”Hissedilen değil gerçekleşen enflasyon yüzde 129’dur”.

NE YÜZDELİK ZAMLAR NE DE EK ZAMLAR BİZLERİ AÇLIKTAN

KURTARACAK

ALIN TERİMİZİ ÇALANLARA KARŞI MÜCADELEMİZ SÜRECEK

Tüm Yerel-Sen
Genel Başkanı Mücahit DEDE ;Bizce hissedilen değil gerçekleşen enflasyon yüzde 129’dur. dedi.

Sendika tarafından yayınlanan yazılı açıklama şöyle:

-Türkiye, uzun süren bir ekonomik kriz döneminden geçmektedir. İktidar, kendisinin
neden olduğu krizin tüm faturasını çalışanlara ve emeklilere ödetmeye yönelik bir ekonomik
programı açıkça ilan etmeden uygulamaya çalışmaktadır. Bu programın hedefinin
çalışanların maaş ve ücretleriyle emeklilerin aylıklarını baskı altında tutarak enflasyonu
düşürmek olduğu açıkça görülmektedir.
Hemen belirtmeliyiz ki çalışanlar ve emekliler bu ekonomik krizin ve yüksek
enflasyonun sorumlusu da sebebi de değildir. Aksine sonuçlarından en fazla zarar gören
kesimlerdir. Dolayısıyla faturasını da ödemek istememektedirler.
İktidar TÜİK’e hesaplattığı enflasyonu esas alarak “çalışanları ve emeklileri
enflasyona ezdirmedik” söylemiyle kamuoyunu yıllardır yanıltmaktadır. Milyonlarca çalışan
ve emeklinin ücret ve aylıklarının belirlenmesinde TÜİK’in açıkladığı resmi enflasyon
dikkate alınmaktadır. Türkiye’de yaşayan herkes, TÜİK’in vatandaşların yaşadığı gerçek
enflasyonu hesaplamadığını, gerçek enflasyonun TÜİK’in açıkladığı oranların en az bir kat
fazlası olduğunu bilmektedir. Nitekim, TÜİK’in kendisinin yaptığı ankette de yüzde 64,77
olarak açıkladığı yıllık enflasyonun vatandaşlar tarafından aslında yüzde 129 olarak
hissedildiği ortaya çıkmıştır. Bizce hissedilen değil gerçekleşen enflasyon yüzde 129’dur.
Türkiye giderek, asgari ücretin ne olacağına, diğer ücretlerin ve emekli aylıklarının
hangi seviyede tutulacağına, resmi enflasyon oranının kaç olarak açıklanacağına tek bir
kişinin karar verdiği bir ülke haline gelmektedir. Toplu sözleşme düzeni, asgari ücret
tespitiyle ilgili yasal süreç, tarafların taleplerinin hiçbir önemi kalmamıştır. Asgari geçim
maliyeti esas alınarak belirlenmesi gereken asgari ücretin 17 bin lira olmasına da emeklilerin
10 bin lirayla geçinebileceğine de aynı kişi karar vermektedir.
İktidarın yanlış ekonomi politikası ve tercihleri yüzünden başta ücretli çalışanlar ve
emekliler olmak üzere vatandaşların büyük çoğunluğu geçim zorluğu altında ezilmektedir.

İstisna olması gereken asgari ücret çalışanların yarısının ücreti, en düşük emekli aylığı ise
emeklilerin yarısının aylığı haline gelmiştir.
Yüksek enflasyon bütün vatandaşların üzerinden silindir gibi geçmekte, ücret ve
aylıklar banka hesabına yatmadan enflasyon tarafından güneş görmüş kar gibi eritilmektedir.
Bu erimenin tek nedeni de bu değildir. Asıl bu yoksullaşma sürecinin başlangıcı 2006
yılında çıkardıkları 5510 sayılı yasadır. Emekli aylığına esas ücretin belirlenmesindeki sistem
değiştirilmiş, Gayrisafi Yurtiçi Hasıladaki artış oranının sadece %30’u değerlendirmeye
alınmıştır. Bu da doğal olarak emekli aylıklarının düşmesine neden olmuştur. Diğer yandan
aylık bağlama oranları düşürülmüş ve 25 yıl çalışmış bir çalışan için %70 oranında olan aylık
bağlama oranı % 50’ye düşürülmüştür. Çalışanların parçalı olarak bağlanan emekli
aylıklarında 2008 sonrası döneme ait olan kısmi emekli aylıkları çok hızlı bir biçimde
düşmüştür. Bu da yetmemiş, 506 sayılı Kanun döneminde asgari emekli aylığı sistemi
kaldırılmıştır.
İktidar, isterse yüzde yüz isterse yüzde 200 zam yapsın emeklilerin yaşadığı bu hızlı
yoksullaşma sürecini aylıkların erimesini önleyemez.
Öncelikle, vakit kaybedilmeksizin aylık bağlama oranlarının düzeltilmesi, aylığa esas
kazancın yeniden belirlenerek gelişmeden kaynaklı kayıpların giderilmesi ve yeniden asgari
emekli aylığı sisteminin getirilmesi ve emeklilerin geçmişe yönelik kayıplarının telafi
edilmesi gerekmektedir. Bu da yetmez. Emeklilere haklarını savunabilmeleri için örgütlenme
haklarının acilen tanınması gerekmektedir. Emeklilik yıllarca primini ücretlerinden ödemiş
olan kişilerin anayasal bir hakkıdır. Emekli aylıkları da bu hak çerçevesinde devletin ödemesi
gereken bir gelirdir. Bu gelir de insan onuruna yakışır bir düzeyde olmak zorundadır.