lira, 10 bin lira maaş
almıyorlarmış bunlar. Soygun diyoruz, kızıyorlar; ‘Ne soygunu, ne yolsuzluğu’.
Yolsuzluk siyasal çerçevede de yapılabilir. Bunlar aynı zamanda yönetim kurulu
başkanı, üyesi olarak pay alıyorlarmış. Genel Sekreterlikten istifa ettiler ama
şirketlerden istifa etmiyorlar.”
KAYBETTİKLERİNİ ANLAYINCA ÇOK SAYIDA İHALE YAPIP İŞ VERMİŞLER
“Seçilmiş başkan görevini yapacak değerli arkadaşlar. İstanbul hizmetlerin
büyük çoğunluğunu bu şirketler aracılığı ile yapıyor. Bu şirketlerin en büyük müşterisi
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı. Bunların hem kendi bütçeleri var hem de
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının bütçesinden büyük pay alıyorlar. Yani
İstanbul halkı kime oy vermişse bu bütçeyi o yönetmek zorunda. Bu insanlar istifa
etmiyorlar. Cumhurbaşkanı kışkırtıyor dedim, bunlara da yasal sınırlar içerisinde bir
isim bulacağım. Bunlar neden istifa etmiyorlar, bir maaş daha alabilmek için mi;
sanmıyorum. Bunların çok paraları var, kişisel paraları çok bunların. Nereden
buldular bilmiyorum. Bir maaş iki maaş değil, bunların derdi bu arada kaybettikleri
anlaşıldıktan itibaren çok sayıda ihale verildi, iş verildi. Bunları tek tek araştıracağız;
hangi şirketlere iş verilmiş… Şimdi bunların hak edişlerini yapıyorlar, para ödüyorlar;
bunun için bu işi geciktiriyorlar. Bunların hepsinin hesabı sorulacak. Ama başta
Cumhurbaşkanı olmak üzere Adalet ve Kalkınma Partililerin demokrasi anlayışları
ortaya çıkmıştır. Bunlar demokrat değiller, bunların milli irade diye bir derdi yok. Ama
halk gördü İstanbul’da, önümüzdeki seçimlerde Türkiye de görecek ve önce siyasi
sorumluluğun hesabını verecekler, sonra yargı açısından da bunların hesabını
verecekler.”
KÖİ PROJELERİ İLE KAU ZARARA UĞRADI

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Cumhuriyet tarihinde görülmediği kadar kaynak
kullandığını, trilyon dolarlara varan vergi toplandığını, ödenen bir yana 500 milyar
dolara yakın dış borç bulunduğunu, büyük miktarda iç borçlanma yoluyla kaynak
kullanıldığını, 70 milyar doları aşan özelleştirme yapıldığını belirten CHP İstanbul
Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, şöyle konuştu:
“Ne yaptılar; yollar yaptılar, köprüler yaptılar, bir kısmını KÖİ modeli ile
yaptılar. Peki, babanızın parası ile mi yaptınız; karnını doyurduklarımız oy vermiyor
bize diyorsunuz. Müslüman mısınız bir de… Babanızın parası ile insanların karnını
doyurmuş olsanız bile bunu yüzüne mi vurmak gerekir? Bunlar, Cumhuriyet tarihinde
hiçbir hükümete nasip olmayan kaynak kullandılar, bütün kaynakları kullandılar. Artık
borç bulamıyorlar. Vergi toplayamıyorlar, sürekli vergi affı, varlık barışı getiriyorlar.
Özelleştirmedikleri bir tek Meclis’in bahçesi kaldı. Burayı özelleştiremiyorlar. Buraları
da yavaş yavaş Varlık Fonu’na devrederek, borç bulmak için rehin olarak
kullanacaklar!”
KÖİ DİYE BİR ŞEY BULDULAR
“Kamu-Özel İşbirliği diye bir şey buldular. Bunlar bulmadı, dünyada vardı,
dünya kullanıyordu bunu ama problem olduğunu görmüştü birçok ülke ve yavaş
yavaş terk ederken bizimkiler keşfettiler ve bunu kullanmaya başladılar. Tam
bilemiyoruz, değişik rakamlar var. 300 milyar dolara kadar sözleşme bedellerinin
çıkacağını söyleyenler var. Bugüne kadar 60 küsur milyar dolarlık iş yapıldı. Bir kısmı
hizmete açılmış kullanılıyor. Bunlardan biri Şehir Hastaneleridir. Her şey alınıp
satılıyor ama sağlığın alınıp satılması çok önemli bir şey. Şehir Hastaneleri,
hizmetten çok birilerine kaynak aktarmak için, kimse o. İki tane garanti veriliyor; hem
kredilerine finans garantisi hem hizmet alım garantisi veriliyor.”
ANKARA’DA NE OLUYOR?
"Şimdi Ankara’da ne oluyor? Bir tane Şehir Hastanesi açıldı, diğer hastanelerin
bir kısmı kapandı, bir kısmı kapanmak üzere. Bilkent Şehir Hastanesi açıldı, 24 saat
burada MR çekiliyor. O hastanelere gittiğiniz zaman MR servisi kapalı, MR’ımız
kapalı, diyorlar ki Şehir Hastanesine gideceksin. Çünkü verilen garantilerin
doldurulamayacağı daha birkaç ay içinde anlaşıldı ve şimdi diyorlar ki sözleşmeleri
değiştirelim. Hangi sözleşmeleri; TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nun bile haberi
olmadığı sözleşmeleri. Ben ve arkadaşlarımız defalarca ‘Verin bu sözleşmeleri
görelim, siz bunlara kredi garantisi vermişsiniz, yani kefil olmuşsunuz, ileride ödeme
yapacaksınız. Eski Başbakan (Binali Yıldırım) dedi ki, “1 kuruş harcamadan
yapıyoruz bunları.”
ŞEHİR HASTANELERİNE 2025’TE BÜTÇEDEN 21 MİLYAR TL ÖDENECEK
“Bakın değerli arkadaşlar, bütçeye para koymaya başladılar. Şehir Hastaneleri
ile ilgili 2020’de 7 milyar TL ödenecek, 2025’te 21 milyar TL ödenecek. Kaldı ki, bu
gereksiz çekilen MR’ların parası da SGK tarafından ödeniyor. Bunu muhalefet
milletvekilleri olarak biz söylemiyoruz sadece. İktidar partisi milletvekilleri de görmüş,
Cemal Öztürk ‘Hastaneye gidiyoruz, bize zorla (gereksiz) MR çekiliyor’ diyor.
Gereksiz yere çekilen MR’ların parası SGK tarafından ödeniyor. Yetmiyor,
çekilmeyen (garanti verilen) MR’ların parası için de bütçeye para konuyor. Bütçe
vergilerden oluşuyor. Vergilerden kim sorumlu, millet bizi neden seçti; vergilerimize
sahip çıkın, en güzel şekilde kullanılmasını sağlayın, bunu denetleyin diye. Ama
sözleşmeler gizli; ne ödendi ne yapıldı belli değil, denetleyemiyoruz. Böyle bir şey

olmaz. Bu Kamu-Özel İşbirliği ve Şehir Hastaneleri tam bir soygun. Sayın
Cumhurbaşkanı yıllar önce bir basın toplantısında; şehir hastaneleri yargı ve
bürokratik oligarşi yüzünden hayata geçirilemiyor dedi. Sonra bürokratik oligarşiyi
kendisi aştı, yargının ve bürokrasinin çok üzerinde bir oligarşik yapıyı 1000 odalı
sarayda kendisi oluşturdu.”
ÇOCUKLARIMIZIN GELECEĞİNİ KÖİ İLE YİYORLAR
“Sekizinci kez varlık barışı ilan eden bir ülke çoktan iflas etmiştir. Bu hale
bunların yanlış politikaları nedeniyle gelinmiştir. KÖİ büyük bir kara delik olmaya
doğru gidiyor. Böyle bir ihtiyaç yokken milleti borçlandırıp, çocuklarımızın geleceğini
de KÖİ ile yiyorlar, bunların gözü doymuyor.”