“Salgın 2 yılda bitebilir…”

“Salgın 2 yılda

bitebilir…”

Necdet Buluz

Dünyayı kasıp kavuran covid-19’da sona mı geliniyor? Ya da pandemi ne zaman bitecek? Bilim insanları bu sorulara yanıt arıyor. Aşı çalışmalarının ise hızla devam ettiğini izliyoruz.

Kuralla uymak, bilimsel çalışmalarda ortaya çıkan tedbirleri uygulamak ve kendimiz korumak koşulu ile pandemi ile mücadelede başarı şansımız artıyor. Bu nedenle gevşemeyelim. Hastalığı ciddiye alıp, ortaya konulan kurallara da uyalım.

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Sözcü gazetesi yazarı Ercan Taner’e yaptığı açıklamalarda Türkiye Futbol Federasyonu’nun maçlara seyirci alması kararı hakkında konuştu. Ceyhan, ayrıca salgının 2 yılda bitebileceğine dikkat çekti.

Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’ın yaptığı açıklamaları pandemde ilerisi umut verdiğini söyleyelim ve açıklamalarını birlikte okuyalım:

“Okul da, işyerleri de sahalar da aynı aslında. Futbol sahalarını ve tribünleri ele alalım. Pandemide iki tane temel etkileyen faktör var. Bir tanesi toplumdaki virüsün yükü, diğeri de o gidilecek yerde, yani tribünlerde alınacak tedbirler. Şu anda, Türkiye’deki virüs yükü, başından beri olan en yüksek düzeyde. O zaman, alınacak tedbirlerin önemi, çok daha artıyor. Locaların açılmasını ele alalım. İnsanların kalabalık olarak bir arada olması, büyük risk gibi görünüyor. Gerekli tedbirler alınırsa tribünlere seyirci alınabilir. Giriş-çıkışlarda, kalabalıklaşma ve insanların birbirleriyle temas etmesi önlenebilirse yapılabilir. “Orada bir aksama meydana gelirse maça giden çok sayıda insan virüs kapabilir. Yapmaları gereken şu: Herkes, maç boyunca hiç çıkarmadan, çene altına ya da burun altına indirmeden maskesini takacak. Sonra, mesafe çok önemli. Tiyatro söz konusu olsa, 1 buçuk metre mesafe yeterli olabilir. Ancak tribünlerde insanlar bağırıyorlar, tezahürat yapıyorlar. Sevinç ya da üzüntü yaşıyorlar. Bağırma esnasında risk 10 kat artıyor. O yüzden de mutlaka en az 2 metrelik mesafeler sağlanmalı. Bu hastalığın ölüm ya da sakatlık nedenlerinden bir tanesi, damarlarda yaptığı değişiklikler. Beyinde, kalpte, akciğerde damar tıkanıklıkları oluyor. Bu, hastalığın bilinen komplikasyonu. “Futbol Federasyonu kulüplere ‘Hazırlığınızı yapın’ diyecek ancak tribünlerin yüzde şu kadarı diye bir şey olmaz. Bir tribünde, 2 metrelik mesafe kaç kişiyle sağlanabiliyorsa, oralara işaret konacak ve sadece oraya oturabilecekler. İnsanlar yerlerinden hareket etmeyecekler. Tuvaletler için de önlem alınmalı. Yığılmalar, kalabalıklar mutlaka engellenmeli. Bütün bunlar sağlanabiliyorsa maçlar seyircili oynanabilir. Ama bu; kapasite ile herhangi bir yüzde ile olmaz. Tamamen 2 metre mesafe ve oturma düzenine göre ayarlanması gerekir. “‘Hele bir bugünkü duruma bir bakalım, bir karar verelim’ deniliyor. O gün geldiğinde durum daha kötü oluyor. Bu sefer de ‘Hadi böyle yapalım, şöyle yapalım.’ Böyle olmuyor. Bu organizasyonlarda mutlaka, önceden belli kriterler koyup uygulanmalı. Örneğin, İstanbul’da maç mı yapılacak? ‘Virüs pozitifliği ne kadar? Şu sınırlar altında kalırsa, şu kadar seyirciyle maç yapılabilir’ şeklinde kararları önceden almak lazım. Yoksa hiçbir kriter olmadan ‘Statlara yüzde 30 seyirci alacağız’ derlerse çok yanlış yaparlar. “Salgının başında TFF’ye ‘Pandemi danışma kurulunuz olsun’ dedim. ‘Gerek yok, bizim bilim kurulumuz var’ dediler. Sizin kurulunuzda ortopedist, fizik tedavi uzmanı, spor sağlığı uzmanı var. Pandemi yönetimi ile ilgili eğitimleri, tecrübeleri olmayan arkadaşlarımız. Kendi alanlarını çok iyi biliyorlar ama onların önerileriyle pandemi yönetilmez. O yüzden sürekli hatalar yapılıyor. Federasyon açıklama yapıyor, Sağlık Bakanlığı müdahale etmek zorunda kalıyor, açıklamayı geri alıyorlar. 2 günde bir karar değiştiriyorlar. Zaten gönüllü yapılıyor bu işler. Kimsenin mali bir talebi yok. O yüzden federasyonun pandemi kurulu oluşturup kararları danışması lazım. TMOK Başkanı ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) üyesi Prof. Dr. Uğur Erdener’le çalışmalarımız oldu. İsviçre’deki toplantılarda, olimpiyatlar için neler yapılması gerektiği konusunda sunumlar yaptım. Japonya aşı geliştirildiği takdirde, ülkesine geleceklere aşı şartı koşmuş. Herkes aşılanmazsa, olimpiyatları düzenlemeyeceğini söylemiş. Sporcular aşıyla yüzde 50 korundular diyelim. Esas olan seyirci. Seyirciler olimpiyat seyretmeye Japonya’ya gidebilecekler mi? Şu ortam devam ederse çok zor. Aynı şey Avrupa Futbol Şampiyonası (EURO 2020) için de geçerli. Sporcuların maske çıkarmalarının zorunlu olduğu durumlar dışında, antrenmanlar dikkatimi çekiyor. Pandemi öncesinden farklı davranmıyorlar. Sporcuların mutlaka gruplara ayrılarak, mesafeli çalışmaları lazım. Teması azaltmak lazım. Toplu yemeklerin olmaması lazım. Herkesin odasında yemesi lazım. Maskeyi çıkarıyorlar, herkes beraber oturuyor. Ben kulüplerin hiçbir önlem almadığını görüyorum. Müsabaka sırasında bulaş riski çok düşük. Bulaşların çoğu kamplarda, yemekler esnasında, otellerde oluyor. Otelde, herkes tek kişilik odalarda kalmalı. Amatör liglerde bir odada birden fazla kişinin kaldığına şahit olduk. “1 buçuk, en fazla 2 yıl içinde toplumsal bağışıklık gelişir gibi gözüküyor. Kafa karıştıran tek şey, hastalananların tekrar hastalanma durumu. Bu şekilde vakalar bildiriliyor ama henüz sayıları çok yüksek değil. Eğer bu sayılar artarsa o zaman maalesef sıkıntı olacak. İnsan hastalanınca bu işten kurtulmuş olmayacak. Ama bu sayı düşük kalırsa en fazla 2 yıl içinde toplumsal bağışıklık gelişir, salgın bitebilir gibi görünüyor.”

necdetbuluz@gmail.com

www.facebook.com/necdet.buluz