Turizmdeki durgunluk işsizliği de artıracak…

Turizmdeki durgunluk işsizliği de

artıracak…

Necdet SİVASLI

Türk turizmi gerçek anlamda can çekişiyor. Sektör temsilcileri konu ile ilgili yaptıkları açıklamalarda turizmdeki durgunluğun sadece Rusya ile olan krizi bağlamıyor. Türkiye’deki terör olaylarının ve Güneydoğu’daki çatışmaların, Suriye’deki belirsizliğin de Türk turizmini olumsuz etkilediğini söylüyorlar.

Alınan tüm önlemlere, devletin verdiği bazı desteklere rağmen turizmde beklenen canlanmanın olmadığını ve içinde bulunduğumuz sezonunun da büyük bir durgunluk içinde geçeceğine dikkat çekiliyor.

Geçenlerde konu ile ilgili yazdığımız bir yazıda 1600 otelin satışa çıkarıldığını, bazı otellerin ise kapandığına değinmiştik.

Şimdi asıl sorunlardan biri de turizmde istihdam edilen ve en azından sezonluk da olsa bu sektörün işsizlere iş kapısı olan turizmdeki bu durgunluğun işsizliği de artıracağıdır. Bu konudaki endişeler de giderek artıyor.

Yapılan açıklamalarda turizm sektöründe sezonluk çalışanların sayısının 500 binin üzerinde olduğu ifade ediliyor. Küçülmeyi düşünen, kapılarına kilit vuran ve otellerini satılığa çıkaranlar sektörde en az 300-350 kişinin işsiz kalabileceği görüşündeler.

Akdeniz Turistik Otel İşletmecileri Birliği (AKTOB) Başkanı Yusuf Hacısüleyman, yaptığı açıklamada bakınız neler söylüyor:

“Şu günlerde işe davet etmemiz gereken çalışma arkadaşlarımızın çoğunu işe davet edemiyoruz. İstihdam sadece insanların iş bulması ile ilgili değil, aynı zamanda sosyal konumuyla ilgili. Bu nedenle Turizm, Ekonomi ve diğer bakanlıklardaki tüm dosyalarımızda, müracaatlarımızda muhakkak istihdama yönelik bir paketin çıkması gerektiğini hep vurguladık. İstihdamla ilgili paketimizi 3 aydır ısrarla dillendirmemize rağmen bir adım atılmamış olmasından üzüntülerimi ifade etmek istiyorum. Şu anda turizm sezonu açıldı ama bakıyoruz ki askıdaki personelimiz henüz çağrılmadı. Sosyal barış ancak bir şehirde herkesin mutlu olması ile sağlanabilir. Yüzde yüz mutluluğu veremeyiz ama temel şartları sağlamak bütün toplumun görevi olmalı. Çalışanlarımızın geçen yılda konut, tüketici gibi kredi ve kredi kartı borçları tüm bunlar bu sezon iş bulamayacak insanları düşündürdüğü kadar bizleri de düşündürüyor.”

Hacısüleyman’ın bu açıklamaları turizm sektöründeki çok önemli bir sorunu ortaya koyuyor. Bu durum, sektörde iş bulamayanları çok sıkıntıya sokacak. Kaldı ki, Türkiye’deki işsizleri de artırmış olacak.

Sorun sadece yatak sorunu olmaktan çıkıyor.

Turizm sektörüne destek veren yan kuruluşlar ve esnafın da bu krizden olumsuz şekilde etkileneceğini görmekteyiz. Özellikle Rusya’dan turistin kesilmesi, terör nedeni ile ülkemize gelmekten vaz geçenlerin sayısının artması, turizmden geçimini sağlayan esnafı da zora sokacaktır.

Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal bu yıl turist sayısında yüzde 20’lik gerilemeyle sezonun kapanacağını söylüyor. Rus turist sayısının 4,5 milyondan 2,5 milyona gerileyeceğinin tahmin edildiğini de sözlerine ekliyor. Her ne kadar iyimser bir hava olarak görülüyorsa da ortadaki rakamların ciddi olduğunu görmekteyiz. Sadece Rusya’dan 2 milyon turistin gelmemesi küçümsenebilir mi?

Turizm üretim sektörünün lokomotifi olarak da değerlendirilmelidir.

(AKTOB) Başkanı Yusuf Hacısüleyman, bakınız bu konuda neler söylüyor kendisini dinleyelim:

“Bu yıl turizmde 4-4,5 milyon kişi kayıp beklentimiz var. Bu da 10 milyar dolarlık bir kayıp anlamına geliyor. Turizm 60’a yakın sektöre kaynak sağlıyor. Bu durgunluk bu sektörleri de vuracak. Dolayısı ile konu Türkiye’nin her ilini ilgilendirmektedir. Üretim sektörünün de lokomotifiyiz. Çünkü biz yerli malı tüketiyoruz. İthalat payımız sadece % 6’dır. Yediğimiz yemekten, tabağımızın markasına kadar yerli malı kullanıyoruz. 28 milyarlık turizm gelirinin mümkün olduğunca az kayıpla kapatılması gerekiyor. Yurt dışındaki her görüşmemizde ülkemizin imajı ile ilgili bazı sorunların var olduğunu görüyoruz. Bu kötü imajın silinip, Türkiye’nin yeniden eski günlerine dönmesi için elbirliği ile çalışmamız gerekiyor. Hepimiz bu geminin içindeyiz ve gemi batarsa zararı hepimiz ödemek durumunda kalırız.”

Nereden bakılacak olursa olsun oteller bir tüketim merkezi olarak değerlendirilmelidir. Bu konuda üstad Güngör Uras bir yazısında şu rakamlarla gerçekleri ortaya koymuş, sizlerle paylaşalım:

“Antalya gibi kıyı bölgesindeki turistik otellerde yılda 322 bin yumurta, bin kilogram sucuk, 3064 kilo corn-fleks, 20 bin kilo peynir, 130 bin kilo sıkma portakal, 5 bin kilo armut, 5 bin kilo çilek, 12 bin kilo elma, 51 bin kilo karpuz, 22 bin kilo kavun, 14 bin kilo muz, 7 bin 902 kilo şeftali, 16 bin 959 kilo havuç, 17 bin kilo limon, 35 bin kilo patates, 25 bin adet sigara böreği, 32 bin kilo yoğurt, 24 bin kilo çerez, 251 bin kilo çay, 57 bin kilo kahve, 41 bin kilo un, 9 bin kilo dondurma tüketiliyor. Sahillerdeki turistik tesislerde konaklayan turistler 5 yıldızlı bir tesiste, turistler bir yıl içinde 285 bin litre bira, 75 bin litre votka, 73 bin litre rakı, 100 bin litre likör, 59 bin litre viski tüketiyor. Sahillerdeki 5 yıldızlı bir otelde yıl içinde 15 bin adet (20’lik paket) peçete, 98 bin adet tuvalet kâğıdı, 23 bin adet şampuan, 14 bin adet kolonyalı mendil, 5 bin adet ampul, 58 bin ton havuz kimyasalları, 5 bin metre küp LNG (doğal gaz), 59 bin kg LPG (dökme gaz) harcaması yapılıyor.”

necdetbuluz@gmail.com

www.facebook.com/necdet.buluz