Büyük Etiyopya Rönesans Barajı, Afrika’nın en büyük, dünyanın 7. büyük barajı olacak !.

Avrupa Birliği Dış Güvenlik ve Güvenlik Politikası Yüksek
Temsilcisi/Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Josep Borrell

Büyük Etiyopya Rönesans Barajı, Afrika’nın
en büyük, dünyanın 7. büyük barajı olacak !..

Güneydoğu Anadolu Projesi(GAP),Türkiye,
Suriye ve Irak arasında bir zorluk kaynağı..

AB,62 ülkede 2,5 milyar avroluk,70 milyona temiz suya
erişim,24 milyondan fazla insana da sağlık hizmeti sağladı…

Haber:Halim UTLU
Hayat suda başladı ve tüm dünyaya hayat verdi ve halen de vermeye devam ediyor. Tüm canlılar, suya muhtaç. Dünya yaşadıkça da, bu muhtaçlık devam edecek, zira alternatifi yok…Su varsa dünya var, su yoksa dünya yok…Yemek yemeden icabında bir hafta yaşayabilirsin ama içmeden yaşayamazsın. Su, ister sebze ister hayvan olsun, her türlü yiyeceğin üretimi için gerekli olan en temel madde değil mi? Suyun sayılamayacak kadar hayati özellikleri, insanoğlu için her zaman birçok çatışmanın kaynağı olmadı mı?Oldu ve olmaya da devam ediyor.
Bunun yanı sıra, ekonomik kalkınma, nüfus artışı, iklim değişiklikleri ile doğal olarak bağlantılı olan savaşlar ve çatışmalar, günümüzde giderek daha endişe verici bir boyut kazanıyor ve suya erişim, yüzyılın ana jeopolitik sorunlarından biri haline geliyor.

AB,62 ülkede 2,5 milyar avroluk,70 milyona temiz su hizmeti sağladı

Su diplomasisi, Avrupa Birliği dış politikası için de giderek daha önemli olacağının alarmını veriyor. AB halihazırda son 10 yılda su kaynakları yönetimini aktif olarak teşvik etti. 62 ülkede 2,5 milyar avroyu aşan ve 70 milyondan fazla insana temiz suya erişim ve 24 milyondan fazla sağlık hizmeti sağladı. Bunun yanında, Sınıraşan Su Kurslarının ve Uluslararası Göllerin Korunması ve Kullanılması Sözleşmesinin uygulanmasını da teşvik etti (Helsinki Su Sözleşmesi, 1992). “Su diplomasisi”, hiç kuşkusuz önümüzdeki günlerde, Avrupa dış politikasının geleceğinde, çok daha önemli bir başrol oyuncusu olacak.
Avrupa Birliği Dış Güvenlik ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi / Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Josep Borrell,
Afrika’ya hayat veren Nil Nehri boyunca, durumun özellikle endişe verici olduğunu belirterek ” Acil sorun Büyük Etiyopya Rönesans Barajı’nın (GERD) yapımı ve doldurulmasıdır.

Büyük Etiyopya Rönesans Barajı, dünyanın 7’nci büyük barajı olacak

Kurulu gücü 6.45 Gigawatt olan tesis, Afrika’daki en büyük ve dünyanın 7’nci en büyük barajı olacak. Zor olan, Mavi Nil Havzası’nda yaşayan 250 milyondan fazla insanın ekonomik gelişimini sağlamaktır. Halen çalışmalar tamamlanmakta ve rezervuarın doldurulmasının kısa süre içinde başlaması beklenmektedir.
Doldurma yapılırken, barajın bir kısmını tutacağı için, nehrin akışı aşağı yönde azalacaktır. Sadece baraj tamamen dolduğunda, nehir akışı eski haline getirilebilir. Bununla birlikte, kuraklık dönemlerinde, aşağı havza ülkelerinin ihtiyaçları, barajın işletilmesi için su tutma ihtiyacına karşı dengelenmelidir.
Ancak, aynı zamanda, sadece Etiyopya için değil, komşuları için de, düzenlenmiş su akışı, tarımsal üretim ve bölgesel olarak satılabilen ve iletilebilen bol elektrik açısından, barajın inşasından kaynaklanan potansiyel fırsatlara karşı ayarlanmalıdır.” diyor.

Avrupa Birliği Afrika Birliği’ne gerekli desteği sağlıyor

10 yıl sonra Büyük Etiyopya Rönesans Barajı’nın sorununu çözme zamanının geldiğini, Afrika Boynuzunun zaten çok fazla zorlukla karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Josep Borrell, iki gün önce AB’nin resmi internet sitesindeki” Nil ve Ötesi: Suyun Jeopolitiği” başlıklı yazısında,” Tüm bu hayati meseleler, alt ülkeler olan Sudan ve Mısır ile müzakere edilerek ele alınmalıdır. Bu konularla ilgili müzakereler 2011 yılında başladı, ancak durdu.
10 yıl sonra bu sorunu çözmenin zamanı geldi: Afrika Boynuzu zaten çok fazla zorlukla karşı karşıya. AB birkaç hafta önce nişanlandı, çünkü ilgili ülkelerin – Mısır, Sudan ve Etiyopya – bizim için stratejik öneme sahipler. Tüm taraflarla sık sık temas halindeyiz. Duyduğumuzda, yıllarca süren güvensizlik, bir gecede reddedilemese de, bir çözüm mümkündür.

Mısır, Sudan ve Etiyopya liderleri, Afrikalı çözüm sunmak için toplanıyor

Teknik hayal gücü, siyasi cesurluk ve uluslararası toplumun desteği ile bu anlaşmazlık, birçok insan için bir fırsata dönüştürülebilir. Güney Afrika Birliği Başkanı Cyril Ramaphosa’nın şimdiki başkanı olarak, hem GERD’nin doldurulmasıyla ilgili kısa vadeli sorunlara, hem de bu konuya daha uzun vadeli bir çözüm için, çabalarını hızlandırdı.
Birkaç gün içinde ilgili liderlerin zirvesine ev sahipliği yapacak ve AB’nin bu görüşmelere gözlemci olarak hizmet etmesinin istenmesinden çok memnunum. AU Başkanı, eylemine güçlü desteklerini dile getirdi ve Mısır, Sudan ve Etiyopya liderleri bu konuya bir Afrikalı çözüm sunmak için ona borçluyuz.” şeklinde devam ediyor ve şu konulara parmak basıyor;

Ne yazık ki, Nil davası izole olmaktan çok uzak

“Barajın doldurma süresi, herkesin memnuniyetine hitap etmek zorundadır. Doldurma işleminden sonraki operasyonlar, tüm nehir havzasında olduğu gibi, bir su paylaşım düzenlemesine ulaşmak için daha fazla tartışmaya ihtiyaç duymaktadır. Uluslararası hukukta istendiği gibi, herkes arasında işbirliği ruhu geçerli olmalıdır. Bölge, nehrin yönetimi konusunda ileriye dönük ve kabul edilebilir bir yol sunabilirse, finansal destekleri harekete geçirmek için uluslararası toplumdaki meslektaşlarımla koordine olmaya hazırım. Ne yazık ki, Nil örneği izole olmaktan çok uzak.
Gezegenin yüzde 71’i deniz ve okyanuslarla kaplı olmasına rağmen, suları tuzlu. İnsan tüketimi ve tarıma uygun tek su olan tatlı su, aslında zaten az bulunan bir metadır. Deniz suyu da tuzdan arındırılabilir ve giderek daha fazla ülke bunu kullanmaktadır, ancak bu yatırım ve enerji açısından pahalı bir çözüm olmaya devam etmektedir.

Yeraltı sularından tatlı su çekilmesi, 1960’dan bu yana 2 kat arttı

BM’e göre tarım, sanayi veya hane halkı tüketimi için göllerden, nehirlerden veya yeraltı sularından tatlı su çekilmesi, 1960’lardan bu yana iki kat artmıştır. Ayrıca, Dünya Kaynakları Enstitüsü’ne göre(bağlantı harici),Dünya nüfusunun dörtte birine ev sahipliği yapan İran, Hindistan ve Pakistan dahil 17 ülke, halihazırda aşırı “su stresi” durumunda, tatlı su kaynaklarının% 80’inden fazlası insan, tarımsal veya endüstriyel tüketim için geri çekiliyor .
2019’da, Hindistan’ın 6’ncı en büyük şehri olan Chennai, haftalarca su tüketti. 2018’de Güney Afrika’nın Cape Town’daki insanları da aynı kaderden kaçındı. Kriz ABD gibi, New Mexico gibi bazı devletlerin de, aşırı su sıkıntısı altında olduğu ülkeleri korumuyor.

2008’de Barselona, ihtiyaçları için, Fransa’dan içme suyu ithal etti

2017’de Roma, kaynaklarını korumak için su tayın etmişti. Su yönetiminin de uzun süredir kritik olduğu bir ülkeden, İspanya’dan geliyorum: 2008’de Barselona şehri, nüfusunun ihtiyaçlarını karşılamak için, Fransa’dan içme suyu ithal etmek zorunda kaldı.
İklim değişikliği, ekonomik gelişme ve nüfus artışının devam etmesi nedeniyle su durumunun gelecekte daha da kötüleşmesi beklenmektedir.
Birleşmiş Milletler’e göre, iklim değişikliği, ekonomik kalkınma ve nüfus artışının devam etmesi nedeniyle, bu durumun dünyanın birçok yerinde gelecekte daha da kötüleşmesi bekleniyor. Bu sorun zaten sadece Avrupa dahil olmak üzere, birçok ülkede zor iç durumlara değil, aynı zamanda Nil sınırındaki ülkeleri etkileyen uluslararası çatışmalara da yol açıyor.

Güneydoğu Anadolu Projesi, Türkiye, Suriye, Irak arasında zorluk kaynağı

Su kaynakları üzerindeki kontrol sorunu, işgal altındaki bölgelerdeki İsrail-Filistin çatışmasının merkezinde yer almaktadır. Dicle ve Fırat nehirlerinin sularının yönetimi, özellikle Türkiye tarafından dev bir baraj olan, Güneydoğu Anadolu Projesi’nin(GAP) inşasını takiben, Türkiye, Suriye ve Irak arasında bir zorluk kaynağıdır. Asya’da, Mekong Nehri’nin yönetimi, aynı zamanda Çin ile Güneydoğu Asya komşuları Laos ve Kamboçya arasında da önemli bir gerilim kaynağıdır.
Maalesef bu tür çatışmaların gelecekte çoğalmasından korkmak için her neden var. Avrupa ve çevresi, su kıtlığı sorunu ve üretebileceği jeopolitik gerilimlerle doğrudan ilgilidir. Su diplomasisi, AB dış politikası için giderek daha önemli olacak. AB halihazırda son 10 yılda su kaynakları yönetimini aktif olarak teşvik etmiş, 62 ülkede 2,5 milyar avroyu aşmış ve 70 milyondan fazla insana temiz suya erişim ve 24 milyondan fazla sağlık hizmeti sağlamıştır.”