Sınırlamalar, gıda güvenilirliğinde ciddi sıkıntı yaratabilir

Panik alışverişler, gıda ve diğer tüketim
malzeme stoklanmasına neden olabilir !….

Gıda ticaretindeki sınırlamalar, gıda
güvenilirliğinde ciddi sıkıntı yaratabilir !….

Öncelikle, yaşlı,çocuk ve en muhtaçların, gıdaya erişim kolay olmalı !….

Haber:Halim UTLU
Bugünlerde dayanışma gösterme, sorumlu davranma ve ortak amacımız olan gıda güvenliği ve beslenmenin gelişimini sağlayarak, insanların genel refahını arttırmaya bağlı kalma zamanı. Ülkeler, artan COVID-19 salgınını önlemek için yasal tedbirleri yürürlüğe koyarken, gıda temini, küresel gıda ticareti ve gıda güvenliği üzerindeki olası etkileri azaltmak için de, ayrıca özen gösterilmeli..
Dünyadaki milyonlarca insanın gıda güvenliği ve geçim kaynakları, uluslararası güvenli ticarete bağlı olduğu dikkate alınırsa, tarım ve gıda endüstrisi işçilerinin hareketlerini kısıtlayacak ve yiyecek konteynerlerinin sınırda gecikme yaşamasına sebep olacak aksamalar,
kolay bozulan gıdaların çürümesi ve gıda israfının artmasıyla sonuçlanabilir.

Gıda arzı ve talebinde, fiyat artışlarına neden olabilir

Gıda ticaretindeki sınırlamalar, gıda güvenilirliği üzerinde de gerekçesiz endişeler oluşturabilir. Böyle bir senaryo gerçek olursa, bu durum gıda talep zincirinde kesintiye yol açar ve başta en kırılgan ve gıda güvensizliği yaşayan topluluklar için sert sonuçlar doğurur.
Tüm bu bilgilendirmeler, BM Tarım ve Gıda Örgütü (FAO) Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Genel Direktörleri QU Dongyu, Tedros Adhanom Ghebreyesus ve Roberto Azevedo’ya ait. Ortak bilgilendirme yapan Dongyu, Ghebreyesus ve Azevedo, giderek süratle artan COVID-19 salgınının, “Gıda mevcudiyetine ilişkin belirsizlik, küresel pazarda darlık yaratarak, bir ihracat kısıtlamaları dalgasını tetikleyebilir. Bu tür reaksiyonlar, gıda arzı ve talebi arasındaki dengeyi değiştirerek, fiyat artışlarına ve fiyat değişkenliğinin artışına neden olabilir.

Uluslararası iş birliği, hayati önem kazandı

Önceki krizlerden, bu tür tedbirlerin özellikle düşük gelirli, gıda açığının olduğu ülkelere ve çaresiz ihtiyaç sahiplerine yiyecek tedarik etmeye çalışan, insani yardım kuruluşlarının çabalarına zarar verdiğini öğrendik. Bu tip zarar verici tedbirlerin tekrarlanmasının önüne geçmeliyiz. Böyle zamanlarda uluslararası iş birlikleri hayati önem kazanır.
COVID-19 tecritlerinin ortasında, gıda sıkıntısı yaşamamak adına, ticaretin mümkün olduğunca serbestçe akmasını sağlamak için, her türlü çaba gösterilmelidir. Benzer şekilde, işleme ve satış bölümlerindeki gıda üreticileri ve gıda işçilerinin de korunmaları, hastalığın yayılmasını önlemek ve gıda tedarik zincirlerinin devamı için kritik öneme sahiptir.

Yaşlı,çocuk ve en muhtaçların, gıdaya erişimi kolay olmalı

Sıkı güvenlik gereklilikleri altında tüketiciler, başta yaşlılar ve çocuklar gibi, en çok muhtaç olanlar olmak üzere, kendi topluluklarındaki yiyeceklere erişimleri,kolay olmaya devam etmelidir.”dediler.
Bunun yanı sıra,gıda ticareti tedbirlerinin, gıda üretimi, tüketimi ve stok seviyeleri ile gıda fiyatları hakkındaki bilgilerin, gerçek zamanlı olarak erişilebilir olmasını, bunun belirsizliği azalttığını, üreticilerin, tüketicilerin ve ticaret ile uğraşanların daha bilinçli kararlar almasını sağladığını ifade eden DSÖ, FAO ve DTÖ Genel Direktörleri,hepsinden önemlisinin de, panik alışveriş ve gıda ile diğer tüketim malzemelerin stoklanmasının, kontrol altına alınmasına yardımcı olacağını belirttiler ve açıklamayı şöyle tamamladılar;

Türkiye’de FAO Öncelikleri

“Artık dayanışma gösterme, sorumlu hareket etme ve ortak amacımız olan gıda güvenliği ve beslenmenin gelişimini sağlayarak, dünyadaki insanların genel refahını arttırmaya bağlı kalma zamanı. COVID-19’a verdiğimiz yanıtın, temel gıdalarda kıtlık yaratmaya, açlık ve kötü beslenmeyi şiddetlendirmeye izin verir nitelikte olmamasına dikkat etmeliyiz…”
Tarım ve Gıda Örgütü’nün (FAO), Türkiye ile işbirliği, 3 öncelik alanına odaklı:
– Gıda zincirinin her aşamasında gıda kalitesini ve güvenliğini artırmak amacıyla, “Gıda ve Beslenme Güvenliği ve Gıda Güvenliği”;
– Doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı ve iklim değişikliğinin etkileri konusunda farkındalığın artırılması;
– Hem kamu, hem de özel sektör kuruluşlarını güçlendirmek, kurumlara yönelik eğitim programları ve ulusal ve uluslararası tarımsal veriler geliştirmek için, teknik yardım sağlayarak “Kamu ve Özel Sektörlerin Kurumsal Kapasitesinin Geliştirilmesi”…