Milletin Sağlığı ,Kanal İstanbul dan daha acil !

KANAL İSTANBUL İHALESİNE TRABZON PLATFORMU’NUN TEPKİSİ
Kanal İstanbul projesinde ilk ihalenin gerçekleştirmesine tepkiler sürüyor.

Haber::Hayati Akbaş

İSTANBUL-İktidarın ısrarla gündemde tuttuğu ve içinde geçilmekte olan
koronavirüs salgınının nasıl sonuçlanacağı, ne gibi ekonomik ve toplumsal
sonuçlar yaratacağı belirsizken, Kanal İstanbul projesinde ilk ihalenin
gerçekleştirmesine tepkiler sürüyor.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “virüs krizinden Kanal İstanbul projesi
çıkarmaya bir ad veremiyorum” diyerek tepki göstermesi üzerine Ulaştırma ve
Altyapı Bakanlığı bir açıklama yaparak “Türkiye Cumhuriyeti, salgın ile mücadele
ederken üretim ve yatırımları da yapabilecek güçtedir” diyerek savunma
yapmasına rağmen  tatmin olmayan sivil toplum kuruluşları ardı ardına bildiriler
yayımlayarak iktidarı “Rant ve yıkım projesi olarak adlandırılan ve tepki duyulan
Kanal İstanbul’a değil, ülkenin geleceğine, Milletin Sağlığına ve Milleti  günlük ve
gelecekte Yaşatmaya ilişkin daha kapsamlı ve etkin tedbirler alınmasına,  bunun
İçin somut bütçeler ayrılmasına”  davet  ediyorlar.
Merkezi İstanbul’da bulunan, Karadeniz Bölgesi’nde temsilcilikleri olan, bilim
insanları, yüksek düzeyde kamu görevi yapmış bürokratlar, aydınlık düşünceli
meslek mensupları, sanatçılar ve gazetecilerden oluşan Trabzon Düşünce ve
Kültür Platformu, gelişmelerle ilgili bir bildiri yayımlayarak iktidarı, “Milletin 
olmayan Parası  açılacak Kanallara atılmamalı, Milletin  daha sağlıklı Yaşaması
ve gelecekleri için kullanılmalıdır” dedi ve “Yöneticileri bir kez daha düşünmeye ve
anlamsız bu projeden vazgeçmeye” davet etti.
Platformun bildirisinde “İnsanoğlunun yeryüzünün canlı ve cansız varlıklarıyla
birlikte içinde bulunduğu/yaşadığı ekolojik sistem, maalesef ekonomik sistem ile
mali gerekçeler nedeniyle birlikte, barışık yaşanamaması yüzünden bozulan
ekolojik denge, bugün karşımıza başetmesi zor sorunlar çıkarmaktadır.” denilerek
ekolojik dengenin bozulması nedeniyle ortaya çıkan çevre sorunlarının mesafe ve
sınır tanımadığı, din, dil, ırk ayrımı gözetmediği, bu nedenle de  Dünyamız ve
ülkemizin küresel bir virüs salgıyla karşı karşıya kaldığı,  insanların yaşanan
ölümler ve ölüm korkusu yüzünden korku, endişe ve paniğe kapıldığı vurgulandı.trabzon platformu logo

Trabzon Düşünce ve Kültür Platformu’nun bildirisinde daha sonra şöyle
denildi:
“Dünyada ve ülkemizde böyle bir salgının ön görülememiş olması ve gerekli
önlemlerin tam ve zamanında alınamamış olmasının yarattığı tablo,  korkunun
giderek artmasına, toplumda sosyoekonomik politikalara ve yönetimlere karşı
güvensizlik oluşmasına yol açmaktadır. Bu güvensizliği, plansız-programsız ve
hazırlıksız, öngörüsüz yönetimler daha da artırmakta, kapanan işyerleri, işsiz
kalan çalışanlar, evlerine kapatılmak zorunda kalan insanların bekleme sürecinin
nasıl sonlanacağını bilememesi sorunu giderek arttırmaktadır. Bizde de Ülkeyi
uzun süredir yöneten ve aldığı kararlarla ekonomik bir çıkmaza soktuğu bilinen
iktidar, kamuoyunun dikkatlerinin salgına odaklandığını fırsata çevirerek,
toplumun büyük bir kesiminin karşı olduğu bilinen ve tepkiler sebebiyle bir
anlamda netleşen Kanal İstanbul projesinin gerçekleştirilmesi  için düğmeye
basmıştır.”
Bildiride  “Kanal İstanbul projesinin, İstanbul’un yaşam destek sistemleri olan
Kuzey Ormanları, su havzaları, su havzalarını besleyen su kaynakları, tarım ve
mera alanlarının yok olmasına neden olacağı, İstanbul’un en önemli su
kaynaklarından biri olan Sazlıdere Barajı’nı yok edeceği, doğal yaşam alanları ve
eko-sistemin bozulmasına neden olacağı, doğal ve arkeolojik SİT alanları, tabiat
parkları, milli parklar vb. koruma alanlarını yok edeceği” dile getirilerek şu
hususlara dikkat çekildi:
“Ayrıca Kanal İstanbul projesi, fay hatlarına yakınlığı itibariyle, beklenen
İstanbul depreminde riski artıracağı, yıkım getirebileceği gibi Karadeniz’e çıkışın
kapıları olan Boğazlar için hassas bir denge oluşturan Montrö Sözleşmesi’ni
tartışılır hale getireceği yönlerinden de eleştirilmektedir. Projenin ortaya atıldığı
süreçte bilim insanları tarafından bu ve benzeri sakıncaların ısrarla ortaya
konulmasına, bunların bilimsel argümanlarla desteklenmesine rağmen Kanal
İstanbul projesinde inatla ısrar etmek, hele hele yaşadığımız bu olağanüstü
dönemde, insanların yaşama savaşı verdiği, sokağa çıkma yasaklarının  olduğu
ve gelecek endişesi  taşındığı günlerde ihale yapmak ortak aklın tutulması ve ben
yaptım oldu olarak nitelenebilir.”
Bildiride şöyle denildi: “Ancak, Dünyada yaşanan coronavirüs salgını
nedeniyle her yerde ve bütün ülkelerde olağanüstü önlemler alınırken ülkemizde 

hem ekonomiyi hem de ekosistemi altüst edecek projeler ve bunun ihaleleriyle
uğraşmak yeni karışıklıklara neden olacak ve  tedbirsizliklere yol açacaktır.
Salgına karşı 65 yaş üzerindekilerin sokağa çıkma yasağı dışında şu anda
neredeyse akla uygun  başkaca tek bir önlem alınmamakta, sürecin şeffaf olarak
yönetilmediği ile ilgili toplumda kuşkular oluşmaktadır.  Halbuki bunlar yerine olası
tepkilere engel olmayı da sağlayacak şekilde İstanbul’un yıkım projesi olabilecek
Kanal İstanbul projesinin başlaması anlamına gelen, Kanal güzergahındaki tarihi
Odabaşı ve Dursunbey Köprülerinin taşınması ihalesi gerçekleştirilmektedir.”
Trabzon Düşünce ve Kültür Platformu bildirisinde “İstanbul, Marmara
Bölgesi ve genelde Türkiye için olumsuzluk projesi olan Kanal İstanbul’un
ihalelerine başlamak; insanlarımız can derdine düşmüş iken, tüm enerjimizi
Korona salgını ile mücadeleye vermemiz gerekirken yangından mal kaçırmak ve
tepkileri engellemek için zamanlama fırsatçılığı yapmaktır!” nitelemesinde
bulunduktan sonra, şu istekler sıralandı:
“Kanal İstanbul  Projesinin bu ihalesi, yurttaşların  yaşam savaşı verdiği ve %
80 inin karantinada olduğu koşullarda dahi iktidarın  ‘dediğim dedik’le rant pesinde
koştuğunun kanıtıdır.
Aklın yolu birdir ve ortak akılla söylenecek söz çok açıktır: Bu aşamada her
şeyin  ileri tarihlere ertelendiği ve insanlar ile ülkelerin önlerini  geleceklerini
göremediği günümüzde, Rant ve yıkım projesi olarak adlandırılan ve tepki
duyulan Kanal İstanbul’a değil, ülkenin geleceğine, Milletin Sağlığına ve Milleti 
günlük ve gelecekte Yaşatmaya ilişkin daha kapsamlı ve etkin tedbirler alınmalı
bunun İçin somut bütçeler ayrılmalıdır…
Milletin  olmayan Parası  açılacak Kanallara atılmamalı, Milletin  daha
sağlıklı Yaşaması ve gelecekleri için kullanılmalıdır… Bu düşünce ile yöneticileri
bir kez daha düşünmeye ve anlamsız bu projeden vazgeçmeye davet ediyoruz.”