MİLLÎ ŞAİRİMİZ AKİF’İ ANMAK VE ANLAMAK

MİLLÎ ŞAİRİMİZ AKİF’İ ANMAK VE ANLAMAK YAHYA ASKOY
1873’de doğan ve 27 Aralık 1936 tarihinde 63 yaşında aramızdan ayrılan Milli şairimiz Mehmet Akif ‘i rahmet ve saygı ile anıyoruz.
Osmanlı Devleti’nin en bunalımlı dönemlerinde doğmuş ve büyümüş olan Mehmet Akif, Balkanlarda, Kafkaslarda ve Osmanlı topraklarında yaşanan savaşların ve çalkantıların arasında büyümüş ve Milli Mücadeleyi, Çanakkale savaşlarını ve Kurtuluş Savaşımızın ruhunu benliğinde duyarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna şahit olmuştur.
Yaşamında ve eserlerinde , vatan ve millet sevgisini, istiklâl ve milli hafıza ruhunu derinliğine ve genişliğine , özüyle ve sözüyle geçmişten günümüze ve geleceğe taşımış olan Mehmet Akif, Kurtuluş Savaşı’mızı “Çanakakele Şehitlerine” şiiriyle ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu İSTİKLÂL MARŞI ile taçlandırmıştır.
“Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi ?/En kesif orduların, yükleniyor dördü beşi…
Ey şehîdt oğlu şehîd, isteme benden makber,/Sana agûşunu açmış duruyor Peygamber.”
Türk ve dünya tarihinde yaşananları ve atalarımızın zaferlerle geçen hatıralarını ruhunda derinliğine hisseden ,milletimizin manevî mimarı Mehmet Akif, eserlerinde, vaazlarında emperyalizme karşı büyük bir duruş sergilemiş ve Sevr Antlaşması için “O zalim barış anlaşması kabul edilemez” diye haykırmıştır.
Akif, parçalanan Osmanlı İmparatorluğundaki acı gerçekleri tarih ışığında akıl ve mantıkla değerlendirerek, uyarı ve önerilerini en etkileyici bir biçimde yazılarına ve şiirlerine aktarmıştır. İslamiyetin temiz ve asil ruhunun istismar edilmesine rıza göstermemiştir.
Türkiye Cumhuriyeti kurulmuş ve yeni devletin, yeni bir İstiklâl Marşı olmalı düşüncesiyle konu Ankara’da Tacettin Derğahı’nda kalmakta olan ünlü Şair Mehmet Akif’e ,TBMM tarafından teklif edilir. Hiçbir maddi karşılık beklemeyeceğini ifede eden Akif, şiirini yazmış ve TBMM’de okunarak, heyecanla, ayakta alkışlar arasında bağımsızlık simgemiz- Milli Marş olarak 12 Mart 1921 tarihinde kabul edilmiştir.
“Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar, / Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var./
Ulusun,korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,/”Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış canavar.”
Mehmet Akif, kendi kişiliğine, bilgisine ve görgüsüne özgü bir yapıyla, bütün İslam Dünyası’ a ışık tutmuş , bir gönül ve akıl eri olarak gerçeklerle toplumun yüzleşmesini de sağlamıştır.
Sessiz ve sakin bir hayat yaşayan Milli şair Akif, Türk Milletinin bütün hasletlerini benliğinde özümseyerek, İstiklâl Marşı’nda ve Çanakkale Şehitlerine şiirlerinde milli duyguları zirveye taşımış ve halkın duygu ve düşüncelerine tercüman olmuştur.
“Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!/ Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl./
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl ;
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;/Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl.”
Büyük kurtarıcı Mustafa Kemal Atatürk, İstiklâl Marşımızın tümünü ve özellikle son iki dizesini büyük bir heyecanla ve içtenlikle takdir ettiğini ifade etmiştir. Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’a ,büyük bir güven, saygı ve sevgi içerisin de hürmet etmiştir.
Müziğe yakından ilgi duyan emekli Orgeneral Aytaç Yalman, günümüzde yazdığı Mehmet Akif Senfonik Şiiri sahne eserinin librettosu ile,Milli Şairimizin hayatını, ruhunu ve felsefesini müziğin üstün ve evrensel yorumu içinde anlatmıştır.
Milli şairler, milletin benliğinde , gönlünde ve kalbinde ölümsüzleşirler.Milli Şairimiz Mehmet Akif’in ruhu şad olsun. Ay yıldızlı Bayrağımız, bu şafaklarda yüzen al sancağımız ve İstiklâl Marşımız sonsuz olsun.