PANDEMİ, EĞİTİMDE DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜ HIZLANDIRACAK

PANDEMİ, EĞİTİMDE DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜ

HIZLANDIRACAK

Koronavirüs salgını nedeniyle uzaktan eğitime geçilmesinin dijital
dönüşümü de beraberinde getirdiğini ifade eden İKÜ Eğitim
Fakültesi Dekanı ve Eğitim Teknoloğu Prof. Dr. Rauf Yıldız, dijital
yapının eğitimi daha verimli hale getirdiğine dikkat çekti.

Koronavirüs salgını, öğrencilerin eğitim hayatlarını da değiştirdi. Yüz yüze eğitimden uzaktan
eğitime geçilmesiyle birlikte eğitimde dijital dönüşüm yaşandığını dile getiren İKÜ Eğitim
Fakültesi Dekanı ve Eğitim Teknoloğu Prof. Dr. Rauf Yıldız, pandemiyle birlikte herkesin dijital
ortama temas etmek zorunda kaldığını belirtti. Bu süreçte doğru planlamayla öğrenci ve
öğretmenlerin durumu avantaja çevirebileceğini vurgulayan Prof. Dr. Yıldız, “Uzaktan eğitim
süreci radikal bir değişimi de beraberinde getirdi. Birikimini, deneyimini, dijital içeriklerini
geliştirmiş olan üniversiteler bu döneme hızlı bir giriş yapabildi” dedi.
Pandemi dijital ortama teması zorunlu kıldı
Uzaktan eğitimin bazı açılardan olumlu sonuçları beraberinde getirdiğini ifade eden Prof. Dr.
Yıldız, “Eğitim teknologları olarak yıllardır teknolojinin ve dijital ortamın eğitime entegre
olması gerektiğini söylüyorduk. Dijital dönüşüme bir an önce geçmek zorundaydık. Ancak bu
farkındalığı maalesef yaratamıyorduk. Şimdi ise tüm öğrenci ve öğretmenler dijital ortama
temas etmek zorunda kaldı” diye konuştu.
Yüz yüze eğitime, dijital alt yapıyla destek olmalıyız

Eğitimde ideal olanın, yüz yüze eğitim olduğunun altını çizen Prof. Dr. Yıldız, “Öğrencilerin
soru sorup anında yanıt alabilmesiyle öğretmenlerin jest ve mimiklerini yakından görebilmesi
her zaman önem taşır. Ancak mevcut yüz yüze eğitime ek olarak dijital alt yapıdan da
yeterince yararlanılmalı. Bu süreç bize, dijital altyapının öğretim süreçlerine dahil edilmesiyle
eğitimin daha etkili ve verimli noktalara varabileceğini gösterdi. Çok karmaşık, soyut olan
konular var. Özellikle bu noktalarda teknolojiden sonuna kadar yararlanılabilir. Zor konuları
basitleştirmek için simülasyonlar, grafikler, animasyonlar devreye sokulabilir. Örneğin
karmaşık konuları basitleştirmek için grafikler çok etkilidir. Dolayısıyla bana göre pandemi
bitse bile dijital dünya burada kalmaya devam edecek. Hatta bundan sonraki
planlamalarımızı belki uzaktan eğitime göre yapacağız. Belki tamamen sözel olan dersleri bu
portala kaydıracağız" ifadelerini kullandı.
İçerik geliştirme biriminin alt yapısı oluşturulmalı
İlerleyen zamanlarda içerik geliştirme üzerine odaklanılacağını işaret eden Prof. Dr. Yıldız,
“Milli Eğitim Bakanlığı Öğretim Teknolojileri Genel Müdürlüğü’ne bağlı İçerik Geliştirme
Birimi'nin altyapısının oluşturulması lazım. Ben, atanacak personeller noktasında bilgisayar
ve öğretim teknolojileri eğitimi mezunlarının bu alana çok katkı sunacaklarına inanıyorum.
Her zümre için bir ya da iki kişi atanabilir. Teknolojide küçük bir ekibin geliştirmiş olduğu bir
uygulamayı, tüm okullarda kullanabiliyorsunuz. Geliştirme maliyeti yüksek görünse bile
kullanıcı sayısının çokluğu neredeyse o maliyeti sıfırlıyor. Üniversitelerde de benzer
uygulamalara başlanacağını ümit ediyorum. En azından bilişim teknolojileri birimlerine bağlı
olarak bu tür uzmanlar istihdam edilmeli” diye konuştu.
Pandemi, geleneksel yöntemin yetersizliğini kanıtladı
Dijital dünyada yaşayan Z kuşağının, kendi ihtiyaçlarına uygun, ilgisini çeken ve canlı tutan
zeki sistemler talep edeceğinin altını çizen Prof. Dr. Rauf Yıldız, “Geleneksel yöntem tek
başına zaten yetersizdi ve pandemi bunu daha iyi fark etmemizi sağladı. Daha önce
anlatamadığımız şeyi yaşatarak, eğitim dünyasının bu gerçeği öğrenmesine vesile oldu” dedi.
Uzaktan eğitim sürecine Türkiye ve dünya tamamen hazır değil
Prof. Dr. Yıldız, “Uzaktan eğitim sürecine Türkiye ve dünya tamamen hazır değil. Ancak daha
2. Dünya Savaşı öncesinde dünyada ve Türkiye’de bunun temelleri atılmış. İKÜ Onursal

Başkanı ve İKÜ kurucusu Fahamettin Akıngüç’ün babası Halil Akıngüç, 1938’de kurduğu
Kültür Dersevi’ne ek olarak Almanya’da mektupla uzaktan öğretim veren ve ismi uzak okul
anlamına gelen Fernschule’nin Türkiye temsilciliğini henüz o yıllarda almış. Ve Halil
Akıngüç’ün Almanya’dan transfer ettiği mektupla teknik eğitim veren Fernschule’ye, o günün
koşullarında 600 öğrenci kaydolmuş, mektupla uzaktan eğitim almış. Fakat bugüne
baktığımızda Türkiye ve dünyanın bu sisteme teknolojik olarak tam anlamıyla hazır
olmadığını görüyoruz. Türkiye’de yalnızca birkaç üniversitenin belli oranda hazır olduğunu
söyleyebiliriz. Dünyada da belirli örnekler dışında tüm kurumların hazır olduğu söylenemez.
İnanıyorum ki sadece ülkemizde değil tüm dünyada bu tür çabalar daha çok önemsenecek ve
daha çok ürün ortaya çıkacak. Dolayısıyla dijital eğitime daha hızlı geçiş yapmış olacağız”
diyerek sözlerini tamamladı.