”Ekonomimizdeki sıkıntılar Corona dan önce de vardı”

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Fox Tv’de İsmail Küçükkaya ‘ya gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan’ın Türkiye’nin ekonomik büyümesiyle ilgili sözlerini değerlendiren Babacan, “Vatandaşın ekonomik tablosuyla iktidarınki çok farklı” dedi. Türkiye’nin ekonomisinin dışarıya kapalı olduğunu ifade eden Babacan, “bugün ‘biz bize yeteriz’ deniliyor ama yetmiyoruz” ifadelerini kullandı.
Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, Fox Tv’de canlı yayında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

“EKONOMİ CORONADAN ÖNCE DE SIKINTILIYDI”

Corona virüsünün ekonomiye etkilerini değerlendiren Babacan şunları kaydetti:

* Ekonomiyi anlamak için en iyi yol vatandaşa sormaktır. Ekonomiyi en iyi onlar özetler. Yoksa ne resmi istatistiklerden ne resmi rakamlardan bunu anlayamazsınız. Hele hele bugünlerde Türkiye’nin bu şartlarında hiç mümkün değil.

* Türkiye’nin genel tablosu sıkıntılı ve tabi ekonomide de sıkıntılarımız var. Ama sanki bu sıkıntılar corona virüsü ile ilişkilendiriliyor. Bu salgın öncesi de ekonomimizde sıkıntılar vardı.

* Salgın öncesinde tarihinde ilk kez genç işsizlik yüzde 27’ye ulaşmıştı. Salgın öncesinde Merkez Bankası’nın rezervleri erimişti. Yıllardır biriktirilen yedek akçe bir günde harcanıp bitirilmişti. Bankalarımız sıkıntılıydı. Bütçeler daralmıştı.

* Türkiye’nin kredi notu arka arkaya defalarca düşürülmüştü. Merkez Bankası gibi ekonominin önemli kurumlarına güven kalmamıştı. Türkiye’nin itibar ve güven sorunu yaşadığı bir dönemde bu salgın başladı. Dolayısıyla bunun ekonomi üzerine etkileri kaçınılmaz.

“BİZ BİZE YETERİZ DENİYOR AMA YETMİYORUZ”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın TRT’de canlı yayında yaptığı ekonomiyle ilgili açıklamalara değinen Babacan, Türkiye’nin büyüme oranı ile ilgili rakamların gferçeği yansıtmadığını ifade etti.

“Vatandaşın ekonomik tablosuyla iktidarınki çok farklı” diyen Babacan, “Biz vatandaşla irtibat halindeyiz vatandaşın hissettikleri ile iktidarın söyledikleri birbirine uymuyor maalesef” dedi.

“DIŞARIYA KAPANMAK OTORİTER REJİMLERİN İŞİNE GELİR”

Türkiye’nin ekonomik olarak dışa kapandığını ifade eden Babacan, “Dışa kapanmak otoriter rejimlerin işine gelir. Ülkeyi çok daha kolay yönetilir. Dışa kapanırsınız medyayı da susturursunuz, içeride ne derseniz doğru kabul edilir. Türkiye de bu yöne doğru gidiyor. Türkiye dışarıya kapandı ‘biz bize yeteriz’ diyorlar ama yetmiyoruz” diye konuştu.
“TÜRKİYE’NİN İTİBAR SORUNU VAR”

Türkiye’nin dünya mekanizmaları içindeki yerini alması gerektiğini ifade eden Babacan sözlerini şöyle sürdürdü:

* Sadece gidip birilerinde swap anlaşması istemek, birilerinden döviz talep etmek değil, Türkiye kurulacak mekanizmada oyun korucu pozisyonunda olmalı.

* İtibar ve güven olmadığı için oturup kimseyle konuşacak durumu yok. Kapı kapı dolaşılıp en son Katar’la bir swap anlaşması yapıldı. Eski 5 milyarın üzerine bir 10 milyar daha hepsi bu.

* Ne oldu vatandaşa para dağıtmaya başladınız. Bunu karşılıksız basarsanız paranızın değeri düşer. Karşılıksız para basıldı bu yüzden Türk lirası değer kaybetti. Bu 10 milyarlık swap anlaşmasıyla geçici bir rahatlama yaşandı. Bu 10 milyar dolar ne kadar yetecekse o kadarlık bir rahatlama.

* Bir çok ülkeyle swap görüşmeleri yapıldı ama sadece Katar’la yapılabildi. G20 ülkelerinden 15 tanesi bu swap anlaşmalarını yapmış durumda ama Türkiye bu oyunun içine giremedi.

* Türkiye girmek istedi ama almadılar. Çünkü Tükiye’nin itibar sorunu var. Merkez Bankası’nın güvenilirlik sorunu var. Sözüne güven yok, yarın ne karar alacağı belli değil. dolayısıyla güven olmayınca çok zor bu işler.
“İÇ SİYASETTE YİNE SIKIŞTILAR”

Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması tartışmalarına da değinen Babacan, “Hükümet iç siyasette ne zaman sıkışsa Ayasofya tartışmalarına sığınıyor. İç siyasette yine sıkıştılar” ifadelerini kullandı.

“70 YILLARIN FAKİR TÜRKİYE’SİNE DÖNDÜK”

Partisinin tarım politikaları ile ilgili bilgi veren Ali Babacan şunları söyledi: “Türkiye kendi kendine yetemeyen bir ülke, hatta bir çok alanda 1970’li yılların fakir Türkiye’sine dönmüş durumdayız. Bunun tek nedeni iktidarın kötü politikaları. Türkiye doğru politikalarla kendine kendine yetecek bir konuma gelebilir. Bunun için yeterli araçlara sahip.”

Bırakın akademisyenler eleştirsinler. Eleştiriye tahammülsüzlük başladığı anda o ülkenin çöküşü başlar. 2013’ten sonra yaşadığımız bu. Türkiye, konuşa konuşa doğru yolu bulur. Özgürce tartışan ülke doğruyu bulur. Ben TV kanalında eleştirel konuşursam patron beni kovmaz diye düşünürse insanlar, işler hızla düzelir.

Tutuklu gazeteciler var, yargılananlar var, işten altılanlar var. İşten atılan bir gazetecinin iş bulması çok zor.

Bazı gazeteciler atılma korkusuyla sınırlayorlar. Bazıları ileri gidip güzelliyor. Gazeteci mi partili mi karışmış gitmiş. İfade özgürlüğü önemli. Neden korkuyorsunuz? Çözüm kapatitesi, çözüm üretecek ekip yok. Çözemeyince konuşma yasağı getiriyorsunuz. Konuşmayınca sorunlar ortadan kalkmıyor.

Korku dağları sardı. DEVA Parti’nin nasıl zemin bulduğunu iktidar gördü. İktidarının devamlılığını nasıl sağlayacak bütün hesap kitap onun üzerine. Sosyal medyayı kontrol etme gündemde.

Bir siyasi partinin arkasında halkın desteği varsa büyümesi engellenemez. Bunu da en iyi cumhurbaşkanı bilir. Şu anda sanki tarih tekerrür ediyor. İnsanlar tanıdıkça DEVA Partisi büyüyor. 81 ilde teşkilatlanmaya başladık. Bunu görüp nasıl engellerizin hesabındalar. Bundan sonra her yapılacak seçim yasası değişikliği bizi engellemeye yöneliktir. Ama engelleyemeyecekler.
Kaynak:Merkez Siyaset.com