KAYALAR VE EFSANELERİ

KAYALAR VE EFSANELERİ

YAHYA AKSOY

Tarih çağları gelişmelere göre çeşitli dönemlere ayrılır.Bu çağlardan önce yaşanan zamanlar tarih
öncesi mitolojik ve antik dönemler olarak yaşamın temel bilgilerini içerir.Sözlü kültüre dayanır. Halk
kültürünün derinlikleri çağdan çağa akıp gelir.Yaşam felsefesinin izlerini taşır.
Mağara devri, taş devri, maden devrindeki efsaneler, halk anlatıları olarak günümüze yansır.Sözlü
kültürümüzün zengin kaynaklarını halk anlatılarında buluruz. Dünyada görülen hızlı teknolojik gelişmeler
sonucunda tüm insanlık bir evin bireylerine dönüşmekte.Anlık bilgiler herkese ulaşmakta, dilden dile ve
ülkeden ülkeye yayılmakta.
İnsan yaşamında özel yerleri bulunan tahtalar ve taşlar bir yapı malzemesi olarak anılarda, mitolojide,
efsanelerde ,masallarda ,öykülerde, türkülerde ve halk hikâyelerinde önemli yerlerini hep korumuşlardır.
Sağlam ve görkemli taşlara, kayalara yazılmış yazıtlar tarihin geçmşine ışık tutmaktadır.
Büyük Türkdevlet adamı ve başkumandanı Tonyukuk‘un ihtiyarlık döneminde, bizzat kendisi tarafından
“Tonyukuk Abideleri” diktirilmiştir. Abidede konuşan kişi Tonyukuk’tur. Tonyukuk Yazıtı, devrilmemiş dikili
ve dört cepheli iki ayrı taştan oluşmaktadır.. Abidede konuşan kişi Tonyukuk’tur. Tonyukuk Yazıtı,
devrilmemiş dikili ve dört cepheli iki ayrı taştan oluşmaktadır. Birinci ve daha büyük olan taşta 35, ikinci
taşta ise 27 satır bulunmaktadır. Bu abidenin yazıları, Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarındakinden daha
özensiz ve okunaksızdır. İkinci taş, birinciye göre daha çok yıpranmıştır. Bu yazıtın ne zaman dikildiği
kesin olarak belli olmamakla birlikte, Bilge Kağan‘ın hükümdarlık yaptığı 716 – 734 yılları arasında
dikildiği düşünülmektedir. Yazıtta Tonyukuk, Türk edebiyatında hatıra türünün ilk büyük eserini ortaya
koymuştur. #göktürkçe türklük sözleri, #Tonyukuk Yazıtı, #Bilge Tonyukukun Özlü Sözleri, #Bilge
Tonyukuk Sözleri, #tonyukuk öğütleri, #tonyukukun ölümü, #orhun yazıtları tabgaç, #apa tarkan
tonyukuk, #tonyukuk isminin anlamı, #orhun kitabelerinde ne yazıyor? Hepsini görebilmekteyiz.
Yazılı kaya, dikli taş gibi anıtlar ve tarihi eserlerin ne zaman ve kim tarafından yapıldığını gösteren yazılı
taşlar-kitabeler tarihi belgelerdir. Yerlerinde korunmalıdırlar.
Jeolojik gelişmeler sonucunda oluşan taşlar,kayalar, topraklar, sular ve diğer canlı, cansız tüm varlıklar
insan hayatının parçalarıdır. Bunlarla birlikte geçen zaman ve mekan ilişkisi ile anılar yumağı
söylencelerde, efsanelerde, türkülerde,kutsal metinlerde kendisini göstermektedir.
Kayalar ve Efsanaleri incelendiğinde bu renklerin hepsi görülebilir:
Yozgat Nohutlu Tepesi yakınında bulunan ve deveye binmiş geline benzetilen kayaların efsanesi
ünlüdür: ” GELİN KAYASI” efsanesine göre: ” Köyün birinden gelen geli alayını çeviren eşkıyalar, gelini
kaçırmak isterler. Eşkıyalar ile gelin alayında bulunan erkekler arasında çıkan vuruşmada,gelin alayı
erkekleri hayatlarını kaybeder.Gelin bu eder: ‘Allahım bu bu eşkıyaların eline beni düşürme, ya taş et,ya
kuş et’ der. Duları kabul olur. gelin, eşkıyalar, develer ve atlar oracıkta taş olurlar.Damat ise kuş olup gök
yüzüne uçuverir. Güzel gelinin göz yaşları yaşları sel olur ve orada kırmızı lalecikler bitmeye başlar ve
zamanla tüm tepeyi kaplar. Mayısın ilk haftalarında cehrilik laleleri kırmızı renkleriyle çevresine güzellikler
saçar.Beyaz güvercinler ve diğer güzel kuşlar bu çevrede gök yüzünde süzülerek “GELİN KAYASI” nı ve
doğayı ve insanları selamlarlar.Bu güvercinlere avcılar kesinlikle ateş etmezler…”
Bu anlamlı efsane Yozgat tanıtım ürünleri ambalajında, saat kulesi ve tarihi yaplarıyla birlikte kullanılır.
Bir tarih ve kültür hazinesi Anadolu’nun her yanında çeşitli efsaneler görülür.

Oğulcuk Köyümüzde kayalara, konumlarına ve özelliklerine göre şöyle denilmekte: Karakaya, kısık-
gıssık kaya,topak kaya,galaçık kaya… Bütün yerleşim yerlerinde buna benzer kayalar vardır.

Sorgun Postası gazetesinde yıllar önce yazdığım ve yerel medya ödülü alan “göçmen kuşlar” yazımda
ülkemizin bir kuş cenneti olduğunu ve bunların korunmasının önemini anlatmıştım.
Ortaokul türkçe kitaplarında Hasan Kıyafet’in “SIĞIRCIK KAYASI” yazısı yer almıştı. Sığırcıkları yok
eden köylülerin tarlalarınındaki ürünleri çekirge sürülerinin nasıl yok ettiği anlatılmakta.
Ünlü yazar Sait Faik Abasıyanık’ın SON KUŞLAR” öyküsünde, Bir damlacık etleri için yok edilen
kuşların artık İstanbul adalarına gelmediklerini gören yazar “Bizim için değil ama sizin için yazık olacak
çocuklar…” demekteydi.

Yozgat Sürmelisinde ifade edilen “Dersini almışda ediyor ezber” deyişini unutmadan, efsanelerden,
türkülerden, öykülerden ve halk anlatılarından ders almasını bilelim.
Yahya AKSOY