Dünya malı ve hırsı …

RAMAZAN SOHBETLERİ- NEVZAT AKSOY

GÖNÜLLERİN SULTANI OLMAK; DÜNYA MALI
VE MADDİYATA KÖR OLMAKLA OLUNUR

Değerli okuyucularımız herkese dua ve

selamla yazıma başlıyorum.

Daha ne kadar dünya malına, maddiyata, ma-

kam ve mevki, gösteriş ve hırs yarışı, dünyevi

hurafelerin aldatıcı seraplarından uyanıp, ken-

dimize, aslımıza döneceğiz.

Bu ne yarış, bu ne acele, bu ne açgözlülük

hayatımız, yaşantımız maddiyat ve hırs ateşiy-

le alevlenip, gözümüz hakkın çizmiş olduğu

sınırları görmez olmuş; maneviyatın hayat ik-

liminde sanki bizler değil, nefsani arzu ve is-

teklerin kölesi olmuş, bir gafletler sarhoşluğu

içinde geçen, bir tat ve lezzetin olmadığı bir

hayatın içinde mekik dokumaktayız.Bir türlü

kendimize gelemiyoruz.Hayatın maddiyatla,

var olduğunu, gösteriş ve haset hastalığı göz-

lerimizi kör, beden ve uzuvlarımızı insanlık na-

mına his etmemeye, kısacası duyu organları-

mız sanki iflas etmiş, yolunu ve yönünü kay-

betmiş bir gemiyi andırmaktadır.

Dünya malı sevgisi öyle gözlerimizi kör

etmiş ki, insan olmak vasfımızı da kaybetmek

noktasına gelmişiz.Hatta bazılarımız insanlık

vasfını tamamıyla kaybetmiş, bu hastalık be-

deni tamamıyla kuşatmış, kararan kalp haram

ve günahlar bataklığında battıkça batmaktadır.

Bütün günahların başı dünya malı sevgisidir.

Hadis-i şerifte, (Paranın kuluna, paraya tapana

lanet olsun!) buyuruldu. Dünya malı peşinde

koşmak, nefsinin şehvetleri (arzuları)

peşinden koşmaktan daha fenadır. Mal, para

peşinde koşmak, Allahü teâlânın emirlerini

unutturursa,buna (dünya muhabbeti) denir.

Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh- şöyle

anlatır:

“Bir gün Peygamber Efendimiz’in huzûruna

çıkmıştım. Baktım, bir hasır üzerine yatmış,

hasırın örgüleri vücûdunda iz yapmıştı. Altına

sereceği bir döşeği bile yoktu. Hurma lifiyle

doldurulmuş deriden bir yastığı vardı…

Efendimiz’in tebessüm ettiğini görünce hemen

yanına oturdum ve odanın içine şöyle bir

baktım. Vallâhi içeride tabaklanmayı bekleyen

üç deriden başka kıymet verilecek hiçbir eşya

yoktu. Dayanamayıp:

Yâ Rasûlâllah! Allâh’a duâ ediniz de

ümmetinize genişlik versin! Çünkü Allâh’a

ibadet etmedikleri hâlde Farslara ve Romalılara

genişlik verilmiş, kendilerine pek çok dünyalık

ihsân edilmiştir.» dedim.

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-

yaslanmış olduğu yerden doğruldu ve:

Sen (âhiretle ilgili ilâhî vaadler hususunda)

şüphe içinde misin ey Hattâb oğlu?! Onlar

karşılıkları ve nasipleri dünya hayâtında peşin

verilip geçiştirilen insanlardır.» buyurdu.

Bugün paraya, pula tapanlar hani insanlığı-

nız, insanlık parayla pulla değil, bedeniyle ru-

huyla, kalbi ve imanıyla maneviyat ikliminin bit-

mez, tükenmez pınarıyla beslenen, yaradanını

hiçbir zaman unutmayan, insanlığa hizmette

köle olmakla şeref ve anlam kazanmaktadır.

İşte günümüzde kardeşi kardeşten, akrabayı,

akrabadan, komşuyu komşudan, arkadaşı ar-

kadaşlıktan soğutan en temel neden maddiyat

sevgisi ve çıkarı neden olmaktadır.Bu hastalık

bir virüs gibi dünyaya yayılarak, bizi biz yapan

değerleri bitirip, tamamen menfaate ve çıkara

dayalı bir dünya insanı yaratmıştır.Menfaat ve

çıkar devam ettiği müddetçe, kimin dost, kimin

düşman, olduğunu kolay kolay birbirinden çı-

karamayıp sinsi bir hayatın tuzakları içinde in-

sanlık vasfının şerefine hiçbir zaman sahip o-

lamadan bu hayatı feda edeceğiz.

Saygı ve sevgilerimle.

NEVZAT AKSOY