Paramız PUL oldu

Türk lirasının dolar karşısında temmuz ayı boyunca devam eden yatay seyri, son haftalarda yerini değer kaybına bıraktı ve Dolar/TL kuru yeniden 7.2775’e kadar yükselerek rekor kırdı.

Piyasada beklentiler, kamu bankalarının 2019’dan beri 110 milyar dolara ulaşan döviz arzının yeni kaynak olmaksızın, mevcut rezervlerle sürdürülemeyeceği yönünde. Borsadaki kayıplar da yüzde 4’ü aştı. Kamu bankaları piyasaya günde bazen 1 milyar dolara ulaşan ya da aşan destek sağlıyordu.

‘Yeni dış kaynak ya da faiz artışı’

Bankacılar liradaki değer kaybının durması için ya yeni dış finansman kaynağı ya da faiz artışı gerektiği görüşünde.

Piyasadaki endişeler, lira cinsi tahvil getirilerinde sadece bugün 75 baz yükselişe neden olurken, altın da bugün tarihi zirvesini yeniledi.

Lira cinsi tüm yatırım araçları genelinde diğer ülkelerden ayrışan satış baskısı belirginleşiyor.

Liranın dolar karşısındaki değer kaybı dün yüzde 2, bugün de yüzde 3’ü aştı.

Kur bir önceki 7.2690 zirvesini de bugün aşarak 7.29’a kadar yükseldikten sonra saat 14:07 itibariyle 7.2610/7.2320 seviyesinde işlem görüyor.

Avro da tarihi zirvede

Avro/TL ise yeni tarihi zirve olan 8.6481’e kadar yükseldikten sonra aynı saatte 8.5963/8.5630 seviyesinde.

Tera Yatırım ekonomisti Enver Erkan piyasadaki hareketi şöyle yorumladı: “Kurda rekor yenilendi. Çok volatilite var. Dolar küresel olarak o kadar güçlü değil ama lira negatif ayrışmada. Kurda korumacı yaklaşım olağan dışı piyasa koşullarına karşı yetersiz kalmış görünüyor. Negatif pozisyondaki reel faiz ve kredi genişlemesi liranın konumunun zayıf kalmasına neden oluyor. Swap faizleri de eski seviyesine indikten sonra liranın değer kaybı hızlandı.”

Bankacılara göre piyasalardaki değer kaybında belirleyici etken döviz satışlarının yeni kaynak olmaksızın sürdürülebilirliğine ilişkin endişeler.

Merkez Bankası’nın (MB) politika faizinin enflasyonun dört puan altında kalması ile lokal yatırımcılarının lira mevduat getirisi elde edememesi nedeniyle dövize, altına ve son dönemde bu araçları barındıran yatırım fonlarına yönelme eğilimi dikkat çekiyor.

Yurt içi yerleşiklerin yabancı para mevduatları 204 milyar dolarla tarihi zirvede.

Bankacılar henüz verileri açıklanmayan geçen hafta bu eğilimin daha da belirginleştiğini, bankacılık sektörüne ilişkin öncü verilerden hesaplıyor.

Öte yandan hem dünyada hem de Türkiye’de ‘corona’ya yönelik ikinci dalga endişeleri de piyasaları etkileyen önemli etkenlerden biri.

Türkiye özelinde ABD, Avrupa Birliği (AB) ile ilişkiler, Suriye-Libya gerilimleri de satış baskısında etkili olan konular arasında yer alıyor.

Yabancı çıkışı 11 milyar doları aştı

Lira reel faizini Türkiye için yeterli bulmayan yabancı yatırımcıların sabit getirili ve hisse senetlerinden yılbaşından beri çıkışı da 11 milyar doları aştı.

Bir bankanın hazine yetkilisi, Reuters’ın “Döviz piyasasındaki çıkışları, endişeleri ne sonlandırabilir” sorusunu şöyle yanıtladı:

“Mecvut para ve kur politikasından yeni bir politikaya geçiş için üç farklı senaryo çiziyoruz. Birincisi ve en düşük ihtimal küresel risk iştahında artışla kendi kendine endişelerin ortadan kalkması. İkinci olasılık negatif faizden vazgeçilmesi ki bu da siyasi olarak faizi sevmeyen bir ülke olduğumuz için hiç de kolay değil. Başka seçenek kalmadan önce faiz artışı da öngörmüyoruz.

Üçüncü ihtimal yeni bir döviz girdisi yaratılması.. Katar ile olduğu gibi swap anlaşmalarının yaygınlaştırılması ya da IMF fonlaması. Her ne kadar sermaye kontrolü de bir seçenek gibi görülse de ekonomi yönetiminin söylemlerinden bunun değerlendirilmeyeceğini düşünüyoruz.”
Kaynak:Diken.com