ARTIK YETER DİYORUZ ÇOCUKLARIMIZDAN KİRLİ ELLERİNİZİ ÇEKİN!

ARTIK YETER DİYORUZ ÇOCUKLARIMIZDAN KİRLİ ELLERİNİZİ ÇEKİN!
Birleşmiş Milletler tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilen Çocuk Haklarına Dair Sözleşme,
Türkiye tarafından da 14 Ekim 1990'da imzalandı ve 27 Ocak 1995'te Resmi Gazete’de yayımladıktan sonra
yürürlüğe girmiştir. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin imzacıları 18
yaşından küçük her bireyi şiddet ve istismardan koruyacak yasal ve toplumsal önlemleri almakla
yükümlüdür.
Ancak çocuk istismarı ve şiddetine karşı istenilen yaptırımlar hayata geçirilemediği için yazılanlar
kâğıt üzerinde kalmakta, her gün Türkiye’nin dört bir yanından toplumun içini yaralayan istismar ve şiddet
vakaları meydana gelmektedir.
Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni imzalayalı 29 yıl, meclisten geçmesinin üzerinden 24 yıl geçmesine
rağmen Türkiye’de istismar edilen çocukların sayısının sürekli artması sözleşmenin uygulanmadığını ortaya
koymaktadır.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı geride bıraktığımız birkaç gün öncesinde bile
ülkemiz de 5 yaşında ki bir çocuğa cinsel istismarda bulunulması nasıl bir anlayış ile karşı karşıya
kaldığımızın da göstergesidir. Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün dünya çocuklarına armağanı olan
23 Nisan’da ne yazık ki çocuklarımıza yönelik istismar vakalarının yaşanması bizler adına utanç vericidir.
Çocuklarımızın böylesine iğrenç saldırılara maruz kalması da her şeyden önce ülkeyi yönetenlerin
sorumluluğudur. Devlet çocuklarımızı koruyamamakta çocuklarımızın haklarını görmezden gelmektedir.
2010’da 16.135, 2011’de 16.828, 2012’de 17.589, 2013’de17.948, 2014’de 18.104, 2015’de
16.957, 2016’da 15.051, 2017’de 16.348 olmak üzere 2010-2017 yılları arasında çocukların cinsel
istismarı suçundan açılan davalardaki suç sayıları toplam 134 bin 960 gibi korkunç bir rakama ulaşmıştır.
Bu veriler bile nasıl bir topluma dönüştüğümüzün kanıtıdır.
Yine Sivil Toplum Örgütlerinin hazırladıkları 2018 Türkiye'de Çocuk İstismarı Raporu'na göre cinsel
suç mağduru çocukların yüzdesi 2014'ten 2016'ya yüzde 33 artmıştır. Çocuk mağdur sayısı 2014'te 74 bin
064 iken, 2016'da 83 bin 552'ye yükselmiştir. Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğüne göre; çocuk cinsel
istismar hükümlülerinin yüzdesi 2006 yılında % 42,5 iken 10 yıl sonra 2016 yılında % 58,8’e yükselmiştir.
"Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi’nin raporlarına göre 2019’un ilk üç ayında 483 çocuk cinsel
istismara maruz kalmıştır.
Çocuklarımıza yönelik istismarlar artık dayanılamaz bir hale gelmiştir. Ülkemizin ne yazık ki
uluslararası alanda da yüz kızartıcı karnesi her geçen gün daha da kabarmaktadır. Ülkemiz de çocukların
küçük yaşta tarikat ve cemaat yurtlarına teslim edilmesi ve bu yapıların herhangi bir şekilde
denetlenememesi sonrasında birçok taciz ve cinsel şiddet vakaları yaşanmıştır. Hatırlanacağı üzere Ensar
Vakfına bağlı yurtlarda çocuklarımıza yönelik cinsel istismar suçları meydana gelmiş lakin iktidar bu konu
ile ilgili gönüllere su serpecek herhangi bir adım atmamıştır. Yine yakın dönemler de çocuklara yönelik
tecavüz suçlarından yargılananlar bir nevi affını sağlayacak olan “çocukların tecavüzcüleri ile

evlendirilmesi” yasasının da iktidar tarafından tartıştırıldığını çok iyi hatırlıyoruz. Ne yazık ki iktidarın
geçmişten günümüze bu tarz davranışları toplumumuz da bu tür suçları işleyenlerin sayısını arttırmaktadır.
Çocuklarımızın geleceği hiçbir tarikata cemaate ve günü birlik işlenen suçlara karşı verilen tepkiler
ile garanti altına alınamaz.
Çocuklarımız ülkemizin ve geleceğimizin aydınlık geleceğidir.
Çocuklarımızın haklarını savunmak ve çocuklarımızı her türlü saldırıya karşı savunmak için
yetkililer derhal göreve geçmelidir. İstismar vakaları asla birbirinden ayrılamaz. Unutmayalım ki bir dönem
bu ülkeyi yöneten devlet adamlarından birisi çocuğun da rızası var diyerek yaşanan istismarlara göz
yumacak davranışlar sergilemişti. Geçmişte bu tür açıklamaları yapanların bugün yaşanan istismar
vakalarında sorumluluğu vardır.
Çocuklarımıza yönelik suçların işlenmesinin önüne geçilmelidir.
Çocuklarımız devletin kurumları altında gerektiğinde koruma altına alınmalıdır.
Bu tür suçlara yönelik cezai işlemler ağırlaştırılmalıdır. Hiçbir kimseyi veya yandaş kurumu
kurtarma adına çocuklarımızın geleceğini karartan yasal tartışmalardan uzak durulmalıdır.
Ve her şeyden önce ülkeyi yönetenler kendi dönemlerinde bu suçların neden bu kadar artış
gösterdiğinin muhasebesini yapması gerekmektedir.

BİRLEŞİK KAMU-İŞ
MERKEZ YÖNETİM KURULU