17 NİSAN KÖY ENSTİTÜLER BAYRAMI

UMUDA YOLCULUK/17 NİSAN KÖY ENSTİTÜLERİ BAYRAMI

YAHYA AKSOY

” Memleket evladını ekonomik ve toplumsal hayatta doğrudan etkili ve faydalı kılmak için gerekli olan ön
bilgiler, iş içinde vermelidir. Atatürk-1 Mart 1922
“Dünyanın hiçbir yerinde böylesine yararlı ve anlamlı eğitim kurumları görmedim.” G.Duhamel
“Şöför durdu, Enstitü Mektebi, dedi./Süleyman Edip bey müdürün adı.
Ellerinde nasır,yüzlerinde nur,/Yarına ümitle yürüyenlere /Bir selam uçuralım.”
Ünlü şair Orhan Veli’nin yüreği ve kalemi ile dizelere aktarılan köy enstitülerine ve şiirde yer alan Arifiye Köy
Enstitüsünün müdürü Süleyman Edip beyin şahsında , o dönemde görev yapan tüm yönetici ve öğretmenlere selam
olsun.
Köy enstitüleri , eğitimin çağdaş ışığında, köye, köylüye ve umuda yolculuğun adıdır.
“Ellerinde nasır,yüzlerinde nur ,ümitle yarınlara yürüyen” köy çocuklarının okulu , köy enstitüleri , çağdaş ,yeni bir
Türkiye yaratmak düşüncesiyle, 17 Nisan 1940 tarihinde 3803 Sayılı Kanunla kuruldu ve birtakım siyasi baskılar
ve oyunlar sonucunda , 27 Ocak 1954 tarihli 6234 Sayılı Kanunla , dönemin iktidar partisi tarafından kapatıldı.Bu
okulların programları değiştirildi ve adı ilk öğretmen okulu olarak belirlendi. . 17 Nisanlar, Köy Enstitüleri Günü ve
Bayramıdır.
İsmail Hakkı Tonguç’un, Milli Eğitim teşkilatına yolladığı ,Köy Enstitüleri’nde uygulanması gereken ilkeleri bildiren
genelgesi:
“Köylerin kültürel ve genel hayatlarında ileri bir seviye yakalayabilmek yalnız klasik anlamda öğretmenle mümkün
olmaz. Köy hayatı bir bütün olarak ele alnımaz da,şimdiye kadar olduğu gibi yalnız klasik kültür bakımından işlenmek
ve bu vasıfta bir gelişme yaratılmak istenirse bu çalışmadan olumlu sonuç alınamaz. Köylere öğretmen yetiştirirken bir
yandan öğretmeni çok yanlı işler görebilecek biçimde eğitmek,diğer yandan da öğretmenle birlikte köye giderek diğer
iş sahalarında çalışacak elemanı yetiştirmek için gerekli tedbirleri almak gerekir….
.Köye yollanacak öğretmenin bu gerçeklere göre hazırlanması gerekir. …Bu okullarda öğrenciye köy genel hayatının
ilerlemesine yarayacak birkaç meslek birden öğretilmelidir…”
1936′ da eğitmenlik sistemiyle başlayan ve 1937- 1946 yılları arasında 8 bin eğitmenin yetiştiği ve eğitimde görev aldığı süreç
, 17 Nisan 1940 ‘da yasayla kurulan Köy enstitüleri ile devam etti. On dört yılda 18.200 öğretmen yetişerek yurt hizmetine
koştu.Köyden gelerek yetişen çocuklar ,öğretmen olarak köylere umut ve ışık olarak döndüler.
Bir yanda ikinci dünya savaşı ve bir yanda cehalet savaşı devam ederken , bilim, akıl ve çağdaşlık yolunda ulusumuzu
kalkındırmak ve aydınlatmak üzere umutla, heyecanla, özveriyle, azim ve kararlılıkla yurdumuzun kırsal kesiminde 21 ayrı
bölgede kurulan Köy Enstitüleri , eğitim tarihine damgalarını vurmuşlardır. Türkiye’ ye özgü ve özgün olarak kurulan ,
uygulamalı eğitim ve öğretimi esas alan ve dünyaya örnek bir eğitim uygulaması ile köy enstitüleri, Türkiye ve dünya eğitim
tarihinde derin izler bırakan eğitim kurumları olarak kaldı. Türk ve dünya eğitim tarihinde seçkin ve özgün yerini korumakta.
Tarım derslerine öğrenciler ,ZİRAAT MARŞI ile başlamaktaydılar:
“Sürüp eker biçeriz, güvenip ötesin /Milletin her kazancı, milletin kesesine
Toplandık baş çiftçinin, Atatürk’ün sesine /Toprakla savaş için, ziraat cephesine,
Biz ulusal varlığın temeliyiz, köylüyüz…”
Köy Enstitülerinde uygulanan iş ve meslek eğitiminin amacını en doğru biçimde anlatan Ziraat Marşı, yurdumuzu insanı ve
toprağı ile kalkındırmayı, geri kalmışlıktan kurtarmayı sağlayacak eğitici önderleri yetiştirmek için çalışmaktaydı.
Köy Enstitüleri Marşı da çarşamba günleri öğle yemeğinden sonra söylenmekte ve devamında öğrenciler çalışma kollarına
göre guruplara ayrılarak iş ve meslek uygulamalarına, atölyelerde, uygulama alanlarında, müzik, resim, el işi, tiyatro
salonlarında devam etmekteydiler:
“Alnımızda bilgilerden bir çelenk /Nura doğru can atan Türk genciyiz,
Yer yüzünde yoktur olmaz Türk’e denk /Korku bilmez soyumuz.
Candan açtık cehle karşı bir savaş /Ey bu yolda ant içen genç arkadaş
Ö

Öğren öğret hakkı halka ,gürle coş durma durma koş.
Şanlı yurdum, her bucağın şanla dolsun /Yurdum seni yüceltmeye antlar olsun.”
Kırsal kesimde kurulu 39.000 köyden 35.000’ninde okul ve öğretmen bulunmayan ve halkın büyük çoğunluğunun okuma –
yazma bilmediği ülkemizi, eğitim çıkmazından kurtarmak üzere kurulan köy enstitüleri, ne yazık ki çağ dışı düşüncelere ,siyasi
entrikalarla , karanlık oyunlara kurban edilmiştir.
Değerli yazar Yaşar Kemal şöyle demiş: ” Ben, üç şeyle övünmesini isterim Türkiye’nin: Atatürk’ün gerçekleştirdiği kendine
dönüş ve bağımsızlık politikası, Hakkı Tonguç’un gerçekleştirdiği demokratik eğitim ve Nâzım Hikmet’in getirdiği insancıl,ulusal
şiir.”
Köy Enstitüsü mezunu ünlü şair Mehmet Başaran”TONGUÇ BABA” şiiri:
“Adın bir destan şafağı işte /Umudu, sevinci büyütüyorlar okullar /Halk babası köyler babası
Ha desen horona kalkar milyonlar /Sen Anadolu’sun , halksın, köylersin.”
Teorik ve uygulamalı eğitimin yanında, atölyelerde iş meslek kazanmayı da öğreten bir eğitim sistemini esas alan köy
enstitülerinden mezun olan öğretmenler arasından çok sayıda yazar,şair, ressam, müzisyen, tarımcı, sağlıkçı, siyasetçi ve
devlet adamı çıkmıştır.Âşık Veysel, Ruhi Su, Sabahattin Eyüboğlu gibi ustaların dersler verdiği, her öğrencinin yılda en az 25
dünya klasiği okuduğu, tüm öğrencilerin saz, mandolin, keman, mandolin, fülüt çalmayı bildiği, dersleri arasında arıcılık, el
işleri,kitap ciltleme,,demircilik, marangozluk,inşaat gibi zenaatları öğrendiği, ülkenin acil ihtiyacı olan konularda uygulamalı
eğitim yapılmıştır.
CİLAVUZ DESTANI
“Tarih sürecinde altın bir sayfa/Adın dilden dile destan Cilavuz/Katmer katmer cehaletin üstüne
Doğdun güneş gibi Kars’tan Cilavuz/Cumhuriyet kurduğumuz günlerde/Çareler arandı ilk senelerde
İlim yaymak için bütün köylerde/Eğitmenler verdin kurstan Cilavuz/Kurs evrildi oldu koca enstitü…
Halk Ozanı Âşık Selahattin DÜNDAR-“ Cilavuz Köy Enstitüsü’nün 50. yılı (1990) anısına
Yabancı devlet adamları ve eğitimcilerin köy enstitüleri hakkında görüşleri bulunmakta:
“…Enstitüler, kuruluşunda veya işleyişinde bulunan bir sakatlıktan dolayı değil,dışarıdan gelen amiller yüzünden çökertilmiştir.”
Fay Kırby
“Köy Enstitülerinde kız ve erkek öğrencilerin oluşturduğu bir müzik topluluğu, bize verdiği batı müziği konserinde, Beethoven ve
Mozart’ın parçalarını hatasız çaldılar.”Prof.S.Kessler
Yurt içinde ve dışında büyük ilgiyle karşılanan köy enstitüleri hakkında, kitaplar çıkmış ve tezler hazırlanmıştır.Colombia
Üniversitesi’nde Fay Kirby, “Köy enstitüleri ve Tonguç’un fikirleri ve eğitimle ilgili görüşleri ” üzerinde doktora tezi hazırlamış ve
onun, ” Türkiye ‘nin eğitim tarihinde değil, dünya eğitim hareketleri içinde de çığır açıcı, büyük bir eğitimci olduğunu” belirtmiştir.
Pazarören Köy Enstitüsü mezunu Hamdi Ünal ve Mehmet Ayyıldız öğretmenlerimiz, Boğazlyan Oğulcuk köyüne gelerek çok
sayıda başarılı öğrenci yetiştirmiş ve UNESCO tarafından dünyaya örnek olarak gösterilmiş olan bir uygulama bahçesi
kurmuştur. Bütün köy enstitüsü mezunu öğretmenleri onların şahsında saygı ile selamlıyorum.
Köşe yazılarına, kitaplara, belgesellere sığmayacak köy enstitüleri için Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vefa borcu olarak yapacağı
en önde gelen işlerden birisi de, 1941 yılında 600 dönüm arazi üzerinde kurulan, 120 binası ve 3000 ağacı ile Başkent
yakının bulunan ,”HASANOĞLAN KÖY ENSTİTÜSÜ” eski yerleşkesinin ” DÜNYAYA ÖRNEK BİR EĞİTİM UYGULAMASI -KÖY
ENSTİTÜLERİ MÜZESİ” olarak düzenlenmesi ve açılmasıdır.
ABD İndiana bölgesinden , yıllar önce sürülen kızılderililere ait tüm yerleşkelerin korunarak bir açık hava müzesi olarak
korunmakta olduğuna tanık oldum.
Bir köşe yazısına, kitaplara, belgesellere sığmayacak kadar derinliği ve görkemi olan köy enstitüleri için, Eğitim tarihine ışık
tutmak üzere öğretmen yetiştiren eğitim fakültelerimizde araştırma enstitüleri ve kürsüler kurulmalıdır.
KÖY ENSTİTÜLERİ
“Sanat ve üretim kültür devrimi /Köy Enstitüleri can oldu bize
Eğitimde çağdaş yolun evrimi /Köy Enstitüleri kan oldu bize
Köyün geleceğe açılan gözü /Halk çocuklarının cevherden sözü
İlim ışığının aydınlık yüzü/Köy Enstitüleri yön oldu bize
Ustalık zanaat herkesin işi/Yoktur öğrenmenin zamanı yaşı
Bilginin güneşi mücevher taşı /Köy Enstitüleri tan oldu bize

Köylüye kılavuz olan eğiten /Kardeş okullara yardım seyirten
Üretirken aynı anda öğreten /Köy Enstitüleri fen oldu bize
Gülüm Ana der ki bilime koşan /Yeni reformlarda aşkla buluşan
Atatürk yolunda insan yetişen /Köy Enstitüleri şan oldu bize.” / Gülüm Ana-Songül Dündar
Kendi tarihimize ve değerlerimize sahip çıkmasını bilmeliyiz.Umuda yolculuk hep vardır. üreten, yaratan, paylaşan, insana
,toprağa ve ülkeye sahip çıkan Köy ve köylü olmadan ülke , vatan olmaz.”Milletin efendisi çiftçidir, köylüdür” diyen Atatürk
eğitime hep öncelik vermiştir.
Kırsal kesimde köy toplumunun aydınlanması ve kalkınması güncelliğini hep korumakta… 17 NİSAN KÖY ENSTİTÜLER
BAYRAMI kutlu olsun… Akıl ve bilim ışığında çağdaş,laik ulusal eğitim esastır.