”Türkiye’nin 3 milyar euro’ya toplama kampına dönmesini kabul etmiyoruz”

CHP lideri Kılıçdaroğlu, grup toplantısında yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisiyle ilgili sözlerine sert yanıt verdi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu.

Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Temel sorunlarımızdan birisi dış politikamız. Türkiye şu anda bir duvara sırtını yaslayacak pozisyonda değil. Defalarca doğru yolcu göstermemize karşı, biz bildiğimizi okuruz dediler.

Bu kadar ağır bir yenilgiyi biz içimize sindiremiyoruz. Cenevre’de görüşmeler devam ediliyor. Bizim önerilerimiz Cenevre’de görüşülüyor. Çatışmasızlık ve demokrasinin gelmesi. Bizim baştan bu yana söylediğimiz şey.

Türkmenleri de masaya oturtabilirlerse Suriye sorununun çözümünde kesinlikle destek oluruz. Sayın Davutoğlu’na şunu söylemek istiyorum, sakın bir daha ağzına kırmızı çizgiler lafını alma.

Sen kırmızı çizgi diyorsun, tam tersi oluyor. PYD Fırat’ın batısına geçemez dedin geçti. PYD masaya oturmayacak diye davet ettiler, şimdi direniyorsun. Nedir bu tablo? Siz Salih Müslim’i hangi gerekçeyle Türkiye’ye davet ettiniz? Şimdi terörist diyorsunuz. Senin lafın, politikan havada kalmıyor mu?

İtibarı kaybolan bir Türkiye ile karşı karşıyayız. Biz ülkemizi ve bölgemizi seviyoruz. Bütün insanlarla barış içinde yaşamak istiyoruz. Türkmenleri masaya oturtmazsanız bunun hesabını bu millete vereceksiniz.

Öyle garip tablolar var ki. Bir ülkenin başbakanı yurtdışına gidiyor ve ana muhalefet partisini şikayet ediyor. Gidip yurtdışında CHP’yi şikayet ettiğinde eline ne geçecek. Hem de doğru söylemeyerek. Merkel ile basın toplantısı düzenliyor, muhalefet partisi Suriyeli göçmenleri göndereceğiz diye propaganda yaptı diyor.

Yalan söylemek bir ülkenin başbakanına yakışmaz. Biz Suriye’de barışı sağlayacağız ve sonra Suriyelileri kendi ülkelerine göndereceğiz. Kaldı ki ben yurdışına gittiğimde Türkiye’yi mülteci konusunda suçlayamazsınız, elinden geleni yaptı dedim. Sorun ilk ortaya çıktğında sesiniz çıkmadı dedim. Benim söylediklerimi söyleyemiyor orada kalkıp Türkiye’yi suçluyor. Türkiye’nin 3 milyar euro’ya toplama kampına dönmesini kabul etmiyoruz.

Sayın Erdoğan ile aramızda bir tartışma var. Her işte bir hayır vardır derler, bu işte de bir hayır var. Türkiye’nin içinde bulunduğu çürümüşlüğü anlatmak için bir fırsatımız oldu. Türkiye şu anda ciddi bir çürümüşlük içinde, ahlaki çöküntü içinde. 13 yıldır bunlar ülkeyi yönetiyor. Toplumdaki çürümüşlüğü çıkıp ortaya koyan olmadı.

Ben namustan ahlaktan söz etmeyim de kim söz etsin. Oturdunuz yemin ettiniz, ben etmedim sen ettin. Sen cumhurbaşkanısın. Millete örnek olacaksın, yaşam tarzın, konuşmanla örnek olacaksın. Sen örnek oldun da biz sana saygısızlık mı yaptık? Birisinin sana ahlakı namusu ve şerefi hatırlatması lazım. Biz yapmazsak kim yapacak. Gazeteler yazamıyor korkudan.

Ben kanuna uymam, vatandaş neden uyuyor o zaman. Liderlerin görevi vardır. Topluma örnek olmak zorundadırlar. Siyasetin temeli ahlaksa ahlaksızlık yapana ceza vereceksin.

Bir ülkenin cumhurbaşkanı ettiği yemine sadık kalmazsa topluma örnek olamaz. Din iman edebiyatı yaptılar. Hangi inançta ahlak çöp sepetine atılmıştır. Sayın Erdoğan muhtarlar toplantısında bir konuşma yapıyor; “Aslında bu zatın asıl karın ağrısını ortaya dökerim ama bunları konuşmaktan hicap duyuyorum” diyor. Ben de söyledim nedir bu karın ağrısı öğrenelim dedim. Benim çok şükür bir sorunum yok.

Bütün vatandaşlarıma sesleniyorum. Konuşurken dikkatli bir üslup takip ediyorum. “Ananı da al git, artislik yapma” diyen o. “Niye kaçıyorsun İsrail dölü” diyen o. “Gavur İzmir” söyleyen ben değilim, o. Cumhurun başkanı olan kişi böyle konuşursa ne olacak? Bunları söylüyor ama sonra benim terbiyem müsaade etmediği için ben ona cevap vermiyorum diyor. Ya terbiyen müsaade etseydi ne olacaktı bu memleketin hali.

O kadar çok yalan söylüyor ki. Benimle ilgili SSK’yı batırdı diye bir yalan var. Müfettişleri seferber ettiler ama bir şey bulamadılar. Ben kul hakkı yemem ama sen yersin.

Onun karın ağrısını biliyorum diyor ama açıklamadı. Biraz daha konuşursak belki açıklar. Ey diktatör bozuntusu benim karnım ağrımıyor. Benim yüreğim ağrıyor. Ülkemin bir bölgesi Suriyelileşti. Yerle bir oldu. Yüz binlerce insan evini terk etti. Komşularımızla ilişkilerimiz bozuldu, sınırlarımız kevgire döndü. Hukukun yok edilmesi yüreğimi ağrıtıyor. Cepheleşmiş bir Türkiye’ye tanık olmak benim yüreğimi ağrıtıyor.

Ben bu diktatör bozuntusunun yüreği olmadığını biliyorum. Yüreği işkembesine indiği için bunda yürek yok. Bir insanın yüreği işkembesine indiyse bu insandan ülkesine hayır gelmez.

Sen benim rakibim olmazsın diyor, doğru ben senin rakibin olamam. Çünkü sende işkembe bende yürek var. Şunu kabul edelim. Bir ülkenin cumhurbaşkanı böyle eleştirilmemeli. Ama hakediyorsa eleştirmek zorundayım.”