Artık Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak…

TÜRKİYE Büyük Millet Meclisi’nin bombalandığı, Genelkurmay Başkanı’nın Özel Kalem Müdürü ve Koruması tarafından rehin alındığı, Askerle Polisin birbirine silah çektiği, suçsuz ve masum yüzlerce insanların öldüğü, daha önce gördüğümüz ve yaşadığımız 3 Askeri darbede bile örneğini hiç görmediğimiz, hiç yaşamadığımız, bir daha da yaşamayı asla dilemeyeceğimiz korkunç kabus gibi bir geceden çıktık…

Türkiye’nin nasıl bir uçurumun kıyısında yaşadığını endişe ve dehşet içinde hep birlikte gördük.
Çok şükür, bu korkunç belayı atlattık, atlatmasına ama, bu belayı atlatmanın bundan sonra da bu ve buna benzer belalar yaşamayacağımız anlamına gelmeyeceğinin garantisini de henüz sağlayabilmiş değiliz.

Aksine 15 Temmuz gecesinden hemen sonra şapkamızı önümüze koyup biz nerede ya da nerelerde hata yaptık diye düşünmek ve bunları bir an önce uygulamaya geçirmek yerine; adeta darbeye tek başına karşı gelmiş bir kahraman edasıyla halkı sokaklara inip demokrasiye sahip çıkmaya çağırdık.

Tabii ki halkın demokrasiye sahip çıkmasını istemek çok ama çok güzel bir davranış. Ama asıl demokrasiyi yaşatacak ve yüceltecek kurumlara sahip çıkmak bizi yönetenlerin asli görevleri değil mi?

Bu tür dehşet verici olayları yeniden yaşamamamız için neler yapmamız gerektiğini de ciddiyetle ve aciliyetle konuşmamız gerekmiyor mu?

Son yıllarda Devletin içinde yapılandığını sürekli dile getirdiğiniz bir örgütün bu denli pervasız ve sorumsuzca yaptığı bu vatan hainliği karşısında nasıl böylesine rahat at oynatmasına imkan tanıyabildiniz. Hem de düşman en yakınınızda ve burnunuzun dibinde olduğu halde…

Tamam olayın sıcaklığı ve vahameti toplumun içinde bulunduğu korku ve endişe ortamı belki bugün için bunların konuşulmasını erken kılabilir. Ama 2016 yılında bile ismi ve cismi ne olursa olsun, kim ya da kimler, hangi hainler yaparsa yapsın veya yaptırsın, böyle adi ve kanlı bir darbe girişimini meşru kılabilir mi? Haklı çıkartabilir mi? Asla ve katiyetle.

Ama yine de fazla zafer sarhoşluğuna kapılmadan ve toplumun masum ve suçsuz insanlarını da rencide etmeden, kurunun yanında yaş ta yanar yanlışına düşmeden gerçek demokrasi düşmanlarını ve vatan hainlerini ortaya çıkarıp gerekli en ağır cezayı vermekte yine bu Devletin öncelikli görevi olmalıdır.

Kimse ama hiç kimse 15 Temmuz gecesi yaşadığımız ve bir daha asla yaşamak istemeyeceğimiz bu darbe girişimden sonra kendine siyasi ikbal çıkarmanın peşine daha şimdiden düşmemelidir….

Artık sanırız bundan sonra HİÇ BİR ŞEY ESKİSİ GİBİ olmayacaktır… Ender YOLDAR