Buğdayda tehlike çanları…

Buğdayda tehlike

çanları…

 

Necdet Buluz

 

Şu bir gerçek:

Rusya-Ukrayna savaşından en fazla etkilenen ülke Türkiye olacak.

Turizmdeki durumu daha önceki yazılarımızda ortaya koymuştuk. Şimdi enerji, ticaret ve buğdaydaki tehlikeye bakmak istiyoruz.

Dünyanın en büyük buğday ihracatçısı olan Rusya’nın Avrupa’nın tahıl ambarı olarak bilinen Ukrayna’ya saldırmasıyla birlikte tarımsal ürünlerin fiyatı yükselişe geçti.

İklim krizi ve Corona virüsü salgınıyla tüm dünyada rekor seviyelere çıkan gıda fiyatları, Ukrayna kriziyle daha da artmaya başladı. Rusya ve Ukrayna, Türkiye’nin de tarım ürünleri ihracatı ve ithalatında başta gelen ülkeler. Krizin Türkiye’de tarladan sofraya etkileri olmasını bekleyen tarım uzmanları, hem tarımdaki girdi maliyetlerinin hem de gıda fiyatlarının yükseleceği görüşünde.

Tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım, Rusya ve Ukrayna’nın Türkiye ve dünya için çok önemli tarım aktörleri olduğunu söylüyor ve gelecekte neler olabilecğine dikkat çekiyor:

“Rusya dünya buğday ihracatının yüzde 20’sini, Ukrayna da yüzde 10’unu gerçekleştiriyor. Türkiye açısından baktığımızda da en fazla tarım ürünü ithal ettiği ülke Rusya, ikinci sırada da Ukrayna var. Aynı zamanda Rusya, Türkiye’nin Irak ve Almanya’dan sonra en fazla tarım ürünleri ihracatı yaptığı üçüncü ülke. Türkiye 2021 yılında 8,1 milyon ton buğday ithalatı yaptı. Bunun yüzde 78’ini Rusya’dan, yüzde 12’sini de Ukrayna’dan yaptı. Yani toplamda yüzde 90’ını buradan aldı. Ayçiçeğine bakıyoruz, ham yağ olarak yine yüzde 80 civarında bu iki ülkeden ithalat yapılıyor. Burası hem narenciye hem domates ihracatında bizim pazarımız. Yüzde 50’ler seviyesinde. Biz ihraç ettiğimiz her iki domatesten birini Rusya’ya ihraç ediyoruz. Yine limon, elma, nar, diğer meyveler olmak üzere birçok ürünü bu ülkeye ihraç ediyoruz. Ukrayna’da şu anda limanlar kapalı. Dolayısıyla buradan bir ithalat yapılamıyor. Rusya’daysa çok kontrollu. Türkiye’den yaş meyve sebze götüren TIR’lar Ukrayna üzerinden Rusya’ya geçiyordu, şu anda bu da gerçekleştirilemiyor. Bu ürünlerin bir bölümü doğal olarak geri dönecek. İhracat yaptığımız ürünler, bozulma riski olan ürünler. Savaş başlayınca buğday fiyatlarında büyük bir sıçrama yaşandı. Chicago Borsası’nda vadeli buğday kağıtları 2008’deki gıda krizinin yaşandığı dönemle aynı seviyeye geldi. Örneğin, Türkiye 2020 yılında buğdayın tonunu ortalama 230 dolardan ithal etti. 2021’de bu 297 dolara çıktı pandeminin de etkisiyle. Şu anda 346 dolar seviyesinde. Yani 350 doları buldu neredeyse. Türkiye hem doğrudan ürün alımında etkileniyor hem de bugün Rusya’dan, Ukrayna’dan almadığınız ürünü ‘başka ülkeden alayım’ dediğiniz zaman fiyat çok yükseldiği için ithalata ödediğiniz döviz çok artıyor. Yani her türlü olumsuz etkileniyor. İlk zamanlar bu savaş başlamadan ham yağın tonu 1,400 dolardı. Şu anda 1,500 doları da geçti. Bu daha da yukarı çıkacak. Yani hem buğday fiyatı arttığı için hem ayçiçek yağının fiyatı arttığı için, diğer ithal ettiğimiz ürünlerin fiyatı arttığı için bunlar sonuçta gelip hepsi tüketicinin sofrasındaki gıdalara yansıyor. Oradaki fiyat artıyor ve tüketicinin cebini doğrudan etkiliyor”

Yıldırım, kriz nedeniyle bu ülkelerdeki tarım ürünleri ticaretinin kısıtlandığını kaydetti: “

Türkiye’nin başta buğday olmak üzere ithalatta diğer dış pazarlara yönelmesinin fiyatları arttırdığını anlatan Yıldırım, “diye konuştu.

Türkiye’nin üretim potansiyelini değerlendirmesi durumunda ithalata yönelmesine gerek kalmayacağını da söyleyen Yıldırım, “Tam tersine Türkiye ihracat yapabilecek bir ülkeyken işin kolayı tercih edilerek Türkiye’de üretim yerine ithalat tercih ediliyor. Ama artık öyle bir noktaya geldik ki, paranız olsa bile alamayacağınız dönemler yaşanıyor. Bu nedenle önce kendine yeterlilik. Yani bir zamanlar biz bunu söylerken, bazı bakanlar ‘kendine yeterlilik palavra’ diye iddia ediyordu. Artık palavra olmadığını görüyoruz ve Türkiye bunu ürettiği ölçüde hem kendine yetebilir hem de ihracatını yapabilir. Bir ayçiçeği örneği var önümüzde. Türkiye dünyanın en çok ayçiçeği veya ham yağ olarak ithalat yapan ülkesi. Dünya ithalatının yüzde 32’sini tek başına yapıyor. 27 ülkeli Avrupa Birliği yüzde 28 civarında ithalat yapıyor. Yani bütün 27 AB ülkesinden daha fazla biz ithalat yapıyoruz. Halbuki Türkiye’de ayçiçeği üretmek mümkün. Ama çiftçi desteklenmediği için, çiftçi para kazanamadığı için bunu üretemiyor. Bu sefer ithalat çok pahalı hale geliyor.”

Türkiye’de tarımda maliyetler giderek arttığı için çiftçilerin üretmeyi bıraktığını söyleyen Yıldırım, bunun gelecekte gıda krizine yol açabileceğini vurguladı. Açıklamaları şöyle:

“2021 tabii olağanüstü bir yıldı. Çünkü kuraklık nedeniyle özellikle hububat ve bakliyat ürünlerinde ciddi bir düşüş oldu. Güneydoğu Anadolu’da, İç Anadolu bölgesinde yoğun bir kuraklık yaşandığı için, mesela buğday üretimi, son 14 yılın en düşük seviyesine indi. TÜİK bile 2021 rekoltesini 17,7 milyon ton olarak açıkladı. Ama aylar öncesinden ABD Tarım Bakanlığı Türkiye’nin buğday üretimini 16,5 (milyon) ton olarak göstermişti. Arpada son 32 yılın en düşük seviyesi. Mercimek, nohut üretimi yüzde 25-30 azaldı ve bunların hepsi fiyatlara yansıdı. 2021’in sonbaharında buğday ekimi yapıldı. Birçok çiftçi ‘buğday ekmedim’ dedi. Çünkü gübre fiyatları çok arttı. Yüzde 400-500 oranında artan maliyetler var. 2021’in Temmuz ayında 7 lira civarında olan mazot bugün 17 lira. Şimdi bunları değerlendirdiğimizde hiç kuraklık olmasa, hiçbir şey olmasa bile sadece gübre kullanılmadığı için, çiftçi üretim alanını azalttığı için buğdayda mesela ciddi bir üretim düşüşü olacaktır. Bu da Türkiye gibi bir ülkede gıda krizi, açlık, kıtlık demek. Gerçekten zoruma gidiyor ama eğer siz üretmezseniz, açlık da olur kıtlık da olur açıkçası.”