MESAM

MESAM YAHYA AKSOY
03.11.1983 tarihi, Türkiye’de düşünce hakları gelişiminde önemli yer tutan bir tarihtir.
Bu tarihte, 5846 sayılı yasanın bazı maddelerinin değiştirilerek, yasaya iki geçici madde eklenmesi hakkında 2936 sayılı Yasa kabul edilmiştir. Bu yasa ile iki önemli değişiklik yapılmıştır. Bunlardan ilki yasanın 42.maddesi ile dört meslek birliğinin kurulması olanağının hazırlanmasıdır.
Bu değişiklik ile MESAM 17.01.1987 tarihinde GESAM, İLESAM, ve SESAM ile birlikte kurulmuştur. Bir diğeri ise 43.madde ile yapılan değişiklik ile 1980 tarihli “Türkiye Radyo-Televizyon Kurumunun Yayınlarında Faydalanılan Fikir ve sanat Eserleri Hakkında Uygulanacak Esaslar” başlıklı 3/428 sayılı Kararnamenin hemen bütün hükümlerinin yasalaştırılmasıdır.
Meslek kuruluşlarının uzun olan ifadeleri kısaltılarak, yasa ve yönetleklerde yer almıştır.
MESAM VE SESAM merkezi İstanbul,GESAM VE İLESAM merkezi Ankara olmak üzere yasa ve yönetmelik çerçevesinde kurulmuş ve Ankara’da kurulan meslek birliklerinin Valilik onayında ,o yıllarda Ankara Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürü olarak imzam bulunmaktadır.
Son günlerde MESAM üzerinde oluşan iç ve dış tartışmalar üzüntü yaratmakta ve meslek kuruluşu üyeleri arasında yersiz, haksız ve gereksiz tartışmalarla, meslek kuruluşuna gölge düşürülmektedir. Kişisel çekişmeler,yersiz ve anlamsız gruplaşmalar ve açıklamalarla hiçbir zaman olumlu sonuçlara varılamaz. Meslek üyeleri arasındaki dayanışma ve birliktelik tetiklenince, karanlık güçler ve çıkar grupları meydana çıkmakta ve bir halk sözünün ifade ettiği gibi, “Bulanık suda balık avlamak isteyenler” ön plana çıkmaktalar.
Fikri hakların konusunu, iktisadi değer taşıyan, sahibinin hususiyetini taşıyan ve yaratıcısının düşünce gücü sonucu ortaya çıkan fikri emek ürünleri oluşturur. Yaratıcı-eser sahibinin bunlar üzerinde hem mali, hem de manevi hakları vardır.Bir sürece dayanmaktadır.
İnsanın yaratıcı gücü, bütün buluş ve sanat ürünlerinin kaynağıdır. Bu eserler insan hayatını yaşamaya değer kılan bir güvencedir. Buluşlar ve sanat eserlerinin korunmasını sağlamak, geliştirmek ve çağa uyarlamak dikkatle izlenmesi gereken bir devlet görevidir.
Sanatın saygınlığı her şeyin üzerinde tutulmalı ve kişisel hırslara, kinlere , bencilliklere ve sen- ben kavgasına kurban edilmemelidir.Kişileri de saygın yapana sanattır.Sanatçı,sanat kurumu, sanat eseri ve telif hakları -fikri haklar bir bütün olarak korunmalıdır.