İklim değişikliğine hazırlık yok, uyum yok, ihmal çok!

Binaların gölgesinde kalan sokakları, kamusal mekanları olmadığı için evde kalmaya mahkum insanları, kotlarda su baskını sonucu yitirdiğimiz canları, göle dönüşen kavşakları, artan hastalıkları ama hepsine rağmen durmayan ve zenginleşen rantiyeleriyle 6 milyona yaklaşan nüfusuyla Başkentimiz Ankara`da yağışlar sürüyor.

Derelerini ve vadilerini tüketmiş olan Başkentte her yağışta can ve mal kayıpları yaşanmakta. Merkezden çepere kadar her yerde rastgele yükselen yapılar, henüz yapılaşmanın olmadığı yerlerde ise kime, neye hizmet edeceği belirsiz asfalt yollar; hem merkezi hem yerel yönetimlerin rant değerlerini artırarak halka iyi görünmek, kamu mülklerinin değerini artırarak satıp, yönetemedikleri bütçelerine gelir sağlamak amacıyla sürdürdükleri politikaların bir sonucudur.

Kentlerimizde yaşamı, yaşam kalitesini, suyu ve toprağı koruyan politikaların hayata geçmesi için yıllardır mücadele ediyoruz.

İklim değişikliğinin etkileri sadece yağışlarla sınırlı olmayacak!

“Bir yıllık yağış bir haftada yağdı” veya “500 yılda bir olan değerler” gibi doğaüstü gerekçelerle kendi ihmallerini gölgeleyen karar alıcılara, iklim değişikliği ve etkilerini tekrar hatırlatmak gerektiğini düşünüyoruz. Tarihin başından beri ekstrem meteorolojik olaylarla karşılaşılmakta, ancak iklim değişikliğinin etkisi olarak yaşadığımız bu olaylar giderek öngörülemez ve daha sık meydana gelmektedir. Üstelik bu etki sadece yağışlarla sınırlı kalmamakta, yakın gelecekte yaşamı tehdit edebilecek düzeyde çok yüksek ve çok düşük sıcaklıkların, çok güçlü rüzgarlar gibi birçok doğa olayının daha sık yaşanabileceğini, çok büyük felaketler ile karşı karşıya kalabileceğimizi tekrar hatırlatıyoruz!

İklim değişikliğine hazırlık yok, uyum yok, ihmal çok!

Ankara`nın geleceğine baktığımızda daha da olumsuz bir tablo ortaya çıkıyor. Bugün dava açtığımız imar planlarının bir kısmının dahi hayata geçmesi demek sadece can kayıpları gibi ani felaketler değil(1), uzun erimde halk sağlığını doğrudan etkileyen olumsuzluklar demektir. Tüm bunlar bilinmesine rağmen Başkentin hayata geçirilen, kenti iklim değişikliğinin etkilerine uyumlu, dirençli hale getirebilecek olan hiçbir çalışması bulunmamakta, bunun üzerine düşünülen çalışmalar da, hayata geçirilmemektedir. Aksine, bu etkileri büyütecek her birini felakete çevirebilecek yüksek yapı yoğunlukları ve asfaltlardan ibaret uygulamalar devam etmektedir.

Hepimiz tarafından bilinen bir olgu olan iklim krizinin etkileri ortadadır. Hatta bu kapsamda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı`na önemli bir birim daha eklenmiş, adı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olmuştur. Aynı şekilde Ankara Büyükşehir Belediyesi`nde 2020 yılında İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi ve bağlı Şube Müdürlükleri kurulmuştur. Bakanlığın Başkentte ranta dönük projeleri dışında bir katkısı yoktur. Ancak bu konuda en önemli aktör olan yerel yönetimlere ve birçok mekansal kararda tek yetkili olan ve Başkentin bütçesini yöneten Ankara Büyükşehir Belediyesi yönetimine soruyoruz:

•    Yağışlarla ilgili, yurttaşlara tedbir çağrısı yapan Ankara Büyükşehir Belediyesinin, kurum bünyesinde kurduğu İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi bugüne kadar iklim değişikliği hakkında hangi çalışmaları yapmış, hangi tedbirleri önermiştir? Bunlardan hangileri uygulanmıştır?

•    Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi`nde her ay alınan kararların ne kadarı yapı yoğunluğunu artıran imar planı değişikliğidir; buna karşın ne kadarı iklim değişikliğine karşı dirençliliği artıracak somut önlemlere yöneliktir?

•    Ankara Büyükşehir Belediyesi bütçesinin ne kadarı iklim değişikliği, afet önleme, dirençlilik konularına yönelik çalışmalara harcanmaktadır?

•    Ankara Büyükşehir Belediyesinin iklim değişikliği konusunda hedefleri nelerdir? Geçen süre boyunca bu hedeflerin ne kadarı yerine getirilebilmiştir?

•    İklim Değişikliği önlemleri kapsamında yapılan çalışmalara ayrılan bütçe, örneğin ODTÜ`de yapılmasında ısrar edilen yol ve tünel bütçesinin veya Atatürk Orman Çiftliği`nden geçirilen yolların bütçesinin veya herhangi bir katlı köprülü kavşağa harcanan paranın kaçta kaçıdır?

•    ASKİ web sayfasında bulunan “Ankara Havzası Taşkın Yönetim Planı” ile gösterilen riskli alanlar ve riskli yapılar hakkında ne yapılmıştır? Bu alanlarda kurum tarafından onaylanmış olan imar planları ile bu bölgelerde yapı ve nüfus yoğunlukları artırılmış mıdır?

Sağlıklı bir çevrede yaşama hakkımızın olduğunu, bunu talep etmenin ve denetlemenin yolunun kentimizde kamu yararına aykırı mekansal kararlara dur denilmesi, yaşam kalitesini sağlamak için kapsamlı planlama çalışmalarının yapılması ve bütçemizde betona, asfalta ve rantiyelere değil, halk lehine bir dağılımda ısrar edilmesi gerektiğini tüm Ankaralılara hatırlatırız.

Ankara`nın bugünkü haline gelmesine neden olan politikalar ve imar planlarına karşı yürüttüğümüz hukuki mücadelemiz, kazanımlarımız ve mesleki bilgimizle, tüm kentlerin kamu yararı doğrultusunda sağlıklı ve adil birer yaşam alanı olabilmeleri amacıyla mücadelemizi sürdürdüğümüzü kamuoyuna saygıyla sunarız.

TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi