Durum ciddi !

Kendi dinamiklerini değerlendiremeyen, imkanlarını kullanamayan bir ülke, kaçınılmaz olarak sürekli başkalarının müdahalelerine maruz kalmaktan ve çevresinde olup bitenlere karşı seyirci kalmaktan başka bir şey yapamaz.

İster bu tespite hemen yanı başımızda hatta sınırlarımızda yaşanan ciddi ve hayati sıkıntılar karşısında içine düşürüldüğümüz, bu duruma neden olan yanlış politikalar sebep olsun, ister gözünü Türkiye’nin parçalanmasını isteyen dış güçler olarak adlandırılan düşmanlarımız olsun. Şu anda ülkemizin içine düşürüldüğü ve başına çorap örülmek istenen durum tam da budur.
İşte Amerika ve Rusya karşısında Güvenli Bölge diye ısrar ettiğimiz konuda başımıza gelenler.. İdlib’in çeperinde kurduğu 12 askeri üsten en güneyde olanının Türkiye ile kara bağlantısı 22 Ağustos’ta Suriye ordusu tarafından kesildi. Suriye bunu kimin desteğiyle yaptı, tabiki Rusya’nın…
Bu konuda en net ve kesin teşhisi Gazeteci Yazar Kadri Gürsel yapıyor ve şöyle diyor :
“Öncelikle unutulmamalıdır ki kuzey komşumuz Rusya’yı Suriye’ye müdahaleye iten ve dolayısıyla ‘güneydeki komşumuz’ haline de getiren, Ankara’nın ideolojik körlükle malul olduğu için kötü planlanmış, kötü uygulanmış, orantısız ve hayalci Suriye politikasıdır.”

Türkiye’ye dün olduğu gibi bugün de sürgit dışardan müdahaleler varsa bunun en temel sorumlusu biziz. Dış aktörler, güçler ve odaklar değil.

İdlib konusu giderek önem kazanıyor. Rusya Türkiye’yi oraya cihatçıları kontrol etmek üzere sokmuş iken, O yine haddini aşarak kuvvetlerini Afrin’i güneyden çevirmek için kullanıyor. Rusya bu rahatsızlığını dillendirmeye başladı. Suriye ise en başından beri “derhal çıkın” demekte iken, şimdi en yakın zamanda İdlib operasyonunu başlatacağını duyuruyor.
Allah esirgesin burada çakılan bir kıvılcımın yol açabileceği sıcak savaş Türkiye’nin bölünmesi için emperyalistler açısından aranan fırsat işlevi görür. Zaten düşmanlarımızın da ilk ve asıl hedefi bu değil mi?

O halde tezelden, vakit geçirmeden yapılması gereken şey şu: Türkiye, içine sürüklendiği ağır sorunları, bunalımları ve tıkanmayı kendi dinamiklerinden yola çıkarak nasıl aşabileceğinin yollarını ve imkanlarını araştırmak ve karşı argümanlarını ortaya koymak zorundadır.
Aksi halde çevremizde ufak kıvılcımlarla büyük bir yangına çevrilmeye çalışılan durum son derece ciddi ve bir o kadar da tehlikelidir.
Türkiye’nin dün olduğu gibi bugün de ülkemize karşı kurulan bu tuzaktan kurtulma iradesi ve gücü vardır.
Bu görevde, 18 yıldır ülkeyi idare ettiklerini söyleyen ve ülkemizi uyguladığı yanlış ve hatalı politikalarla bu hale düşürenlerindir.

Ender YOLDAR