İnsan Hakları !

“Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler”
70.yılını 10 Aralık’ta kutladığımız ,10 Aralık 1948 günü yapılan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu oturumunda kabul edilen ve Ülkemizde de , Bakanlar Kurulu kararıyla 27 Mayıs 1949 yılında resmî gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi”nin ilk maddesi işte böyle diyor.
70 yıl önce yayınlanan ve hemen hemen gerçek demokrasi ile idare edilen bütün gelişmiş ülkelerin Anayasalarında en önemli yeri ve ilk maddeyi oluşturan İNSAN HAKLARI ne yazık ki son yıllarda ülkemizde hızla geriye gitmektedir.
Ülkede hala çoğu kimsenin haberinin dahi olmadığı rejim değişikliğinin sancıları yeni yeni ortaya çıkmaktadır.Çoğulculuk sisteminden tek adam sistemine dönüştürülen bugünkü sistem demokrasilerin olmazsa olmazı sayılan ”Yasama, Yürütme ve Yargı”üçlemesini adeta ortadan kaldırmış Tek Adam rejimine dönüştürülmüştür.
işin acı ve ilginç yanı ise 17 yıldır ülkede tek başına iktidarı elinde tutanlar tarafından yapılan bu rejim değişim göstere göstere seçim sandıkları kanalıyla yapılmıştır.Seçim meydanlarında ve beyannamelerinde vatandaşa anlatılan ve ”EVET derseniz ülke şaha kalkacak ”denilerek yapılan vaadler ve sözler tam tersi bugünkü uygulamalarla tamamen zıt hale gelmiştir.
İnsanların konuşma ve fikir ve düşüncelerini özgürce dile getirme ,gösteri ve yürüyüş yapma gibi Anayasamızdan gelen temel hürriyet ve hakları korku ve sindirme ortamı yaratılarak adeta ellerinden alınmıştır.
Bugün yasal olarak hiç kimse iktidarın ve ülkeyi yönetenlerin hoşuna gitmeyen bir sözü söyleme veya eyleme dönüştürme hakkından mahrum görünmemektedir.Ama yasalar böyle emretmesine rağmen İktidarın aleyhine söz ve eylemlerde bulunanlar kim olursa olsun karşılarında savcıları bulmakta ve soluğu Mahkemelerde almaktadırlar.
Gazeteler kapatılmakta ,gazeteciler tutuklanmakta,Telezviyon yayınları durdurulmakta muhalif olan herkese alenen gözdağı verilerek aykırı fikirlerin önü kesilmektedir.
Son seçimlerden sonra zaten hiçbir etkisi, gücü ve fonksiyonu kalmayan TBMM deki muhalefet partilerinin sözcüleri bile iktidar tarafından yüksek meblağlarda tazminat ve yetmedi hapis cezaları tehditleri savrularak susturulmaya çalışılmaktadır.
Kısaca özetlemeye çalıştığımız bu durum 70 yıl sonra ülkemizin İNSAN HAKLARI konusunda geldiği son noktadır.
Ve sanırım başkada söze gerek yoktur.