“MHP, anahtar parti haline geldi…”

“MHP, anahtar parti

haline geldi…”

Necdet Buluz

Geçtiğimiz günlerde Kadir Has Üniversitesi’nin 26 ilde bin kişiyle görüşerek yaptığı araştırmada çarpıcı sonuçların ortaya çıktığı görülüyor. Erdoğan’a ve AK Parti’ye güvenin azalmaya başladığı, en güvenilen kurumun da Slahlı Kuvvetler olduğu görülüyor.

En büyük sorun, Batı’ya göre terör, Doğu’ya göreyse işsizlik… Dindar-laik ayrışmasında azalma, “zengin-fakir ”de yoğunluk var.. En güvendiğimiz kurum, Türk Silahlı Kuvvetleri… Araştırmanın koordinatörü Prof. Dr. Mustafa Aydın’a göre AKP seçmeni, başkanlıktan MHP seçmeni kadar mutlu görünmüyor.

İşin en ilginç tarafı da MHP’nin oyunun % 10’larda olmasına rağmen siyaette “kilit parti” konumunda bulunması gösteriliyor.

Yapılan kamuoyu araştırması sonunda bu konuda yapılan açıklama da özetle şöyle:

“AKP tabanında hükümetin bazı politikalarına tepki varken, MHP tabanında yoksa bu Cumhurbaşkanı’nın MHP tabanına uygun politikalar izlediği anlamına geliyor. MHP’nin politikaları izlendiği için taban kendini daha mutlu hissediyor. Hükümet politikalarından daha fazla avantaj sağlar hale geldikleri için bunu destekliyorlar. Çok basitleştirirsek MHP’nin işine yaradığını söyleyebiliriz. Parlamenter sistemin küçük partisiyken, anahtar parti haline geldi. AKP’nin yüzde 40 oyundan daha önemli, MHP’nin yüzde 10’luk oyu.”

Burada hemen şu noktayı anımsatalım:

MHP Lideri Bahçeli, baştan bu yana Başkanlık sistemini şiddetle savunuyor. Zaten, Erdoğan’a da bu kapıyı açan Bahçeli oldu. Cumhurbaşkanının da MHP tabanına uygun politikaları uygular hale gelmesi ile MHP tabanının bundan memnun olmaması için bir neden görülmüyor.

Bahçeli, yeni sistemde “kilit ”konumda olduğunu çok iyi değerlendiriyor.

Tabanının istekleri doğrultusunda hareket ederek de tabanını diri tutmaya çalışıyor.

MHP’den İYİ Parti’nin çıkmasına ve teşkilatlardaki depremlere göre halen % 10’luk oyunu koruyan MHP’nin bu sistem devam ettiği süre içinde Cumhur İttifakı’nda önemli rol oynamaya devam edeceğini de söyleyebiliriz.

Ancak şu da var:

Davutoğlu’nun ve yeni kurulacak olan Babacan’ın partilerinin alacağı oy ve Millet İttifakı ile bir araya gelmeleri halinde Cumhur İttifakı’nın bugünkü oy oranlarını koruyup korumayacakları da tartışılıyor.

Çünkü yeni seçim zamanına kadar ekonomideki kötü gidiş devam ederse Cumhur İttifakı’nın işi zorlaşabilir.

Kadir Has Üniversitesi’nin yaptığı kamuoyu araştırması sonunda yapılan açıklamada AK Parti ve Erdoğan’ın oylarındaki düşüşün nedenin ekonomi ile ilişkili olduğu söyleniyor.

Açıklamaya bakalım:

“AKP’ye en son seçimlerde oy vermiş olanlardan Erdoğan’ı başarılı bulan yüzde 82.6. Bu rakam geçen yıla göre 2.5 puan düşmüş. Yani AKP’ye oy vermiş kitle içerisinde Erdoğan’ı başarılı bulanların oranı düşmüş. Ekonomik politikalar mutlaka etkili oluyor. İkincisi Türkiye yeni bir yönetim sistemine geçti. Tam oturmadığını görüyoruz. Sistem, parlamentonun etkisini ortadan kaldırdı. Vatandaş nezdinde yansıması siyasetçiye erişememe olarak kendini gösteriyor. O erişememe tepkiye dönüşüyor. Bir de sistem tam anlamıyla oturmadığı için kafalar karışık. Cumhurbaşkanı hem hükümetin başkanı, hem partinin başkanı. Bazen partisinin getirdiğini veto ediyor, bu ortalama vatandaş açısından kafa karıştırıcı ve anketlere yansıyor. Doğu ve Güneydoğuluya göre en önemli sorun işsizlik. Orta Anadolu ve Karadeniz en önemli sorunun terör olduğunu düşünüyor. Kıyılarsa farklı ekonomik meseleleri öne çıkarıyor, geçim standartlarını konuşuyor. Bu tablo, ülkeyi üçe bölünmüş gösteriyor. Etnik olarak baktığımızda Kürt kökenli olanlar işsizliği en önemli sorun olarak görüyor, ikincisi ise hayat pahalılığı. Birbiriyle bağlantılı yani. Üçüncü sırada terörü sorun olarak görüyor. Türk kökenlilerse birinci sıraya terörü koyuyor. İkinci sırada hayat pahalılığı, üçüncü sırada işsizlik. Bu bize dikkatli bakınca bir şey söylüyor.”

Özetleyelim:

Türkiye’nin bugün öne çıkan en önemli 3 sorunu işsizlik, pahalılık ve terör olarak değerlendiriliyor. Zaten diğer bazı kamuoyu araştırmalarını yaptığı araştırmalarda da bu konuların yanında hukuk sistemindeki sıkıntıların da öne çıktığını görüyoruz. Bu sorunlar çözülmeden sıkıntıların sona ereceğini söylemek doğru olur mu bilmiyoruz?

necdetbuluz@gmail.com

www.facebook.com/necdet.buluz