Sanayici sigortacı bulamıyor…

Sanayici

sigortacı

bulamıyor…

 

Necdet Buluz

 

Sigorta şirketleri zam üzerine zam yapıyor. Görünen şu:

Sigortacılar risk almaya yanaşmıyor. Aynı durum sağlık ve trafik sigortasında da yaşanıyor. Sanayici ise sigortacı bulmakta zorlanıyor.

Sigortaları pahalı bulanların çoğu araçlarına kasko yaptırmıyor. Trafikteki araçların çoğunda kasko sigortası bulunmuyor. Sağlık sigortasından vaz geçenlerin sayısında da azalma var.

Kaskoya “evet”, trafik sigortasına “hayır” Türkiye’de faaliyet gösteren sigorta şirketleri böyle bir yaklaşım içinde. Çoğu zaten yabancı sermayenin elinde. Çünkü trafik sigortasında üst limit var, kaskoda yok. Kasko ücretleri yüksek.

Sigorta şirketleri hayat ve sağlık sigortalarını da çok seviyor. Ama sıra fabrikaları sigortalamaya gelince yan çiziyorlar.

İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından geçtiğimiz Perşembe günü Bomonti Hilton Otel’de düzenlenen “Türkiye’de Sanayinin Sigortalanması ve Çözüm Önerileri” konulu toplantı tam da bu konuya odaklandı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, yaptığı konuşmada, sanayi sektöründe sigortacılık anlayışının sadece hasar ve kaybın ortaya çıktığı durumlarda değil, tüm iş süreçlerinde başvurulacak bir güvence mekanizması haline dönüştürülmesi gerektiğini söyledi.

İSO Başkanı Erdal Bahçıvan ise üretim hayatının aktörleri olarak çok sayıda zorlukla mücadele ettiklerini belirterek, şunları söyledi:

“Son günlerde sigorta alanında da ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalıyoruz. Elbette paydaşımız sigorta sektörünün de risk ve sorunları var. Ama şunu hiç unutmayalım ki: ‘Üretim hayatı ekonominin kalbidir.’ Bu sebeple üretimdeki tekleme sadece biz sanayiciler için değil herkes için ciddi olumsuz sonuçlar yaratır. Başta kimya, boya, plastik, kâğıt gibi sektörlerde olmak üzere sigorta şirketlerinin sanayi tesislerini sigortalamaktan kaçınmaları, çok yüksek primler talep etmeleri veya teminat vermek istememeleri gibi durumlarla sıklıkla karşılaşıyorduk. 2024 yılıyla birlikte sigorta yenilemelerin başlamasıyla bahsettiğim sorunlar daha da gün yüzüne çıkmış durumda. Elbette bunun bir nedeni uzunca bir süredir bizimle olan yüksek enflasyon ortamı. Zira enflasyonla beraber gerek işletme gerekse de hasar maliyetlerinde görülen artışların, sigorta primlerine de kaçınılmaz olarak yansıdığının farkındayız. Öte yandan enflasyonist dönem uzadıkça fiyat algısında yaşanan bozulmanın, bu örnekte de istismara, fırsatçılığa açık bir ortam yarattığını görüyoruz. Nitekim sanayicilerimiz kimi sigorta şirketlerinin enflasyon oranlarının çok üzerinde, ölçüsüz düzeylerde fiyatlar belirleme konusunda şikâyetlerini iletiyorlar. Türk sanayisi maalesef giderek büyüyen bir sigortasızlaşma riski ile karşı karşıya.”

Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) Başkanı Davut Menteş, etkinlik kapsamında düzenlenen panelde yaptığı konuşmada, Erdal Bahçıvan’ı haklı çıkaran ifadeler kullandı. Sigortalanabilir bir tesisin sigorta yaptıramamasından söz etmenin mümkün olmadığını savunan Menteş, “Ama trend maalesef negatif. Bugün yeterli tedbirleri almazsak seviye oraya da gidebilir. Dolayısıyla bugün tedbirleri konuşmak için ve bir an önce hayata geçirmek için acele etmemiz gereken zaman” şeklinde konuştu. Küresel reasürans (yeniden sigortalama) pazarında felaketlerin artışına bağlı olarak yaşanan bir arz daralmasına dikkat çeken Menteş, Türkiye pazarına mahsus deprem gibi birtakım negatif, ayrıştırma gerektirecek faktörlerin de olduğunu belirtti. Belkide her fabrika yangını, sigortacılarla fabrikatörlerin arasını açıyordur. Çünkü Türkiye’de fabrika yangınları çok yaygın. Türkiye Sigortalar Birliği (TSB) Başkan Yardımcısı Ahmet Yaşar 6 Şubat 2023 Pazarcık ve Elbistan depremlerinde 103 milyar dolarlık bir ekonomik hasarın söz konusu olduğunu belirterek, bunun 5 milyar dolarlık kısmının sigortalı hasar olarak gerçekleştiğini söyledi. Bu 5 milyar doları sigorta şirketlerinin ödediğine işaret eden Yaşar, “Dünyada geçen sene 380 milyar dolarlık doğal afet hasarı gerçekleşti. Bunu 118 milyar doları sigortalı hasar. Oysa ki 380 milyar doların 103 miyar doları Türkiye’de gerçekleşti. Bizim ekonomik hasarı karşılama oranımız yüzde 5’lerde kalırken dünyada bu oran yüzde 30’lar civarında” diye konuştu.