“Türkiye Afganistan’da risk aldı…”

 

“Türkiye Afganistan’da

risk aldı…”

 

Necdet Buluz

 

 

Afganistan’dan Amerika çekiliyor. Peki, bundan sonra neler olabilir?

Uzmanların ortak görüşü:

“Ülkede iç savaş kaçınılmaz görünüyor.”

Taliban güçlerinin ülkeyi kısa zamanda tamamen ele geçirebilecek güçte olduğu görülüyor. Tam bir kargaşa yaşanıyor. Afganistan’dan gelen haberlerin hiç de iç açıcı olmadığını söyleyebiliriz.

Soru şu:

“Afganistan’daki uluslararası Kabil havaalanını Türkiye’nin koruması konusu doğru bir adım mı? Gittikçe güçlenen Taliban güçleri, bu nedenle Türkiye’yi tehdit etmeye başladı. İleride bir çatışma ortamında kalabilir miyiz?”

Sorular her geçen gün çoğalıyor.

Bir yandan Afganistan’dan kaçmaya başlayanlar, diğer taraftan ülkede bir iç çatışmanın kaçınılmaz olduğunu söyleyenler var. Ülkede havaalanını korumayı üstlenmiş olmamızın da çok büyük bir risk taşıdığını söyleyenler giderek çoğalıyor.

“Türkiye Afganistan’da çok büyük bir risk aldı. Bunun yanlış bir adım olduğunu düşünüyorum” diyen Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Sencer İmer, konu hakkında çok detaylı bilgileri de paylaştı.

Uluslararası ilişkiler uzmanı Prof. Dr. Sencer İmer, Kabil havaalanının askeri güvenliği için Türk askerinin görevlendirilmesi planını ABD ve Avrupa’yla ilişkileri iyileştirme amaçlı bir adım olarak görmekle birlikte “yanlış adım” olarak değerlendirenlerden birisi olarak öne çıkıyor. Nedenlerini de tane tane açıklıyor:

 

“Şu anda dünyadaki esrar ve eroinin yüzde 90’nının kontrol edildiği bir Afganistan ile karşı karşıyayız. Bu fecaat bir durum. İnsanları, Afganistan’ın kendi insanını zehirlediği gibi PKK gibi terör örgütleri, mafyalar da buradan besleniyor. Avrupa’daki, Türkiye’deki, Amerika’daki gençliği, dünyayı zehirliyor. Bununla mücadele etmek zorundayız. Bunun neticesinde ortada bir yolsuzluk ekonomisi var. Buna ek olarak Afganistan’ın 1960’daki nüfusu 9 milyondu. Şu anda 32 milyon ve 2044’lerde 60-65 milyon olan bir Afganistan’la karşı karşıya olacağız. Bu adamlar ne yiyecek, ne içecek? Bunlar esrar eroin yiyerek yaşayamaz, birbirlerini öldürerek de yaşayamaz. Ne olacak bunlar, göç edecekler. Çin’e göç edecek halleri yok. Nereye gidecekler? İran’a, Türkiye’ye oradan da Avrupa’ya gidecekler. Okyanusu yüzerek geçemeyecek oldukları için Amerika’ya gidemeyecekler. Bu Avrupa için çok büyük bir endişe kaynağı. Buna Pakistan’daki nüfus artışını da katarsanız durum vahim görünüyor. Dolayısıyla orayı yaşanabilir bir ülke, kalkınmış bir ülke ve stabil bir ülke yapmak mecburiyetindeyiz. Bizim Türkiye olarak buna ihtiyacımız var. İran’ın da var. Ama özellikle Avrupa Birliği’nin de var. Şimdi oradan çekiliyorsunuz böyle bir iç savaş geliyor. Şimdi bu durum karşısında siz havaalanını korumaya kalkıyorsunuz. Bunu yaparken oradaki güçlerle mutabık olmanız lazım. İç savaşa sürüklenmekte olan bir ülkede havalimanı korumasını ABD veya NATO yapmazken Türkiye’nin üstlenme girişimini yanlış adım olduğunu düşünüyorum.  ABD’nin başına geleceği bildiği için askeri personelini çekmeyi planladığını da görebiliyoruz. Oysa çözüm o ülkenin insanlarının refah içinde olması, huzur içinde barış içinde olması kalkınması ve bizim de onlara yardım etmemiz lazım. O bakımdan Eşref Gani’nin desteklenmesi kanaatindeyim. Eşref Gani, kısa süre içerisinde Hindistan’la anlaşıp bir baraj yaptırdı ve bu barajla hem ucuz elektrik sağladı ülkesine hem de geniş bir alanı sulama imkânına kavuştu. Aynı zamanda güneyden başlayıp Çin sınırına kadar demiryolu projesi, zannediyorum bunu Çinliler’le gerçekleştirdi. Bu da iyi bir şey. Yani Afganistan’da temel yatırımlar yapılması ve merkezi hükümete destek verilmesi gerekiyor. Afganistan’da gelecekte olası kitlesel göçleri önlemek için de herkesin elini taşın altına sokması lazım. ABD’nin de AB’nin de Türkiye’nin de NATO’nun da. Ben buna Hindistan ve Çin’i de dahil etmek isterim Orta Asya Türk cumhuriyetlerini de. Ben Soros’un meşhur ifadesini hatırlıyorum. Bir ara demişti ki ‘Türkiye’nin en iyi ihraç kalemi, askeridir.’ Yani bunu mu yapmak istiyoruz? Bu doğru bir şey mi? Netice olarak Türkiye, 700 milyar dolarlık bir ekonomi. Kendi ülkesi içinde o kadar çok mülteci almış ki, bunu hazmetme kapasitesiyle uğraşıyor. Salgın nedeniyle zorluklar her yerde var, Avrupa’da da var, Amerika’da da var. İşsizlik var, fakirleşme, batan şirketler var. Bir de bunun üstüne böyle bir şeyle meşgul olmak istiyorsunuz. Bence bu rasyonel bir yaklaşım değil. Jest var jest var. Ben bu jesti çok büyük bir riziko olarak gördüğümü söylemek isterim”

necdetbuluz@gmail.com

www.facebook.com/necdet.buluz