Yine yoksulluk konusu…

Yine yoksulluk konusu…

Necdet Buluz

Aslında yoksulluk ve pahalılıkla ilgili yazmak istemiyoruz ama okurlarımızdan gelen istek ve tepkiler karşısında da yazmak ve konuyu bizi yönetenlere iletmek durumunda kalıyoruz. Bugün, pahalılık, onun getirdiği enflasyon vatandaşlarımızın en büyük sorunu olarak ön plana geçmiş görünüyor. Herkes ve her kesim çözüm bekliyor.

Geçenlerde konu ile ilgili yazdığımız yazıda pahalılığın enflasyonu yükselttiğini, yeni zamların yolda olduğunu, yılsonuna kadar enflasyon rakamının % 20’lere tırmanabileceği tahminlerinin yapıldığına değinmiştik. Yapılan son araştırmalar da bu yazımızdaki öngörüleri doğruluyor.

Ekonomideki krizin etkileri her geçen gün daha çok hissediliyor. Bir yıl boyunca sabit kalan asgari ücrete karşılık yoksullaşma hızla artıyor. Sadece bir kişinin yoksulluk sınırı ile asgari ücret arasındaki makas iyice açıldı.

Çalışan tek kişinin yoksulluk sınırı neredeyse asgari ücretin iki katına ulaşmak üzere. Ağustos ayında sadece tek bir çalışanın yoksulluk sınırı 2 bin 905 liraya ulaştı. Asgari ücret ise yılsonuna kadar 1603 lira olarak kalacağı hesaplanıyor.

Her ay Kamu-Sen Merkezi geçinme ile ilgili bilimsel araştırmalar yaptırıyor. Son yaptırılan araştırma sonuçları yoksulluğun giderek artmakta olduğunu gösteriyor.

Türkiye Kamu-Sen Ar-Ge Merkezi’nin araştırmasına göre, ağustos ayında çalışan tek kişinin açlık sınırı bir önceki aya göre yüzde 2.53 oranında artarak 2bin 240,64 liraya çıktı. Özetlenen araştırmada işçi, memur ve emekliye verilen maaş zamlarının pul olduğunun altı çizildi.

Ortada gerçekler var. Sıkıntılar var. Bunları sadece biz söylemiyoruz. Her kesimden gelen sıkıntıları burada içtenlikle dile getirmek ve bizi yönetenlere iletmeyi de kendimi için bir görev sayıyoruz.

İşte araştırma raporunun içeriği:

Türkiye’de 4 kişilik ailenin ortalama gıda ve barınma harcamaları toplamı ise 2 bin 271.74 lira oldu. Araştırmaya göre, 4 kişilik ailenin sağlık kuruluşlarının belirlediği gibi sağlıklı bir biçimde beslenebilmesi için gerekli harcama günlük 46.64 lira. Ailenin aylık gıda harcaması toplamı ise 1399,32 lira.

Ağustos ayında ortalama 3 bin 419,32 lira ücret alan memurun ailesi için yaptığı gıda harcaması, maaşının yüzde 40.92’sini oluşturuyor. Türkiye İstatistik Kurumu verilerinde 872,42 lira olarak belirlenen kira gideri ise maaşının yüzde 25.51’ine denk geliyor. Buna göre bir memur ortalama maaşının yüzde 66.43’ünü yalnızca gıda ve barınma harcamalarına ayırmak zorunda kalıyor. Ortalama ücretle geçinen memurun ailesinin ulaşım, sağlık, eğitim, haberleşme, giyim gibi diğer zorunlu ihtiyaçlarını karşılaması için maaşından geriye sadece 1147,87 lira kalıyor.

Araştırmaya göre, çalışan tek kişinin yoksulluk sınırı 2 bin 905,50 lira olarak hesaplandı. Sonuçlar, sadece bir tek kişinin yoksulluk sınırının asgari ücretin neredeyse iki katına yaklaştığını ortaya koydu. Buna karşın asgari ücret yılsonuna kadar net 1603 lira olarak kalacak. Dört kişilik ailenin asgari geçim haddi ise 6 bin liraya dayandı. Araştırmaya göre, dört kişilik ailenin asgari geçim haddi 5 bin 978,82 lira oldu.

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, sabit ve dar gelirlinin ekonomik çıkmaz içinde olduğunu belirterek, gerekli önlemlerin alınmasını istedi. Kahveci, “Tek kişinin yoksulluk sınırının 3 bin TL’ye dayandığı araştırmada da ortaya çıktığı üzere memur maaş zammı çoktan pula dönmüştür. Hal böyle iken, borç harç içinde geçinmeye çalışan memurlarımız ve emeklilerimiz için acilen tedbir alınması gerekmektedir” dedi.

Önemle üzerinde duralım:

Ortada fırsatçılar ve stokçular var. Bunlarla mücadele edilmelidir. Suni olarak ürünleri zamlandıran fırsattan istifade ederek haksız kazanç sağlayanlar her dönemde var olmuşlardır. Eğer bugünleri millet olarak elele atlatmak, rahatlamak istiyorsak bu konuda kararlı adımların atılması gerektiğini düşünüyoruz.

Gelişi güzel, Dolar’daki artışı bahane ederek ürünlerini zamlandıran, piyasaları altüst edenlere de fırsat verilmemelidir. Eğer bu konuda iyi denetim sağlanır, gereken adımlar atılırsa yaşanan sorunlar da en aza indirilebilir.

Şunu da söylemeliyiz:

Ortada bir pahalılık var. Bunun getirdiği yüksek enflasyon var. Dışa bağımlılığımızın faturası var.

Bütün bunları göz önünde bulundurarak yerli üretime ağırlık verilmesi, tarımda verimliliğin ve üretimin artırılması konusunda yeni bir planlanma yapılması zorunludur. Özümüze dönmek durumundayız.

Dikkat edilecek olursa temel gıda maddeleri başta olmak üzere, ithal ettiğimiz her üründe pahalılık yaşıyoruz. Bu da döviz rezervlerimizin erimesine, bütçe açığımızın büyümesine neden oluyor. En kısa zamanda bu çıkmazdan kendimizi kurtarmak durumundayız.

necdetbuluz@gmail.com

www.facebook.com/necdet.buluz