HAYAT PINARI

HAYAT PINARI YAHYA AKSOY
Çocukluğumun geçtiği Oğulcuk köyümüzde İlkokula yakın “Hayat çeşmesi” vardı. Büyük musluktan gürleyerek akan suyu ile kurda- kuşa,taşa- toprağa,canlıya -cansıza, atı veya eşeği ile gelen yorgun yolcuya ve binek hayvanlarına hayat verirdi. Hayat çeşmesi taşında ilk yapılışında şunlar yazılı idi:
“Asırların derin uykusundan uyanan bu çeşme ,Oğulcuk Köyüne hayat verecek”
Bütün köy çeşmelerine sembol olarak değerlendirdiğim “hayat çeşmesi,” insanlara ve bağa-bahçeye yetmiş yıldır can suyu vermekte…
Köyün dört yanında çeşmeler vardı. Batı girişinde halkın deyişi ile “İhtiyar pınarı, güney girişinde “Ahmet pınarı”,doğusunda ” öküz pınarı”, köyün ortasında ” hayat pınarı” ve diğer pınarlar, gelen geçene can suyu verir, elini yüzü yıkayan insanlar çeşme başında biraz konaklar ve serinleyerek yorgunluk atarlardı.Ayrıca koyun ve kuzuların yaz sıcağında köy yakınlarında dinlendikleri yerde(arkaç) su ihtiyaçlarını giderdikleri “çardağın pınarı” vardı.Koyunlar ve kuzular, yaz sıcaklarında hayat suyunu içerler ve yakınlarında bulunan hayat ağaçlarının gölgesinde dinlenerek serinlerlerdi.
Hayır sever insanlar ellerindeki üç beş kuruşlarını çobanlar ve sürüleri ile kırlarda yaşayan tüm canlılar su içsinler diye köy çevresinde bulunan su kaynaklarına harcayarak bu çeşmelerin yapımına katkı sağlarlardı.Buralardan yaban kuşları ve keklikler sabahları su içerler ve o tatlı nağmeli ötüşleri ile köy halkını selamlarlardı.
Çeşmeler büyük ölçüde kurudu. Kimileri de serçe parmak kadar damla damla akmakta.Halkımız , “sular ne zaman çoğalacak diye” dert yanmakta. Bir yandan terkos kuyularına su sağlayan kaynaklar da çok yetersiz hale gelmekte.Susuz hayat olamayacağına göre, gelecekte su kaynakları daha da önem kazanacak.Çareler düşünülecek …Yeryüzünün büyük bölümü sularla kaplı. Su ve toprak yaşamın iki temel öğesi. Efsaneler,destanlar, masallar, atasözleri,öyküler, türküler ve şarkılar su ve toprak üzerine kurulmuştur.
Çeşmelerle ilgili anılar, çeşme başı sohbetleri ,maniler, öyküler ve türküler halk kültürüne ve yaşam felsefesine ışık tutarlar.
Çeşme başın sohbetlerinde iyi niyet çerçevesinde gelin-kaynana dedikoduları da yer alır ve manilere yansır: ” Kaynanayı nitmeli /Kaynar kazana atmalı/Yandım anam dedikçe / Altına odun atmalı.”
Gençler, suyun mutluluk, huzur kaynağı ve en iyi haberci olduğuna inanarak ,gürül gürül akan çeşme suları başında coşan ve su gibi akan duygularını, birbirlerine olan sevgilerini manilere aktarırlar:
“Üşüdü gül üşüdü/Kar yağdı gül üşüdü/ Bir güldün aklım aldın/O nasıl gülüşüdü.”
Çeşmelerin üzerine düşülen sözler de derin felsefe içerir. Çok şey anlatırlar:
“Bu çeşme ne güzelmiş, su içecek tası yok, kırma insan kalbini yapacak ustası yok!…”
Kırsal alanda dağ yamaçlarında bulunan su kaynakları , su boruları ile köy meydanına getirilir ve bir oluktan gürleyerek akarak insanlara, kurda, kuşa, hayvanlara ve bahçelere hayat verdiği için, çeşmelerin ön yüzüne “HAYAT PINARI- HAYAT ÇEŞMESİ” yazılır.
İnsanı en yüce bir değer olarak gören ve bilgi pınarının kaynağı olarak değerlendirilen Hacı Bektaş Velî ‘ye ,Alevi- Bektaşi kültüründe “SER ÇEŞME” denmektedir.
Yunus emre bir şiirinde şöyle demekte : “Ab-ı Hayatun çeşmesi âşıklarun visâlidür /Sohbeti ışkıla ider susamışları yakmağa…”
Ünlü şair Cahit Külebi, Kop ağı tepesindeki çeşmeyi dizelerine aktarır:
“…Kop Dağı’nda bir çeşme var/ Serçe parmak kalınlığında suyu/ Haram etmiş gece gündüz uykuyu/ Akar da akar…””
Karacaoğlan bir gün su içmek için çeşme başına varır. Çeşme başında ellerinde su bakraçları ile kümelenmişler sohbet etmekteler. İçlerinden birisi: “amca gel suyunu iç ” diye seslenir:”…Çeşme başında bir kız bana amca dedi…” diye şiirine aktarır.
Çeşme başı,söğüt altı,duvar dibi,pazar yeri ve köy odası sohbetleri halk kültürümüzün söz , gönül ve kültür zenginliğidir.
Âşık sefil Selimî , “Can Pınarından” şiirinde , halk edenle, halk arasındaki anlamlı bağı şöyle dile getirmiş :
“Hayat çeşmesinden, can pınarından/ Damla damla, pırıl pırıl akan O /Altı cihetinden, dört kenarından/ Enginlere yükseklere bakan O/… Ey Sefil Selimî,ondaki odur/ Ya öyleyse sendeki nedir/ O bir halk edendir, bendeki sudur/ Suları sel edip bentler yıkan O .”
Şair Şevki Akar, Yaşam ve su ilişkisini “SUSUZ YILLAR ” şiirlerine aktarmış: “… Suyu kuyuda gördüm/Benim göllerim yoktu/ Kuğuları bilmezdim/Göklerimi sığırcıklar süslerdi./Benim göllerim yoktu/ Kıraç topraklara bırakılmış gibiydim/Sam rüzgârı ölümüne eserdi/ Mutluluğum arpa boyu/Sevinçlerim kaçamaktı…”
Yurdumuzun dört bir yanında tarihi çeşmeler üzerlerinde tarihi sözlerle geçmişe tanıklık ederler. “Ne saray isterim,ne başıma taç/ Gönlüm bir avuç suya muhtaç.” Can pınarları toprağın bağrından fışkıran suları alır, doğaya, insana ve tüm canlı -cansız her şeye ulaştırırlar.
“… Suyu kuyuda gördüm/Benim göllerim yoktu/ Kuğuları bilmezdim/Göklerimi sığırcıklar süslerdi./Benim göllerim yoktu/ Kıraç topraklara bırakılmış gibiydim/Sam rüzgârı ölümüne eserdi/ Mutluluğum arpa boyu/Sevinçlerim kaçamaktı…”
Yurdumuzun dört bir yanında tarihi çeşmeler üzerlerinde tarihi sözlerle geçmişe tanıklık ederler. “Ne saray isterim,ne başıma taç/ Gönlüm bir avuç suya muhtaç.” Can pınarları toprağın bağrından fışkıran suları alır, doğaya, insana ve tüm canlı -cansız her şeye ulaştırırlar.
Ne yazık ki ülkemizde yer altı kaynaklarının yanlış kullanımı sonucunda cana can katan can pınarlar , hayat çeşmeleri azalan kaynak suları yüzünden can çekişmekteler. Susuz hiç bir canlının yaşayamayacağı unutulmamalıdır.
Kaybolan yer altı kaynakları, kuruyan hayat ağaçları , kaynakları yok olan çeşmeler ve yapılamayan çeşme başı,söğüt altı ve duvar dibi sohbetleri kültürümüz ve ülkemiz için büyük bir kayıp olarak değerlendirilmelidir.