“KADINA YÖNELİK ŞİDDET TEPKİSİZLİKTEN BESLENİYOR”

CHP’Lİ YÜCEER’DEN BAKAN YANIK’A İSTANBUL SÖZLEŞMESİ ÇAĞRISI:

“KORKMAYIN SAYIN BAKAN ‘ARKANIZDA BİZ VARIZ’ DİYEN MİLYONLARCA KADIN VAR”

“SORUMLULUĞUNUZU YERİNE GETİRİN, ŞİDDETE UĞRAYAN KADINLARIN YANINDA DURUN”

CHP’Lİ YÜCEER: SARAYIN SAĞLIK HARCAMALARI KADININ STATÜSÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE AYRILAN BÜTÇENİN 2,5 KATI

CHP PM Üyesi ve Tekirdağ Milletvekili Dr. Candan Yüceer, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki konuşmasında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın İstanbul Sözleşmesi hakkında daha önce kurduğu “İstanbul Sözleşmesi için sadece şiddetin önlenmesi tedbirlerine yöneliktir. Şiddet nedir, onu tanımlıyor; ne yapmamız gerektiğini anlatıyor. Aileyi yıkma projesi, erkekleri uzaklaştırıyorsunuz ya da kadının bir tek beyanıyla adam hapis yatıyor gibi sözleşmeyle uzaktan yakından alakası olmayan söylemler var” sözlerini hatırlattı ve şu ifadeleri kullandı, “Şimdi ne oldu da hepiniz suspus oldunuz, bilemiyorum. Kadına yönelik şiddet, ayrımcılık gerçekten bu tepkisizlikten, sessizlikten besleniyor. İdarecilerin iradesizliği, sessizliği, uygulanmayan yasalar maalesef bu kara zihniyetlere cesaret veriyor. Korkmayın Sayın Bakan ‘Arkanızda biz varız’ diyen milyonlarca kadın var; o yüzden, Bakanlığınızın sorumluluğunu yerine getirin ve bu şiddete uğrayan, mağdur olan kadınların yanında durun.”

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2022 Yılı Bütçe Kanun Teklifi üzerindeki görüşmelerde TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda söz alan CHP PM Üyesi ve Tekirdağ Milletvekili Dr. Candan Yüceer, “Sadece erkeklerin değil, kadınların da vergisiyle oluşturulan bu bütçede kadınların şiddetin önüne geçecek, kadınların her alanda yaşadığı cinsiyet ayrımcılığıyla mücadeleyi güçlendirecek, yaşam hakkının elinden alınmasını önleyecek, kadına istihdam yaratacak kalemler maalesef yok. Kadın-erkek eşitliğini yok sayan On Birinci Kalkınma Planı’ndan toplumsal cinsiyet eşitliğini çıkaran, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeyi yok sayan ‘Kimse şiddet ve ayrımcılığa uğramasın’ diyen İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çıkan anlayışı bütçede görmek iyimserlik olurdu diyebilirsiniz ama 42 milyon kadını yok sayarak hazırladığınız bu bütçeye de “adil bütçe” diyemezsiniz” dedi.

“KADININ STATÜSÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE 22 MİLYON, SARAYIN ELEKTRİK FATURASINA 21 MİLYON BÜTÇE”

Dr. Yüceer, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Devlet kurumları arasında ‘kadın’ adı geçen tek kurum olan, kadın politikalarının geliştirilmesine ilişkin tek ulusal mekanizma olan Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü için ayrılan bütçe 22 milyon lira. Yanlış anlaşılmasın, bu bütçenin hepsi kadınlara ayrılmış değil. Personel giderlerinden -ki bütçenin yüzde 75’ini oluşturuyor- proje yürütülmesine, verilen eğitimlerden araç alımına kadar her şey bu bütçeye dâhildir. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğüne ayrılan bütçenin büyüklüğünü ve yetersizliğini ölçmek için sarayın sadece elektrik faturasına yılda 21 milyon 600 bin liradan daha fazla paranın harcandığını söylemekle yetineceğim. Bu arada, sarayın tıbbi ve laboratuvar harcamalarına da 51 milyon lira harcanmış, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğüne ayrılan bütçenin 2,5 katı. Gerisini sizin değerlendirmelerinize ve izanınıza bırakıyorum. Görüldüğü üzere sarayın aydınlatılması 42 milyon kadının hayatından daha önemli ve öncelikli.

“KONUKEVİ HEDEFİNİN GERİSİNDE KALMIŞIZ”

Bakanlığın 2021 hedefi için planladığı konukevi sayısı 155 görünüyor ama hedefin gerisinde kalmışız. Şu anda, mevcutta 3.624 kapasiteli 149 konukevimiz var; 2022 hedefi tabii küçülmüş, şu an 152’ye düşürülmüş. 42 milyon kadının yaşadığı, her gün yüzlerce kadının şiddete uğradığı, bir bir katledildiği ülkemizde 149 konukevimiz var, 81 ŞÖNİM’imiz var; ŞÖNİM sayısını da artırmayı düşünmüyoruz bu arada. 16 milyona yakın İstanbul’da tek bir ŞÖNİM’imiz var, bunu da belirtmek isterim. E, şimdi nasıl yapacağız bu işi? Yani yatırım yapmadan, yasaları uygulamadan, nicel ve nitelik olarak kamusal mekanizmaları artırmadan kadına yönelik şiddeti nasıl önleyeceğiz diye sormam lazım.

Her gün yüzlerce kadının şiddete uğradığı, yargı ve koruma kararlarına rağmen katledildiği, el kadar çocukların zorla evlendirildiği ülkemizde bu sorunların çözümünde rehber olan, yol gösteren İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede, bir kişinin imzasıyla çekildik. Bizler on yıl önce âdeta düğün dernekle, övgülerle, gururla, oy birliğiyle bu sözleşmeye imza attık, öncü olduk dünyada da bu sözleşme imzalansın diye.

“KADINA YÖNELİK ŞİDDET TEPKİSİZLİKTEN BESLENİYOR”

Geçtiğimiz dönem KEFEK Başkanı Canan Kalsın haklı olarak ‘On yılda ne değişti? Bu kadar suç ve suçlunun olduğu yerde her şeyin suçlusunu bir sözleşmeymiş gibi algılamak ve algılatmak hangi oyunun ve algının ürünüdür?’ diye sormuştu. Canan Kalsın ‘Körün fili tarifi gibi birkaç maddenin bağlamından koparılarak anlatılmasının yanlış ve hesaplı olduğunu düşünüyorum’ demişti, KEFEK Başkanlığı görevinden alındı. Geçtiğimiz dönem AKP Grup Başkan Vekili Özlem Zengin de ‘Türkiye’de bir grup bütün kötülüklerin anası olarak İstanbul Sözleşmesi’ni görüyor’ diyerek sözleşmeyi okumadan bir sürü iddia ortaya konulduğunu söylemişti, o da görevinden alındı. Ve siz Sayın Bakan ‘İstanbul Sözleşmesi için sadece şiddetin önlenmesi tedbirlerine yöneliktir. Şiddet nedir, onu tanımlıyor; ne yapmamız gerektiğini anlatıyor. Aileyi yıkma projesi, erkekleri uzaklaştırıyorsunuz ya da kadının bir tek beyanıyla adam hapis yatıyor gibi sözleşmeyle uzaktan yakından alakası olmayan söylemler var’ dediniz. Şimdi ne oldu da hepiniz suspus oldunuz, bilemiyorum Sayın Bakan. Kadına yönelik şiddet, ayrımcılık gerçekten bu tepkisizlikten, sessizlikten besleniyor Sayın Bakan.

“KORKMAYIN SAYIN BAKAN ‘ARKANIZDA BİZ VARIZ’ DİYEN MİLYONLARLCA KADIN VAR”

İdarecilerin iradesizliği, sessizliği, uygulanmayan yasalar maalesef bu kara zihniyetlere cesaret veriyor. Korkmayın Sayın Bakan ‘Arkanızda biz varız’ diyen milyonlarca kadın var; o yüzden, Bakanlığınızın sorumluluğunu yerine getirin ve bu şiddete uğrayan, mağdur olan kadınların yanında durun. Son cümle olarak şunu söylemem lazım: Aile çok kıymetlimiz, evet, bu toplumun kilit taşı ama aile kadından ibaret, kadın da aileden ibaret değildir diyorum.”