PKK, artık “küresel tehdit” haline geldi…

PKK, artık “küresel tehdit”

haline geldi…

Necdet Buluz

Terör konusunu bugün iki pencereden değerlendirmek istiyoruz:

Birincisi, PKK terörü artık “küresel tehdit” haline gelmiş bulunuyor. Nasıl mı, buna bakalım:

Suriye’de Amerika’nın “müttefikimiz” dediği ve bizim “PKK’nın Suriye uzantısı” gördüğümüz PYD, artık karşımızda küresel bir güç olarak duruyor. 1980’li yıllarda Kuzey Irak’ta varlığını oturtan, şimdi ise PYD ile ortak çalışan PKK sınırlarını da genişletmiştir.

PYD şemsiyesi altında PKK’nın sonunu getirmek şu ortamda mümkün değildir. Çünkü başta Amerika ve Rusya olmak üzere AB ülkeleri de PYD ile sıkı ilişkiler içindeler ve her türlü desteği görüyorlar.

Rusya, PYD’ ye siyasi büro açtırdı. PYD’nin Avrupa’nın birçok yerinde büroları var. Açıkça korunuyorlar. PKK konusu ulusal mesele olmaktan çıkıp, küresel hale gelmiş durumda. Bu da Türkiye’nin artık küresel tehdit altında olduğunu gösteriyor. Konuya artık at gözlüğü ile bakmanın yanlış olacağını özellikle vurgulayalım.

PKK ile mücadelede aslında dünyanın küresel güçlerine karşı mücadele veriyoruz. PKK’yı PYD şemsiyesi altında Türkiye’ye karşı kullanıyorlar. Suriye’de, Türkiye’de ve bölgede “vekâlet savaşı” PKK ile sürdürülüyor.

Türkiye’nin bugün en büyük sorunu terördür. Can ve mal güvenliğinin sağlanması konusu ön plandadır.

Şimdi konunun ikinci boyutuna bakalım:

En son İstanbul Vezneciler’deki bombalı saldırı, güvenlik güçlerinden çok büyük darbe yemiş olan PKK’nın tek başına başarabileceği bir eylem midir? Son derece ustalıkla ve hesaplarla yapılmış, profesyonelce uygulanmış olan bu eylemde küresel güçlerin istihbarat birimlerinin parmağını olabileceğini görmemek mümkün müdür?

Nitekim daha önce de yine terör örgütlerince gerçekleştirilen diğer bombalı saldırıların arkasında da küresel güçlerin istihbarat servislerinin var olabileceği ihtimalleri hep görülmüş ve konuşulmuştur.

Dış destek olmadan, bir terör örgütünün bu kadar ayakta kalabilmesi, böylesine planlı eylemleri yapması mümkün değildir. Kaldı ki, yanı başımızdaki bir başka tehdit ve terör örgütü IŞİD’da pusuda bekliyor.

Konuyu bu açılardan değerlendirdiğimizde artık PKK terör örgütünün “küresel bir tehdit” haline dönüştüğünü de görebilmekteyiz.

O halde mücadele şekli de değişmelidir.

Her ülkeye posta koymakla, çeşitli tehditler savurmakla, yanlış politikalarda ısrarcı olmakla bu terör belasından kurtulmamız kolay olmayacaktır. Muhalefeti ile sivil toplum kuruluşları ve diğer sektörle terörle mücadele konusunda ortak hedefler oluşturup, “nereden yanlış yapıyoruz?” sorusuna da yanıt bularak terörle mücadelede kendimizi yenilemek durumundayız.

Sürekli şehit veriyoruz. Sürekli gerginlik yaşamaktayız. Şehit cenazelerinde özellikle ana muhalefet partisi CHP Genel Başkanı’nın provokatörlerce yuhalandığını izliyoruz. Gerginlik, tehdit ve can güvenliğinin giderek azaldığı bir ortama doğru sürüklenmekteyiz. Bu gerginlik, bu tedirginlik ve bu ayrışma ile terörün üstesinden gelmek kolay olabilir mi?

Öncelikle birlik ve bütünlük sağlamak, tüm muhalefet partileri ile iktidar partisinin bir araya gelerek terörle mücadele konusunda ortak hareket etmelerinin sağlanması gerekiyor. Bunu defalarca söyledik, bugün yineleyelim.

Türkiye’yi boğmak istiyorlar, bunu bütün çıplaklığı ile artık görüyoruz. Böylesine bir ortamda ayrışmadan çok birleşme, düşmandan çok dost edinme, suçlamalardan çok çözüm bulma noktalarına yönelmemiz gerekiyor. Asıl sorunlardan uzaklaşmak, bizi daha da derin çukurların içine sürükleyebilir ve yarınlar da artık geç olabilir, bundan son derece endişe duymaktayız.

Ülkemizde can ve mal güvenliğinin olmadığı izlenimi veriliyor. Yaşanan olayların dış dünyadaki yansımaları bunu gösteriyor. Bugün, turizmin göz bebeği olan ülkemize bu nedenle yabancı turist gelmiyor. Turizm ile ilgili daha önce yazdığımız yazılarda bu konulara enine boyuna değinmiştik.

Ülkemizde ikamet eden yabancıların mal ve mülklerini satarak ülkelerine dönmeye başlamış olmaları da ayrıca tartışılması gereken bir başka konudur.

Her taraftan vurgun yiyoruz. Dost olarak sarılabileceğimiz, ilişkilerimizi seviyeli biçimde sürdüreceğimiz tek bir ülke bile kalmadı. Her geçen gün sıkıntılarımız daha da büyüyor. Bütün bu olumsuzluklar ekonomik sıkıntılara da neden olmaya başladı. Piyasalarda dal kıpırdamıyor.

Ülkemiz dış güçlerin tehdidi altında. Bunun nedenleri de var. Bugünlere nasıl sürüklendik, bundan sonra daha neler yaşayabiliriz? Bir yerlerde yanlışlar mı yapıyoruz? Kendimizi de sorgulamamız gerekmiyor mu?

Alınan tüm önlemlere, yapılan kahramanca mücadelelere, verilen onca şehitlere rağmen terör hala devam ediyor ve bizi tam içimizden vurabiliyorsa buraya bir nokta koymak gerekmektedir.

Konu ile ilgili daha ayrıntılı yazı, bir sonraya.

necdetbuluz@gmail.com

www.facebook.com/necdet.buluz