”Türkiye gelişmiş ülkelere göre hayvan hakları konusunda yetersiz.”

Türkiye’de sokak hayvanları dahil her türlü yabani hayvan ve deniz hayvanı Türkiye Cumhuriyeti Medeni Hukuku gereğince Eşya Kanunu kapsamında değerlendiriliyor. Bu sebeple hayvanlara yönelik yapılan her türlü suç, kanun yetersizliğinden neredeyse cezasız denilebilecek bir şekilde sonuçlanıyor.
Ülkemizde yaşayan birçok vatandaşın, hayvanların belli kanunlar çerçevesinde haklarının korunduğunu düşünse bile, Türkiye gelişmiş ülkelere göre hayvan hakları konusunda yetersiz. İnsan merkezli hukuk anlayışı geldiğimiz bu çağda çoktan terk edilmişken, TBMM’de hayvan haklarına yönelik gerçekçi bir yasa tasarısı bile henüz tartışılmış bile değil. Hal böyle olunca birçok hukukçu, hayvanlara yönelik açılan davalarda ne yapacaklarını şaşırıyor ve birçoğu adaletin eksik işleyişinden yakınıyor.
Ülkemizde bir hayvana kötü muamelede bulunmak, en temel hakkı olan yaşam hakkını elinden almak, 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu kapsamında değerlendiriliyor. Buna göre bir hayvana eziyet ederek canına kasteden kişi, hapis cezasıyla yargılanamıyor.
Ne yapılmalı?
Yapılması gereken en mühim şey derneklerin ve eksikliklerin bilincinde olan vatandaşların halkı bilgilendirerek imza kampanyaları, sosyal sorumluluk projeleri, basın yayın organlarını kullanarak kendilerini TBMM’ye duyurmaları, yasaların daha caydırıcı bir hale getirilip en nihayetinde insan odaklı bir hukuk sisteminden uzaklaşmalarını istenmelidir.
Bunun da en kısa ve doğru yolu, Türk Ceza Kanununa madde ekleyerek; Sahipli veya sahipsiz bir hayvanı; döven, tecavüz eden, işkence ve hunharca hisle zalimce fiiller uygulayarak eziyet eden, yaralayan veya ölümüne sebep olan kimsenin, hapis cezasıyla cezalandırılmasını sağlamaktır.
Dünyaya tek başımıza sahip olmadığımız hatırlanmalı, var olan her canlıya saygı duyulan bir sistem kurulmalı, savcı ve hakimlere hak ettiği yetki verilmeli, hapis cezaları uygulanmalı, hayvan sevgisi çocukluk çağından itibaren verilmeli ve okullarda ders olarak okutulmalı, gençliğe yatırım yapılmalıdır. Dünyaya ve içerisinde yaşayan her canlıya saygı duyacak bir neslin çok daha yenilikçi yasalar çıkaracağından emin olunmalıdır.
Günümüz için hızlı bir çözüm ise; ilçe sınırları içerisinde kurulması mecburi bakım evleri, yasada düzenlendiği şekli ile iyileştirilmeli ve denetlenmeli, sokakta yaşayan hayvanların yaşam şartlarının iyileştirmesine yönelik harekete geçilmeli ve belediyelerce besleme noktaları oluşturulmalı ve binaların önünde en az bir tane barınmaları için kulübelerin bulundurulması zorunluluğu getirilmeli.
Sokakta yaşayan dostlarımızın tıpkı çocuklarımız gibi korunması gerektiği konusunda halkımızı bilinçlendirmeye yönelik eğitici çalışmaların yapılması gerekliliği de unutulmamalıdır.
Biz insanlar onların koruyucularıyız bunu unutmayalım!